Sabah uyandığımda Zayn yatağımda yoktu. Dün geceyi de hayal meyal hatırlıyordum ancak vücudunun sıcaklığıyla beni ısıtması ve uyutması an be an aklımdaydı.
Avuçlarımı gözlerime bastırıp ovaladıktan sonra yatakta yavaşça doğruldum ve komodinin üzerinde duran telefonumdan saati kontol ettim. Ona geliyordu.
Yorganı üstümden atıp bacaklarımı aşağı sarkıttım ve çıplak ayakla yere basmamak için komodinimin çekmecesinden çorap alıp giydim.
Odamdan çıkınca ilk baktığım yer çalışma odası olmuştu. Her gün erkenden uyanıp çalışma odasında alıyordu soluğu. Ancak bugün odası boştu. Belki de gece uyuyamamış ve bu yüzden sabah erkenden odasına gitmiştir uyumak için diye düşünüp bu kez de odasına baktım ancak orası da boştu.
Merdivenleri inip salona doğru yürüdüm. Kapıya arkası dönük olan koltukta oturuyordu. Koltuğun etrafından dolanıp yanına ulaştığında ise uyuduğunu gördüm. Başını koltuğun arkasına yaslamıştı ve kucağındaki bilgisayardan artık bitmiş olan filmi izlerken uyuyakalmıştı.
Bilgisayarın kapağını indirip kapattım ve kucağından alıp kenara koydum. Dün gece belli ki uyuyamamıştı ve burada uyuyup kalmıştı ama böyle boynu tutulurdu. Gidip yatağına yatması için o uyandırmak istedim ve omzuna dokunup "Zayn." diye adını seslendim ama beni duymadı.
Bu kez omzundaki elimle onu biraz dürttüm ve bir kez daha adını seslendim ama yine uyanmadı. Bu kadar derin uyuyor olması normal değildi, şimdiye dek uyanması gerekirdi. Bir daha seslendim. Paniklemiştim.
Yavaşça gözlerini araladı ve tekrar kapattı. Sonra iae tekrar açtı ve elini kaldırıp parmaklarını göz kapaklarına bastırırken de sanki acı çekiyormuş gibi inledi.
"İyi misin?"
Baş parmağını sol şakağına, orta parmağını da sağ şakağına koyarak oraları da ovuşturdu ve daha sonra parmaklarını yavaşça alnına kaydırdı. Gözleri hala kapalıyken ise bana "İyiyim, merak etme." dedi. Gözlerini açamıyordu.
"Uyanmayınca...ben bir şey oldu sandım."
Gözlerini yavaşça aralayıp bana baktı ve diğer eliyle uzanıp yanağımı okşadı. Bu yumuşak ve beklenmedik dokunuşu bir an boşlupa düşmüş gibi hissetmemi sağladı.
"Bir şey yok. Başım ağrıyor sadece."
"Ağrı kesici ister misin?"
Başını yavaşça kaldırıp doğrulmaya çalıştığında bana tutunup destek alması için elimi uzattım. Elimi tuttu ama kalkmak için değil. Baş parmağıyla elimin üstünü okşayıp başını kaldırdı ve bana baktı ama hala gözlerini tam açamıyordu.
"Sen nasılsın asıl? Ateşin var mı?"
Başımı salladım elimi tutan elime bakarken.
"Yok, iyiyim. Teşekkür edeeim...dün gece için."
Elimi bıraktı ve koltuğun kolçağından destek alarak ayağa kalktı. Dengesini toparlamakta da biraz zorlanmıştı.
"Teşekkür etmeni gerektirecek bir şey yapmadım. Aen o haldeyken yapmam gerekeni yaptım."
Koridora doğru yürürken ben de arkasından onu takip ediyordum. Mutfağın kapısına geldiğinde de ona "Çok mu erken uyandın? Burada uyuyakalmışsın." diye sordum. Filtre kahve makinesinin kapağını açıp hazneaine kağıt filtreyi koydu ve bir kaşık da kahve attı.
"Uyumadım dün gece...kötüleşirsen diye."
Benim için yaptığı her iyilik kalbime taş olarak düşüyor ve kalbimi eziyordu resmen. Ona sarılıp ağlamak ve özür dilemek istedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Promise
FanfictionUnutma, evlilik olurken birbirimize söz verdik. Asla karı - koca olmayacağız.