Odanın kapısını çarpıp içeri girdiğimde Arnold Malik telefonla konuşuyordu. Arkası dönüktü ama benim geldiğimi çok iyi biliyordu çünkü Wallace Foster ona şuan telefonda her şeyi anlatıyordu.
"Konuşacaklarımız var." dedim telefonu kapatıp bana dönmesi için. Buna hakkım var mıydı bilmiyordum ama ona Zayn'e yaptığı şeyin hesabını soracaktım.
Telefonunu kapatıp sakince bana döndü ve telefonu masaya bıraktıktan sonra diğer elini de cebine soktu.
"Ne konuşacağız?"
Ağzımdan sinirle kaçan nefesin sinirimi belli eden bir ses çıkarmasına engel olamadım. Kuruyan dudaklarımı alelacele ıslatıp direkt konuya girdim, dolandırmanın lüzumu yoktu.
"Ne konuşacağımızı zaten biliyorsunuz. Zayn'e yaptığınız şeyi öğrendim."
Yüzüme birkaç saniye sessizce baktıktan az önce cebine soktuğu elini çıkardı ve masasında yamuk duran defteri düzeltti. Beni umursamıyor muydu yoksa konuyla bir ilgisi olmadığını mı söylemeye hazırlanıyordu emin değildim.
"Biliyorum. Ama bunun için ne sana ne de Zayn'e hesap vermeyeceğim. Yapmam gerekiyordu, yaptım."
Belki de gerçekten böyle bir kötülüğü oğluna yapmamıştır, Wallace Foster kendini kurtarmak için uydurmuştur diye düşünmüştüm son ana kadar ama bunu Zayn'e gerçekten yapmıştı. Zayn öğrenirse yıkılırdı.
"Oğlunuzu hayalinden koparıp alacak ne gibi bir nedeniniz vardı gerçekten çok merak ediyorum." derken elimi de sinirle savurmuştum rastgele. Parmaklarıyla, az önce düzelttiği defterin üstünde birkaç kez ritim tuttuktan sonra son vuruşunu biraz sert yapmıştı.
"Sana bunun için hesap vermeyeceğimi söyledim. Zayn benim oğlum, sen ise sadece kağıt üzerinde karısısın."
Söylediği şey başımın üstünden büyük bir kaya bırakılmış ve ben de altında ezilip yok olmuş gibi hissettirdi. Haklıydı, onun sadece kağıt üzerinde, formaliteden karısıydım ancak Zayn'le arladaş olmaya karar vermiştik. Arkadaşımın iyiliği için hesap sorma hakkını kendimde görüyordum.
"Haklısınız." dedim ve ardından hemen yutkundum boğazıma oturup da konuşmamı güçleştiren o garip acıyı yok etmek için. "Zayn ile evliliğimiz gerçek değil. Ama oğlunuza insan olarak değer veriyorum. Onun böyle adice bir şeyi hak ettiğini de düşünmüyorum."
"O halde ona bu gerçeği söyleyecek misin? Hayalindeki mesleğin elinden alınması onu bu kadar yıkmışken mesleğinin elinden kayışının ardında babasının olduğu gerçeği onu ne hale getirir, düşündün mü?"
Buraya gelene kadar düşündüğüm tek şey buydu zaten. Zayn babasına gerçekten güveniyordu ve bu gerçeği öğrenmesi onu darmadağın ederdi. Bunu ona söylemeyecektim ama çok sevdiği öğretmenliğe kavuşması için de gerekeni yapacaktım. Wallace Foster iftira attığını söyleyecekti.
"Ona söylemeyeceğim. Yaptığınız adiliğin Zayn'i mahvetmesine izin vermeyeceğim. Ancak, istediği yerde öğretmenlik yapması için de önündeki bütün engelleri kaldıracağım. Bu engel siz olsanız bile bir yolunu inanın bulurum."
Elini masaya vurup "Sen beni tehdit edecek haddi kendinde nereden buluyorsun?" diye bağırdığında olduğum yerde sıçramıştım ancak yine de geri adım atmadım.
"İster tehdit anlayın ister başka bir şey. Wallace Foster iftira attığını söyleyecek ki siz bunu zaten biliyorsunuz. Az önce size telefonda anlattı."
Eğer Wallace Foster onu, suç dosyalarını polise vermekle tehdit ettiğimi de söylediyse Arnold bu dosyaları ortadan kaldırmak için de bir şeyler yapar mıydı bilmiyordum ama eğer öz oğlunun hayalleriyle oynayacak kadar acımasız bir adamsa ger şeyi yapacak kadar da gözü karadır diye düşündüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Promise
FanfictionUnutma, evlilik olurken birbirimize söz verdik. Asla karı - koca olmayacağız.