"Gözlerin... Gözlerindeki o parlak siyahlık bana geceyi anımsatıyor. Etrafındaki beyazlar bir yıldız gibi yörüngenin etrafını sararken karanlıkta kaybolan ruhuma ışık oluyor."
Ruhunun ruhuma denk gelmesi bu hayatta karşılaştığım en güzel tesadüfler...
Heyooo. Selam millet nasılsınız? Beni sorarsanız iyiyim çok şükür. Zemheri'nin yeni bölümünü yazmaya başladım. Wattpad'te girdiğimde gördüğüm 10.000 rakamı beni çok duygulandırdı. Hikayemin geçen günlerde okuma sayısının artması beni çok sevindiriyor ve çabamın emeklerimin karşılığını almak yazmak için daha çok iştahımı artırıyor diyebilirim.
Elimden geldiği kadar sizlere yeni bölümden bir alıntı getirdim. Umarım beğenerek okursunuz. Eğer aksilik olmazsa yeni bölümü pazar günü yayınlamaya çalışacağım inşallah. O zaman görüşürüz. Allah'a emanet olun. 🌸
🌙
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Alo cevap verecek misiniz yoksa ben telefonu kapatacağım" dediğinde ani bir endişenin kıyısına tutanarak zar zor araladığım dudaklarımın arasından çıkan belli belirsiz ses tonuyla "Dur kapatma benim Dildar."
"Dildar sen misin? Allah'ım şükürler olsun sonunda bize ulaştın. Seni ne kadar çok merak ettik biliyor musun? Lakin ne senin telefonun yanında ne de o çocuğun numarasını biliyorum. Gece gündüz dua ettim iyi olman için. İyisin değil mi?" Yankı yapan ses tonu umuda koşan avuçları arasında eskittiği prangalara özgürlük nidası savuran esirin haykırışı gibiydi.
" Ben iyiyim inanamayacaksın ama düştüm bir daha kalkamam dediğim yerden kaldıran adamın göğsüne sığındım Gamze. O beni baştan aşağı tüm uzuvlarımı iyi etmeye çalışıyor. Ruhum benliğinin neşesiyle cıvıldıyor."
"Daha iyi olacaksın eminim."
Bir süre duraksayan konuşmamızla geçen dakikaların eşiğinden sıyrılarak dudaklarımı araladım.
"Ben... Şey annem nasıl Gamze? En son gördüğümde yüzünün halindeki perişanlık içimi kavuruyor. Onu özlüyorum." Derin bir nefesi verdiğim sırada yüreğimde hissettiğim acıyı da beraberinde savurmasını istedim.
"Annen iyi Dildar merak etme. Gözün arkada kalmasın ona elimden geldiğince iyi bakmaya onu hoşnut etmeye çalışıyorum. O ilk önce Allah'ın emaneti sonra senin emanetin bunun bilinciyle emanete ihanet etmemeye gayret gösteriyorum. Birde ne yaptığımızı sorarsan onunla sürekli konuşuyorum.... Kendi sessizliğinde kahrolmasın diye. Bilirsin ağzım güzel laf yapar öyle sağdan soldan televizyondan duyduğumu aktarıyorum Ayla Teyzeye. Ama gözleri bir noktada sabit, düşünceli bir tavra büründüğü zaman anlıyorum ki seni düşlüyor. Anne sonuçta ne olursa olsun evladı aklından çıkmaz. O kadar büyüt besle kolay mı vazgeçmek?"
Önü bucağı olmayan yaşlarımın yegane varlığını artık hissedemiyordum. Kendisini o kadar çok pelesenk etti ki varlığının olmadığı zamanı garipser duruma düşüyorum.
Annem... Her daim gölgesine sığındığım karanlık bir kabus gibi çöken gecelerde ışığıyla yolumu aydınlatan varlığım,nefesim. Onun adım attığı sokaklardan geçmek nefes aldığı limanlara uğramak yaptığı işlerle meşgul olmak bana her daim kendisini hatırlamamda yardımcı oluyorlar. Söylediği bir söz beynimde yankılandığında onun ne kadar doğru olduğunu er geç anlıyorum.
Herkes beni yüreğinden silip atsa da bilirim ki bir tek annemin yüreğinde çöreklenen sevgim gün geçtikçe artar. Onun duruşu bile nasihatken söylediği söz benim için ferman niteliğinde.
"Ben onunla konuşmak istiyorum. Biliyorum belki bu isteğim mantıksızca gelebilir sonuçta annem konuşamıyor lakin duyuyor. Birde benim ağzımdan duysun iyi olduğumu neler yaptığımı? Hem ona sevineceği bir haber vereceğim" dediğimde Gamze sevinçli bir ses tonuyla "Yoksa o çocuk sana evlenme teklifi mi etti?"