"Lavabo ne tarafta? " diye ortaya soru yönelten Aybars'ın kaçamak bakışları arasında yakaladığım gözleri gözlerime uğrarken sessiz ortamda yankılanan boğuk sesi yutkunmamı sağlamıştı. Sibel muzip bir gülüşle bir bana bir Aybars'a bakarken daha fazla dikkat çekmemek için dudaklarını aralayarak konuşmaya başladı.
"Dildar sana lavabonun yerini göstersin" diyerek bizi bir araya getirmek için yol yapan Sibel'e kaşla göz arasında minnetini mimikleriyle gösteren Aybars'a gülmemek elde değildi. Lakin ortamın getirdiği sukünet ve gerginlik hat safhanın ötesindeyken bodoslama bir kahkaha sesinin yankılanması hoş olmazdı. Bu yüzden yanaklarımın içini ısırarak kendimi dizginlemeye çalıştım.
Ayaklanıp önden ilerlerken Aybars' ın tok ve aceleci adımları beni takip ediyordu. Ensemde hissettiğim sıcak nefesi tüm uzuvlarımı şaha kaldırırken içimde ona olan özlemim daha çok kendini göstermekten alı koyamıyordum.
Koridordan sağa doğru döndüğümde burun buruna bir şekilde olmamız kalbimin atışlarını hızlandırırken dudakları arasından çıkan ılık nefesi insanı mayıştıracak türdendi.
Elimi ürkekçe kaldırıp kapıyı açtığımda "Lavabo burası içeri gir istersen" diyerek saçma sapan bir şekilde cümle kurmam dudak kıvrımlarında bir hareketlilik meydana getirdiğinde kapının kulpunda olan elime uzandı. Sıcaklığı tüm bedenimi ele geçirirken bir bebeğe dokunuyormuşçasına hassaslığı kendimi özel hissetmemi sağlıyordu.
Önce sağa sonra sola bakıp aceleyle bizi lavabonun içerisine hapsederken kapıyı usulca kapatıp bedenini bana çevirdi. Işığın aydınlattığı kadarıyla baktığım yüzünde çocuksu bir heyecan baş gösterince dudaklarım kendiliğinden yana çekildi.
"Ne yapıyorsun delirdin mi sen? Ya bir gören olsa çok ayıp çok. Derdin beni utandırmaksa başarıyorsun. Aybars haydi gidelim böyle olmaz". Yaramaz bir çocuksu edayla elini yüzümde gezdirirken haylaz parıltıların hakim olduğu göz bebekleri içinde bastırmaya çalıştığı durumu açıkça belli ediyordu.
Dudaklarını yanağıma sürtüp hafif baskı uygularken "Seni çok özledim. İki dakika da olsa bu anın gelmesini iple çektim. Söyle o Hamide Teyzene eğer seni bana vermezse kaçırırım. Yemin ediyorum gözümü kırpmadan alırım koynuma bak bakalım seni benden alabiliyor mu? Büyüğümüzdür edebi aşmak bize yakışmaz lakin benimde bir dayanma noktam var. O sınırı geçerse bohçanı topla ben seni pencerenin altında bekliyor olurum"
Söyledikleri yüzümde karnaval havası yaşatıyormuşçasına gülümsetirken elini usulca belime koydu. Usul usul yanağımı öperken boynuma değen dudakları içimi gıdıklamıştı. Göğsüm anın getirdiği etkiden olsa gerek hızlı inip kalkarken daha fazla buna kapılmamaya çalışarak kendimi geri çektim.
Yaptığım bu hareketle gözlerine doluşan sorgulayıcı bakışlar içimi deşerken dudaklarımı araladım. "Farkındaysan şu an salonda büyüklerimiz oturmuş ikimiz hakkında kadar verirken biz burda... Tövbe Allah'ım sen insanın aklını kaçırtırsın Aybars. Hamide Teyze bir şeylerden şüphelenmeden gidelim yoksa seni bana vereceği varsa da vermez haberin olsun."
🌙
Aybars yine bildiğimiz gibi formunda 😂
Biliyorum sizi bu sefer baya beklettim normalde arayı fazla açmazdım lakin hayatımda rayına oturmayan bazı şeyler var onlar rutinimi bozsa da dayanmaya çalışıyorum. Sizleri daha fazla bekletmemek adına bölümü bir kaç gün içerisinde yayınlamaya çalışacağım. Hepinizi çok seviyorum sabrınız anlayışınız için de ayrıca teşekkür ederim.
Bu arada zemheri için açtığım instagram hesabını takip etmeyi unutmayalım. ( Kullanıcı ismim : zemheriwattpad)
Oy vermeyi unutmayın :)
Bir dahaki bölüme ithaf ekleyeceğim aklımda bir kaç isim var lakin eklememi istediğiniz kişiler varsa yazabilirsiniz. 😘❤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZEMHERİ (TAMAMLANDI)
Fiksi Remaja"Gözlerin... Gözlerindeki o parlak siyahlık bana geceyi anımsatıyor. Etrafındaki beyazlar bir yıldız gibi yörüngenin etrafını sararken karanlıkta kaybolan ruhuma ışık oluyor." Ruhunun ruhuma denk gelmesi bu hayatta karşılaştığım en güzel tesadüfler...