"Thank you."

2.4K 317 108
                                    

Umarım booolca yorum ve oy bırakırsınız bu bölüme

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Umarım booolca yorum ve oy bırakırsınız bu bölüme.
İyi okumalar 😘

"Bu cehennemden çıkmak niye bu kadar zor?"

Valeria kendisine yaklaşan şeyle hızla ayağa kalktı. Artık sarsıntılar sıklaşmış ve şiddeti daha da artmıştı. Valeria dengesini zar zor koruyabiliyorken nasıl kendini koruyacağını düşünüyordu. Gözleri hala Yelena'nın attığı gaz bombasının etkisiyle yanıyor ve gözlerinden düşen yaşlar görüşünü bulanıklaştırıyordu.

Koluna göz yaşlarını silip dik durmaya çalıştı ve karşısındaki siyahlıya bir bakış attı. Hemen ardından ona doğru koşarken onun da kendisine aynı hamleleri yapmasıyla sahip olduğu adrenalin payını korkuyla paylaştı. Hızlıca bir tekme savururken girişimi başarısızlıkla sonuçlandı. Nasıl olduğunu anlamadığı bir anda karnına yediği tekmeyle kendini yerde buldu. Artan sarsıntılar yüzünden bir türlü dengesini sağlayıp kalkamıyor; her ayağa kalkma girişimi Red Room'un çökme hızı yüzünden başarısız oluyordu.

Maskeli kadınsa onun aksine rahatlıkla hareket edebiliyor, sarsıntılarla başa çıkmakta zorluk çekmiyordu. Kadın Valeria'ya yaklaşırken Valeria sadece zemin üzerinde hareket edebiliyordu. Yüzünü hedef alan tekmeden ancak sola doğru yuvarlanarak kaçabilmişti. Kendi kendine söylenmeden edemedi.
"Wade burada olsaydı gerçekten bir pandaya dönüştüğümü söylerdi."

Kenara doğru kaçarken son anda bileğini sıkıca kavrayan kadın fazla uzaklaşmasına izin vermeden onu yakaladı. Sağ bileğinin kırılacak gibi sıkılmasıyla Valeria dişlerini sıktı ancak bileğini ondan kurtaramadı.

Hızla az önceki yerine geri sürüklenirken kadına attığı tekmeler işe yaramadı. Elmacık kemiğine yediği yumruğun hemen arkasından bir acı bağırışının dudakları arasından kaçmasına engel olamadı. Canı o kadar çok yanıyordu ki savunma mekanizmasını yerle bir ediyor, zaten çökmekte olan ve dengesini sağlayamadığı bu üste Valeria'ya sağlıklı hamle fırsatı vermiyordu. Kadın ondan kat ve kat daha güçlüydü.

Valeria ikinci bir yumruk için gözlerini sıkıca kapattı. Ancak beklediğinin aksine bir yumruk yemedi. Gözlerini araladığında kızıl sislerin arasında çırpınmaya çalışan maskeliyi ve ona bakan Peter'ı gördü.
"Peter! Sen Valeria'yı çıkar. Onu ben hallederim." Peter bunun üzerine başını sallayıp Valeria'ya koşarken Valeria'nın zihninde Peter'ın endişeli yüzü canlandı. Maske gizlese de bu ikisinin birbirlerinin hislerini anlamasına engel değildi.

"Milena?" Peter'ın gözleri Valeria'nın yer yer  kana bulanmış tulumundaydı. Valeria ise ona dönmeden önce Wanda'ya seslendi.
"Wanda! Sakın ona zarar verme!" Wanda, kadını hala kızıl sislerinin arasında tutuyorken Valeria'ya döndü.
"Sen delirdin mi?!"
"O kendini kontrol edemiyor! Lütfen, onu sadece anneme teslim et."

Valeria, Peter'ın yardımıyla ayağa kalkarken istemsizce onu sıkıca tutuyordu. Peter bir kolunu onun beline sarıp Valeria'yı kendine yasladı.
"Peter?"
"Geçti Milena. Hepsi geçti. Şimdi bana sarıl ve gözlerini kapat. Yere indiğimizde söyleyeceğim." Valeria üssün konumunu düşünecek durumda değildi sadece kendisine söyleneni yaptı ve bacaklarını Peter'ın beline sarıp alnını onun omzuna yasladı. Peter'ın panik halinde ve korkmuş olmasını bekliyordu. Ancak bu kadar kendinden emin, kararlı ve olaya hakim göreceğini düşünmemişti onu. Bu yüzden onun söylediklerine uymak zorunda hissetmişti kendini.

Saniyeler sonra Valeria havada süzüldüklerini hissedip daha sıkı sarılmıştı. Düşüşün etkisi ve yüksekliğin basıncıyla Valeria'nın kulakları uğulduyor, tulumun açıkta bıraktığı tenini şiddetli rüzgar sıyırıp geçiyordu. Valeria ise yorgun zihniyle düşünmeyi reddediyor ve sadece yere inmeyi bekliyordu.

Durduklarını hissettiğinde Peter'dan ayrıldı ve zemine inmenin tuhaflığı karşısında baş dönmesinin geçmesini bekledi.
"İyi misin? Senin için çok endişelendim." Valeria yorgunca başını salladı ve havadaki mücadeleye gözlerini dikti. Bir helikopterin çevresindeki babasının zırhı istemsizce sırıtmasına sebep oldu. Tony'nin ne kadar kızgın olduğunu tahmin edebiliyordu. Ne kadar endişelendiğini de..

Red Room üssünden parçalar düşerken Valeria sadece izliyordu. Ne hissettiğini bilmeden. Yaşadığı korku hala içinde bir yerlerde benliğini sürdürüyordu. Sedyede bağlı yatışı, hissettiği çaresizlik ve doktorun kalbine bıçağı sapladığı an zihninde defalarca kez oynuyor, Valeria'nın nefeslerini daraltıyordu. Kısacık bir anda bile ona sayısız kötü duyguyla cehennem gibi olan üs şimdi gözleri önünde yıkılıyordu.

Avengers ekibinden yere inen herkes önce Valeria'ya koşuyor ve onun iyi olup olmadığını anlamaya çalışıyordu. Valeria'nın boş bakışları onları tedirgin etse de herkes onun ne kadar yorgun olduğunu düşünüp bir şey söylemiyordu.

"Yaralı sürtük!" Valeria çevresinde Wade'i bulamadan bir çift kol onu hızla sardı.
"Wade?" Wade ona sıkıca sarılırken Peter'ı yanlarından az ileriye itmişti.
"Sen yokken kimse sürtüklük ve pandalık yapmıyor." Valeria ona göz devirip kendini geri çekti.
"İyiyim Wade." Wade kaşlarını çattı.
"Beni kandıramazsın sürtük panda. Ama şimdi üzerine gelmeyeceğim."

"Valeria. Aman Tanrım, sen iyi misin?" Natasha dehşete kapılmış bir şekilde onun kırmızıya boyanmış tulumuna bakarken Valeria elini gösterdi.
"Sadece bir kesik. Başka yara almadım. İyiyim."
"Valeria?" Tony de en az Natasha kadar endişeli bir şekilde onlara yaklaşırken Valeria'nın iyi olduğunu duyup rahatlamıştı. Ancak boğazındaki kocaman yumru kızına baktıkça büyüyor, endişesi kat ve kat artıyordu.

Natasha hızla kızına sarıldığında Valeria da karşılık verdi. Kollarını annesine sardığında tüm kaslarının gevşediğini hissetti. Natasha onu sıkıca sarıp dudaklarını kızının saçlarında gezdirip fısıltılarla onu ne kadar merak ettiğini, özlediğini, iyi olup olmadığını dile getirirken Valeria yanağından düşen yaşı hızla sildi. Bugüne kadar hiç yapmadığı, yapmaya fırsatının olmadığı şeyi yapıp Natasha'nın göğsünde saklanmak ve günlerce uyumak istiyordu. Korunaklı sığınağı olan bu kollardan çıkmak istemedi.

Belinde annesinin ellerinin hemen üzerindeki büyük, sağlam elin babasına ait olduğunu biliyordu. Onu hep ayakta tutmak için orada olacağını çok iyi biliyordu.

Onlar birbirinden ayrıldığını ilerideki widowların yanında Yelena'yı gördüler. Natasha, kardeşine ilerlerken Valeria da onu takip etti. Yelena'ya bir teşekkür borçlu olduğunu biliyordu.
"Şimdi ne yapacaksın?"
"Dünyanın dört bir yerine yayılmış widowları uyandırmam gerek. Özgür olmaya hakları var." Natasha bu cümle üzerine başını sakladığında Valeria çatlak sesiyle konuştu.

"Teşekkür ederim Yelena." Yelena omuz silkti.
"Bana teyze demeyi öğrenmelisin." Valeria hafifçe tebessüm ederken cevapladı onu.
"New York'a gelip bana teyzelik yaparsan olur." Yelena gülerek başını sağa sola salladı.
"Belki bir gün." Yelena kollarını açtığında Valeria beklemeden sarıldı. Natasha ise dolmuş gözlerini kırpmadan onlardan ayırmadı.

Onlar ayrıldığında Yelena, üzerindeki asker yeşili yeleği çıkarıp Valeria'ya uzattı.
"İyi bir dövüşçüsün Milena. Bu sende kalsın. İşine yarar belki bir gün." Valeria gülümsedi ve uzanıp yeleği aldı.
"Teşekkür ederim."

Yazdığım bölümlere gelen oyların ve yorumların az olması okulumla birleşince hiç bölüm yazmak istememiştim. Ama şimdi buradayım.

Sonraki bölüm ne zaman diye sormayın, çünkü bilmiyorum

Umarım keyif almışsınızdır✌🏻

Criminal Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin