Hiçbir şey düşünecek durumda değildim. Artık bir mucize de beklemiyordum, hiçbir şey için ümit de etmiyordum. Resmen, babamın şirketteki ortaklığının sağlamlaşması için babamın ortağının oğluna eş olarak sunuluyordum. İğrençlikten başka bir şey değildi bu. Babam beni bir garanti belgesi gibi Arnold Malik'e sunmuştu, o da oğlu ile bu belgeyi imzalıyordu sanki.
İçinden çıkamıyordum durumun, aklıma hiçbir şey gelmiyordu artık çünkü. Bu adam, Zayn, zorla evlendiriliyor olsa bile benim gibi babasına direnebilecek miydi? Hiç sanmıyordum. Ben de babama direnememiştim ve Arnold'ın da babamdan farklı bir yanı yoktu. O da aynı babam gibiydi; duygusuz. Oğlunu yıllarca yurt dışında okuttuğunu biliyordum. Şirketine patron olarak hazırlamıştı onu. Sanki bir projeyi kendi isteğine göre hazırlayıp şekillendiriyor, yön veriyor, kendi çıkarına göre hazır hale getiriyordu.
Bu evlilikten babamın çıkarı belliydi. Peki ya Arnold? Onun çıkarı ne olabilirdi oğlunun benimle evlenmesinden? Aklımı yitirmek üzereydim. Etrafta kameralar var ve benimle dalga mı geçiliyor diye düşünecek duruma kadar gelmiştim. Üçü de masada oturmuş ne konuşuyorlardı asla dinlemiyordum. Sanki ben bu planın dışındaymışım gibi davranıyordum. O masada benim evliliğim hakkında konuşuluyordu ama ben hepsini, herşeyi görmezden gelerek sanki bu durumu ortadan kaldıracakmışım gibi hareket ediyordum. Hâlâ durumu kabullenmeyi reddediyordum üstelik. Sanki hepsi iş toplantısı için buradaymış gibi düşünüyordum sürekli ancak bu ne zamana kadar devam edecekti böyle? Gerçek ne zaman bir kez daha tokat gibi yüzüme çarpacaktı merak ediyordum.
"Neva, durumun ciddiyetini görmezden gelmeyi bırak artık."
Babamın sesini duymamla birlikte gerçeklerin yüzüme çarpması saniyeler sürmüştü. Oysaki daha yeni düşünmüştüm bu durumu. Oturduğu yerden bana sesleniyordu hâlâ ama ben onu duymazdan gelerek büyük camdan dışarıya bakmaya devam ediyordum. "Neva!" Resmen adımı kükrediğinde sesinin yüksekliği nedeniyle titreyen bedenimi hareket ettirmemek için hâlâ inat ediyordum. Sadece başımı ona döndürdüm o korkunç yüzüne bakmak için.
"Şuraya otur artık. Görmezden gelerek bu gerçeği değiştiremeyeceksin."
Göğüs hizamda birbirine çaprazladığım kollarımı çözdüm bedenimi ona döndürürken. Üçü de oturduğu yerden bana bakıyordu. Hayretle başımı iki yana salladım ve ne istiyorsa olsun ve bir an önce bitsin diye masaya doğru ilerledim. Şuan istediği her şeyi bu saçmalığa son vermek için yapacaktım ama o evlilik asla olmayacaktı. Sandalyeyi gürültüyle çekip oturdum ve masaya yaklaşmak için biraz çektim sandalyeyi masaya doğru. "Evet." dedim karşımda oturan Arnold'ın yüzüne bakarken. "Ne istiyorsanız olup bitsin bir an önce." Yüzündeki belli belirsiz gülümsemeyi silme gereği duymadan elinin altındaki siyah dosyayı bana doğru itti. "Evlilik sözleşmesi. İkiniz de okuyun. Eğer istemediğiniz bi madde olursa-" Sözünü kestim. "Anlaşma zaten biziz sanıyordum ben. Ayrıca bir sözleşmeye gerek var mıydı?" Tavrım o kadar ukalaydı ki bu onu deli gibi sinir etmişti, fark etmiştim. Ancak olayın ters tepmemesi için sesini çıkarmadan sandalyesinden kalkmış ve babam işaret yaparak onu da yanında çağırmıştı. İkisi de odadan defolup gittiğinde Zayn ve ben kalmıştık sadece. Bir de şu evlilik sözleşmesi zımbırtısı...
Dosyayı açtım onu görmezden gelmeye devam ederek ve maddelere kısa bir göz gezdirdim. Bildiğimiz klasik evlilik sözleşmelerinden değildi bu, sevgili biricik oğlumun servetine o öldükten sonra el koyamazsın falan gibi klasik maddeler kesinlikle yoktu. Dosyanın içindeki kağıdı aldım elime ve sanki çok ciddi bir şey okuyormuş gibi rol yaparak yazılarda gezdirdim gözlerimi.
Madde 1: İki yıl sürecek olan evlilik boyunca hiçbir tarafın boşanma kararı söz konusu olmayacaktır.
Madde 2: Evlilikten sonra iki taraf da evlilik hakkında kendi kararını verecektir.
Evlilik hakkında kendi kararı...Ne demekti bu? İstersem evli kalırım istersem boşanırım öyle mi? Zorla yapılan bir evlilikten sonra evli kalmaya devam edebileceğimi cidden kim düşünürdü merak ediyordum. Üstelik iki yıl sürecek evlilik yazıyordu burada kocaman.
Madde 3: Evlilikten sonra iki tarafında ortak kararıyla yaşanmak istenen yere karar verilecektir.
Daha fazla okumak istemedim bu saçmalıkları ve "Saçmalık." diye söylenirken kağıdı dosyanın içine bırakıp dosyayı kapattım. "Al. Saçma sapan şeyler okumak istiyorsan oku." Dosyayı ona doğru ittirmiştim. Sanki gözlüklerinin üzerinden bakıyormuş gibi bakıyordu bana. Dosyaya uzanıp onu kendine çekti ve dosyanın kapağını açıp içine bıraktığım kağıdı aldı. O da benim gibi birkaç maddeye göz gezdirmişti sanıyorum. Sanki çok gizli bir devlet meselesi gibi yirmi dört tane madde yazmışlardı bir de oraya. Elindeki kağıda bakarken kendi kendine bir şeyle dalga geçer gibi kıkırdamıştı. Masanın üzerindeki ellerimde duran bakışlarımı ona doğru kaydırdım. Tek eliyle kağıdı tutarken diğer eliyle de çenesindeki sakallarını ovuşturuyordu. Yüzündeki ifade de tıpkı benim az önceki ifadem gibiydi; o da sözleşmeyle dalga geçiyordu. Kesinlikle onun da evlenmek istediğine emin olduğumda yutkundum ve kelimleri toparlayıp "Bak," diye söze başladım. "Ben bu saçma evliliği yapmak istemiyorum. Görüyorum ki sen de öyle..." Kurulduğunu hissettiğim dudaklarımı dilimle ıslatırken bakışlarını kağıttan çekip gözlerime dikmişti. "Eğer ikimiz de kabul etmezsek-" Sözümü kesti birden. "Üzgünüm Neva. Ben bu evliliği yapmak zorundayım."
Şok olmuş bir şekilde yüzüne bakıyordum. Bedenimin oturduğum sandalyeye yavaşça çöktüğünü hissettim. Omuzlarım resmen yenilgiyle çökmüştü. Başımı çaresizce iki yana salladım. "Hayır." Sesim resmen yok gibiydi ama onun beni duyduğuna emindim. "Ben yapamam."
"Üzgünüm. Gerçekten özgür kalmak için buna mecburum."
Dediği şeye anlam veremiyordum. "İnsan," Gözlerimin dolmaması için büyük bir çaba sarf ediyordum ancak başarı olacak mıydım emin değildim. "Özgür kalmak için nasıl zorla evlenir ki?" Hâlâ gözlerimin içine bakıyordu. Gözlerindeki ifadeye bakarsak gerçekten bana acıdığını düşünmeye başlayacaktım. "Belki bir ara sana anlatırım." dedi ve elindeki kağıdı okumaya devam etti. "Eklemek ya da çıkarmak istediğin bir şey varsa..."
"Hayır." dedim sessizce. Hayal kırıklığım sesime bile yansımıştı. Sert bir şekilde yutkunduğunu duydum. "Şaka gibi." dedi ardından sessizce. Okuduğu maddelere yorum yapıyordu bir de baştan sona hepsini okuduğu yetmiyormuş gibi. Üstelik onun da evlenmek istemediğini düşündüğüm sıralarda birkaç maddeyi okuyup geçtiğini sanmıştım. Oysaki o cidden sözleşmenin her zerresini okuyacak kadar ciddiymiş.
"Çocuk mu?" dediğini duyduğumda mırıldanır gibi, hayretle ona bakıyordum. O da hayret etmişti belli ki. Öyle bir madde okumamıştım bile ben, ne çocuğundan bahsediyorlardı tanrı aşkına! "Dalga mı geçiyorlar cidden anlamıyorum." dedi kendi kendine. Kelimeler resmen ağzında yuvarlanmıştı. "Bir de çocuk mu bekliyorlar?" diye sordum hayretle. Cevap vermesini bekliyordum. "Öyle bir şeyler saçmalamışlar."
"Asla öyle bir şey olmayacak." Az önceki kırık sesim şimdi çok güçlü çıkmıştı. "Olmayacak zaten. İki taraf da isterse diyor." Cümlesi bittikten sonra aklına bir şey gelmiş gibi kaşlarını çattı ve gözlerini gözlerimden çekmeden. Sanki asırlar sürmüş kadar uzun bir süre sonra okuduğu sözleşme kağıdını siyah, kalın karton kapaklı dosyanın üzerine gelişi güzel bırakıp "Bu sözleşmeyi siktir et. Sadece," diye başladı konuşmasına. Masanın ahşap yüzeyine ritmik bir şekilde vurduğu parmaklarını birbirine kenetledi ve yaslandığı sandalyeden sırtını ayırıp masanın üzerinden bana doğru bedenini eğerek konuştu.
"Sadece bana söz ver. Asla gerçek bir karı-koca olmayacağız."
Ukala bulduğum tavrına çok sinirlenmiştim. Sanki benim bu evlilikten tek istediğim onunla aynı yatağı paylaşmakmış gibi konuşuyordu. Sandalyedeki rahat pozisyonumu bozarak iki elimi masaya koydum ve tıpkı onun yaptığı gibi ben de bedenimi masanın üzerinde ona yaklaştırarak cevap verdim.
"Seninle soyadın dışında hiçbir şey paylaşmayacağıma emin olabilirsin."
Yüzünde iğreti duran sahte ve yapmacık bir gülümsemenin ardından "Anlaştık." dedi fısıldayarak ve ellerini yavaşça masaya vurarak sandalyesinden kalktı. Toplantı salonunun kapısını çarparak çıktığında büyük salonda yankılanan ses yavaşça silinerek yok olurken hâlâ çıkıp gittiği kapıya bakıyordum.
*
Bu bölümden sonra zaman atlamasıyla devam edeceğim. Sadece sürecin başını bilin istedim bu iki bölümde. Yorum istiyorummmm!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Promise
FanfictionUnutma, evlilik olurken birbirimize söz verdik. Asla karı - koca olmayacağız.