I miss you

4.8K 461 291
                                    

İyi okumalar😘

Valeria gözlerini açtığında kendini yumuşak bir yatakta buldu. Yatağa hakim olan kokuyu tanıyordu. Elini, burnundaki bandaja götürdü.
"Yerinde olsam onu çıkarmazdım." Diğer odadan gelen ses üzerine Valeria gülümsedi. Bu.. tuhaf hissettiriyordu. Ama mutlu olduğunu inkar etmeyecekti. İçindeki kızgın tarafı görmezden geldi. Yataktan kalkıp üzerindeki erkek gömleğiyle salona adımladı.
"Kıyafetlerin kan olmuştu. Bu yüzden değiştirmek zorunda kaldım. Nasıl hissediyorsun?"

Valeria'nın bedeninde ağrıyan, sızlayan çok fazla yer vardı. Ancak karşısındaki adamı görmenin mutluluğu bunu unutturuyordu.
"İyiyim."
"Yalan söylüyorsun." Valeria güldü ve bir iç çekti.
"Demek burada yaşıyorsun? Sen yurttan ayrıldıktan sonra hep merak etmiştim seni." Valeria kendisine uzatılan kahve bardağını aldı ve onun yanına oturdu.

Karşısındaki adam onun için herhangi biri değildi. Zorbalığa uğradığı yetiştirme yurdunda onu koruyan, ona kendini korumayı öğreten çocuktu. Ayrıca ilk aşkı. Matthew Murdock.

"Ben de seni merak ettim." Valeria kahvesinden bir yudum alıp alaycı bir gülüş sundu. Matt'in onu görmese de algıladığını biliyordu.
"Öyleyse neden hiç yanıma gelmedin? Arayıp sormadın? İsteseydin ulaşırdın." Matt yanındaki kadını göremiyordu ama onu her şeyiyle hissediyordu. Ona kızgın olduğunu biliyordu. Haksız da sayılmazdı. Onu yapayalnız bırakmıştı. Kendisine bu kadar güvenirken.

"Benimle birlikteyken kendini güvende hissettiğin için dövüş derslerini hafife alıyordun Milena." Valeria sinirle ona döndü.
"Sen de beni yüzüstü bırakmaya mı karar verdin?"
"Böyle olmadığını biliyorsun."
"Ben hiçbir şey bilmiyorum."

Bir süre ikisi de sessizce oturdular. Valeria konuşmasa da Matt onun ne hissettiğini biliyordu. Valeria ise Matt'in ne hissettiğini anlamaya çalışıyordu.

"Özür dilerim Milena. Senin iyi olman için yaptım her şeyi. Ayrıca yanında Wade vardı. İhtiyacın olduğunda yanında olabilirdi." Milena omuz silkti.
"Bizi buna sen mecbur ettin Matt. Her şey gayet güzeldi." Matt sıkıntılı bir nefes alıp ona döndü.
"Her şey güzel falan değildi. Benim yüzümden tehlikedeydin. Sana bir şey olmasına izin veremezdim."
"Bu yüzden bana kendimi korumayı öğrettin."

Valeria, Matt ne söylerse söylesin kabul etmeyecek, onunla inatlaşacaktı. Bunu ikisi de biliyordu. Matt uzanıp onun elini tuttu.
"O zamanlar benim için bir arkadaştan çok daha fazlasıydın Milena. Seni hepten kaybetmeyi göze alamadım."
"Şimdi peki? Şimdi sadece eski bir arkadaş mıyım?" Mat elini yavaşça çekti.
"Bunun bir önemi yok. Kalbini duyabiliyorum. Eskisi gibi atmıyor."

Valeria şaşkınca ona baktı. Bunu beklemiyordu. Kendi aklında hala Matt onun için tekti. O an fark etti. Eskisi gibi hissettirmediğini. Peki.. bu iyi bir şey miydi? Valeria tüm bunları düşünmeyi bir köşeye itti. Ailesi meraktan delirmiş olmalıydı.

"Telefonunu kullanabilir miyim? Beni buradan alması için birilerini aramalıyım." Matt cevap vermek yerine telefonunu ona uzattı. Valeria kilidi açtıktan sonra üstteki bildirimleri gördü.
"Karen seni birçok kez aramış. Merak etmiş olmalı." Matt gülümsedi. Valeria'nın ona olan duygularını tabiki biliyordu. Ancak kendi tehlikeli hayatına hiçkimseyi bulaştırmamaya kararlıydı.

"İşle ilgilidir. Sonra ararım." Valeria Wade'in numarasını tuşlarken tekrar konuştu.
"Foggy nasıl?" Sanıldığının aksine Valeria Foggy'i tanıyordu. Uzun bir zaman Foggy, Matt, Wade ve Valeria iyi arkadaşlardı. Matt, Valeria'dan uzak durmaya karar verene dek.
"Çok iyi. Seni gördüğüme sevinecek ve kesinlikle o da seni görmek isteyecek." Valeria iç çekti.
"En azından birileri vefalı."

Telefonun açılmasıyla Valeria, Wade'in sesini duymayı beklerken babasının sesiyle karşılaşınca bir küfür savurdu. Saat, aynı akşamın 22.14'ünü gösteriyordu. Valeria ise hala kimseye çaktırmadan kuleye girebileceğini düşünürken babasının sesi tüm umutlarını yerle bir etmişti.
"Valeria Milena Stark!" Valeria gözlerini sıkıca yumdu. Tam isminin kullanılması başının dertte olduğunu gösteriyordu.

"Baba açıklayabilirim." Tony'nin açıklamasını istedikten sonra asla susmaması üzerine Valeria bir iç çekti. Matt ise şaşkındı. Onun bir ailesi olduğunu bilmiyordu. Valeria uzun uğraşlar sonucunda babasını sakinleştirip durumu kısaca özetledi ve adresini söyledi. Telefonu kapattığında Matt'e döndü.
"Tony Stark'ın kızı mısın?"
"Ve Natasha Romanoff'un. Öz ailemi bulacağıma inanmıyordum ama.."
"Senin adına sevindim."
"Teşekkür ederim."

Tony ve Natasha gelene dek eskilerden konuştular. Matt'in bilinmeyen bir kahraman olarak gece devriyesine çıkmasını ve şaşırtıcı şekilde Natasha'yı tanıyor olmasını. Kapı çaldığında ikisi de ayaklandı ancak Valeria hızlıca gidip kapıyı açtı.
"Tanrı'm!"
"Valeria!"

Tony ve Nat aynı anda onlara sarılırken Valeria ikisine de kollarını sardı.
"İyiyim." Natasha ona yanında getirdiği kıyafetleri verip üzerini değiştirmesini söylerken Tony ve Matt tanışıyordu. Valeria tekrar Matt'in odasına girdi ve kendi kıyafetlerini giyip salona döndü.
"Her şey için teşekkür ederiz Matt."
"Önemli değil." Nat ve Tony çıkarken Valeria, Matt'e sarıldı. Bunun, onu son görüşü olmadığını biliyordu.
"Teşekkür ederim. Foggy'e onu sevdiğimi söyle."
"Söylerim."

***
"Ama ben bir şey yapmadım ki!" Valeria sinirle homurdansa da Tony'nin fikri değişmemişti.
"Hammer bunu bir kez göze alabildiyse tekrar dener Valeria. Zaten başına gelmeyen kalmadı. Bir süre kuleden ayrılma sadece. Ben ona kızıma dokunmak ne demek göstereceğim."

Tony gerçekten çok kızgındı. Eğer birileri ona sinir oluyorsa, ondan nefret ediyor ya da intikam almayı düşünüyorsa bunu kendisiyle birebir yapmalıydı. Kızını işin içine karıştırması demek ölüm fermanı demekti. Sinirden yüzündeki ve boynundaki damarlar belirginleşmişti. Yapacağı şeyler aklında dönüp duruyordu. Valeria yenilgiyle omuzlarını düşürdüğünde Natasha bir kolunu ona sardı.
"Baban haklı kızım."

Valeria onları geride bırakıp odasına çıktı. Kuleden çıkmaması için dünyanın yanıyor olması gerekiyordu. Bir de çılgın bir virüsün herkesi öldürüyor olması. Üzerindekileri çıkarıp banyoya adımladı. Uzun bir süreden sonra Matt'i görmek sandığı kadar iyi hissettirmemişti. Ondan hoşlanıyordu. Ancak Matt'in ona kalbinin eskisi gibi atmadığını söylemesi aklını karıştırıyordu.

"Kalp aynı kalp işte! Nasıl atmıyor!" Şampuan elinden düşünce iyice sinirlendi ve sırtını soğuk mermere yaslayıp yere oturdu. Gözyaşlarının akmasına izin verdi. Neyin içini acıttığını bilmiyordu. Ailesi bile yokken ona aile olan kişinin yarım bırakmışlığı mı yoksa emin olamadığı hisleri mi? Sahi Valeria ne hissediyordu?

Uzun süredir ağlamamış olmanın verdiği doluluk ve şimdi deli gibi ağlamanın verdiği rahatlık. İçindeki tuhaf hislerden kurtulmanın rahatlığıyla Valeria tekrar ayağa kalktı ve hızlıca duşunu bitirdi. Lila renkli bornozunu bedenine sarıp giyinme odasına geçti. O üzerini giyinip saçlarını kuruturken Tony kapıyı çalıp içeri girdi. Yatağın üzerinde kızının yanına oturdu.

"Ağrın var mı?" Valeria cevap vermese de başını sağa sola salladı. Tony derin bir nefes çekip Valeria'nın kızarmış gözlerine baktı. Kendisine kızdığını düşündü.
"Seni korumaya çalışıyorum Valeria. Sana bir şey olmasını kaldıramam. Sürekli bunu söylüyorum ama sana gözümün önünde zarar veriyorlar. Evine bomba koyuyorlar, seni kaçırmaya çalışıyorlar. Ve ben seni koruyamıyorum. Bana kızma lütfen."

Valeria elindekileri bırakıp ona sarıldığında Tony rahatladı ve onun saçlarına bir öpücük bıraktı.
"Sana kızgın değilim."
"Ağlamışsın ama."
"Ağlamadım.. gözüme şampuan kaçtı."
"Kesin öyledir." Valeria başını Tony'nin omzunda dinlendiriyordu.
"Sadece.. kendimi iyi hissetmiyorum. Bugün benimle uyur musun?" Tony güldü.
"Uyurum güzel kızım . Uyurum."

Eee? Ne olacak bundan sonra?

Oy verip yorum yapmayı unutmayın😘

Criminal Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin