FİNAL

3K 56 186
                                    


6 AY SONRA


Rüzgarın tenime kondurduğu esintiler içimi ürperttiğinde montuma daha çok sarılarak üstümde oluşan hissiyatı minimuma indirgeyerek derin derin solumaya başladım. Göz kapaklarıma binen ağırlık uyuklamama sebep olurken saçlarımda gezinen elin sahibine mayhoş şekilde bir bakış attım. Boğuk ses tonumun kulaklarına çalınmasıyla yanak kıvrımlarında hareketlilik meydana geldiğinde yüreğimin bağrına oturan o hissi kucakladım.

"Böyle kedi gibi kıvrılmış dizlerimde yatarken ne de mahsunsun öyle Dildar'ım. İçim gidiyor yahu sana bakınca  ateşimi anında  yükselti verdin mecbur söndüreceksin yoksa bu deli Aybars seni ham eder benden demesi yavrum"

Kafamı sağa sola oynatıp saçlarımın birbirine olan muhabbetini artırırken dudaklarımda oluşan gülümsemeyle yüzüne bakmaya devam ettim. Bir hayli dikkatli bakınca gözlerine tutunan o masum tınıya rastladım. Sanki içinde bir yerlerde sakladığı o küçük oğlan çocuğunu gördüm. Sevilmeyen boynu bükük... Anne babasının kendisinden esirgediği muhtaç bıraktığı o sevgi kırıntısına erişebilmek adına verdiği mücadeleyi tattım. İçimde bir yığıntı sanki dünya üstüme üstüme geliyormuş gibi sığmamazlık duygusu... Ama sonra gülüşünün altında yatan derin kifayeler bıraktığı yanının tamamlayıcısı olduğumu fark ettiğimde gönlünün mihrabında açan çiçek oldum.

Elimi usulca çenemin altından kaldırıp yavaşça yanağında sergilenen boşluğa parmağımı değdirince orayı bir bebeği okşar gibi kırmaktan, zarar görmesinden korkar gibi sevdim. Geceleyin korktuğu düşlerin sancısını hissederken kucaklanmayan çocukluğunu kollarımın arasına alıp sarmaladığım gibi benliğime kattım.

Gözlerinin gözlerime attığı bakışların hissiyatını kalbim atışlarıyla ele verirken Aybars çenemin altına koyduğu elini bir müddet sonra yukarı çıkartıp yanağıma koydu. Usulca tenime kondurduğu dudakları her yerimi alev alev yakarken alnını alnıma dayadı. Güç almak istercesine omzumu sıktığında kollarımı boynuna doladım.

Canımdan bir parçaydı artık. Ne öte git diyebilirdim ne de onu bırakabilirdim. Zaten onu delicesine severken böyle manasız telaşların hengamesinde beynimi kurcalamasına izin vermek akıl karı değildi.

Burnumu boynuna dayayıp uzun uzun tenini koklarken duyumsadığım kokusu hayatında hiç içki içmemiş birine sarhoşluğu tattırma hissiyatını baş göstermişti. Gözlerimi kapatıp anın getirdiği duygusallığa kapılırken dudaklarının hareket etmesiyle konuştuğunu anladım.

"Güzelim neyin var iyi misin?"

Hani bir şeyiniz yoktur ama üstünüze gelince o an ne yapacağınızı şaşırır ve kendinizi iyi hissettiğinize dair bir yarış içerisinde bulurdunuz ya işte ben şu an bu durumu yaşıyordum.

"Bir şeyim yok sadece öyle anlık gelen bir hissiyatı misafir ettim. Geçti gitti." Gözleri sorgularcasına bir şüpheyi doğurduğunda uzun bir müddet harelerinin odağında kendimi misafir ettim. Ardından kalkan tek kaşıyla muzipçe gülümsediğinde diğer elini top gibi yuvarlak olan karnıma bastırdı.

" Hımm anlaşılan daha şimdiden kadın dayanışması başladıysa yandım Allah kaçacak delik bulamam yavrum" Şen kahkalarının yankılandığı ortamda daldan dala konan kuşlar cıvıltılarıyla içimi coştururken Aybars'ın sözleri kulaklarımda çınladı.

Bebeğimizin cinsiyeti belli değilken ortaya attığı pervasız tahminine istinaden karnıma bakakaldım. Gelişimi ayından önce ilerlese de kontrole her gittiğimizde heyecanla ultrasana kilitleniyor ve doktorun ağzından çıkarmasını istediğimiz cümleleri duyamadan eve dönüyorduk. Bu durum bir hayli canımızı sıksa da önemli olanın tabii ki de sağ salim evladımızın doğmasıydı lakin bu merak beni erken doğuma teşvik edebilirdi.

ZEMHERİ (TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin