önce spotify ya da youtube music ne kullanıyorsanız oraya koşun, middle of the night açın ve geri gelin bb.
Eve dönene kadar ağladığım için başım ağrıyordu. Arka arkaya içmek de çarpmıştı ama meteor çarpmış gibi olana kadar da içmek istiyordum.
Bu gece, düğünde olanlar hiç yaşanmamış gibi, Zayn'in bana söyledikleri hiç söylenmemiş gibi olsun istiyordum. En azından bu gecelik buna ihtiyacım vardı.
Topuklu ayakkabılarımı eve girer girmez kapının yanında çıkarmıştım. Başım dönüyordu. Bu yüzden topuklularla yürümek çakıl taşı dolu bir yolda yürümek gibiydi benim için.
Çantamı koltuğa atarken Zayn yanımdan geçmiş, geçerken de bana hafifçe çarpmıştı. Koltuğa tutundum şaşkınlıkla arkasından bakarken.
"Neye bu kadar sinirlisin hala? Sinirli olması gereken kişi benim."
Bedeni ani bir şekilde bana döndüğünde yüzündeki hayret dolu ifadeyle karşılaştım. "Senin mi sinirli olman gerek?" Başını biraz kaldırırken kaşlarında kalkmıştı. Dilini hızlıca alt dudağında gezdirdikten sonra dudağını ağzının içine yuvarladı. "Neye sinirlisin tam olarak Neva?"
Elimi havada gelişigüzel sallarken başımı çevirdim. "Seninle kavga etmeyeceğim. Zaten berbat bir akşam oldu."
Bana doğru geldiğini ayak seslerinden anladım. Ayakkabılarının tabanı parke zeminde ses çıkarıyordu. Tekrar ona baktığımda biraz daha yakınımdaydı.
"Kavga edersek sebebi bu akşam olmaz zaten Neva."
Hayretle ona baktım. Ne demek istediğini anlamamıştım. "Ne demek istiyorsun?"
"Seninle...sikik bir düğünde sikik bir herifle flört ettin diye kavga etmeyeceğim."
Aralık duran ağzımı kapatırken gözlerimi de kapattım birkaç saniyeliğine. Ayakkabılarının çıkardığı tok sesi yeniden duyduğumda ise gözlerimi açıp nereye gittiğine baktım. İçki dolabına gidiyordu.
"Daha fazla içemezsin." dedim onun olduğu tarafa dönerken. Dolaptan bir içki şişesi aldı ve dolabın cam kapağını yavaşça kapattı. "Sana diyorum." dedim yanımdan geçerken. Hatta koluna uzandım ama kolunu çekti hemen.
Elindeki bardağı küçük zigon sehpaya koydu ve içine içki doldurdu. Bardağı alıp büyük cama döndüğünde "Zaten düğünde içtin Zayn. İçki sana yasak, daha fazla içme." dedim yine arkasından ama gerçekten boşa konuşuyordum. Beni yok sayıyordu.
"İyi o zaman. Şöyle yapalım." dediğimde dikkatini çekmiştim. Başını omzunun üstünden bana çevirmişti. İçki dolabına doğru yürüdüm ben de ve raflarda dizili olan içki şişelerine baktım tek tek. Beni tek bir bardakla bile deli gibi sarhoş edecek bir şey arıyordum. Zayn zaten viskisini içiyordu her zamanki gibi. Onunla yarışabilecek bir şey buldum: Porto Şarabı. Beni meteor çarpmış gibi hissettirebilecek kadar güçlü, alkol oranı çok yüksek ve çok çabuk sarhoş eden bir içki. Tam aradığım!
"Ne arıyorsun Neva?"
Şişeyi alıp dolabı kapattım. Mantar tıpası yoktu şişenin. Kapağını çevirirken "İkimiz de hiç konuşmayalım ve önümüzü bile görmeyecek kadar içelim. Sonra zaten dilimiz ister istemez çözülür ve kavga ederiz." Şişeyi kafama diktim ve birkaç yudum içtim arka arkaya. Sonra ona birkaç adım daha yaklaştım.
"Böylece kavgamızı da hatırlamayız. Nasıl fikir?"
Aralık dudaklarının arasından dilini ağzının içinde gezdirdiğini gördüm. Başını iki yana salladı ve "Sen kafayı yemişsin." dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Promise
FanfictionUnutma, evlilik olurken birbirimize söz verdik. Asla karı - koca olmayacağız.