37

511 39 20
                                    

Taylor Swift - Champagne Problems  ile okuyun lütfen

Zayn'i terk edeli neredeyse üç ay olmuştu. Onunla yaşadığımız evde de kalmıyordum artık. Eşyalarımı toplayıp teyzemin yanına gelmiştim. Zayn'in o eve gideceğini biliyordum çünkü ve öyle de olmuştu. Onu terk ettiğim günün akşamı eve gitmiş ve beni bulamayınca benimle konuşmak için eve geldiğini ama beni bulamadığını, nerede olduğumu soran bir mesaj atmıştı. Mesajından önce de iki kez aramıştı zaten. Mesajına cevap vermeyince de birkaç kez aramış, sonra aramaktan vazgeçmişti. Ama sadece o akşamlık. İki ay boyunca her hafta beni arayıp mesaj atmış, cevap alamamasına rağmen bunu yapmaya devam etmişti. Fakat artık aramıyordu, mesaj da atmıyordu.

Aramayı kestiğinde hastalığından dolayı ona bir şey olduğunu düşünüp endişelendiğim için doktorunun kliniğini arayıp bilgi almıştım. Kliniği ilk aradığımda konuştuğum sekreter kız açmışyı yine telefonu ve bana Zayn'in daha iki gün önce kontrole geldiğini söylemişti. Kliniği yaklaşık iki hafta önce aramıştım. Bunu saymazsak üç haftadan fazladır Zayn'den bir haber almıyordum. O ise benden üç aydır haber almıyordu.

Ondan boşanacaktım. Gereken bütün evrakları kendim hazırlamıştım zaten. Jane'in abisi de avukattı. Tek yapacağım şey evrakları ona vermek ve Zayn'e ulaştırmasını istemekti. Anlaşmamızın bitmesine zaten iki ay vardı. Sahte evliliğimiz iki ay sonra bitecekti.

Hiç tanımadığım bir adamla babamın şirket hisselerini sağlama alması adına zorla yaptığım bu sahte evliliğin içine hapsolacağımı ve iki senemin cehennem gibi geçeceğini düşündüğüm o anları hatırladıkça aslında çok da uzak olmadıklarını düşünüyordum ama bir yandan da o günlerin üstünden ne çok zaman geçtiğini hatırlatıp duruyordum kendime.

Evliliğimde ilk bir yıl boyunca Zayn yoktu. Hayatımda hiçbir şey korktuğum gibi bir değişikliğe uğramamıştı onunla evlenince. Aksine, babamın evdeki baskısından kurtulmuştum. Zayn ile evlenmek beni bir nevi özgürlüğe kavuşturmuştu. Ona aşık olmak ise bambaşka bir dünyaydı.

Aşkını kalbimde hissetmeye başladığım ilk anlarda onun rüzgarının beni nereye savuracağını bilmediğim için korkmuştum ama onun rüzgarı sıcak ve yavaş esiyordu; şefkatliydi. Ona savrulmak başıma gelen en güzel şeydi. Ancak şimdi o rüzgarın beni savurmasıyla metrelerce yüksekten karanlık ve soğuk bir kuyunun dibine çakılmış ve nasıl çıkacağımı bilmiyormuş gibi hissediyordum. Etrafım soğuk taşlarla çevriliydi ve o soğuk taşlar Zayn'in benden sakladığı gerçeklerden başka bir şey değillerdi.

Çok kızgındum ona, çok canım yanıyordu.

Onu çok özlüyordum bir yandan da ve bu yarama tuz basmaktan başka bir şey yapmıyordu.

Kendimi derslere ve okula veremiyordum onu düşünmekten. Dersleri dinleyemiyor, kızlarla okul çıkışında kahve içmek için otuduğumuz mekanlardan onu düşünmekten ve yaşadığımız anıları kafamın içinde tekrar tekrar yaşamaktan sohbetlere dahil olamıyordum. Benliğim bütünüyle onun anılarından oluşuyordu ve ben oturduğum, bulunduğum hiçbir yere kendimi ait hissetmiyor, onun zihnimde ve kalbimde bıraktığı anıların yansımasından oluşan gerçek dışı bir dünyaya ait hissediyordum kendimi.

Onu bu kadar özlemem rağmen onu affedemiyordum. Benden sakladığı şeyler çok büyük şeylerdi. Ondan sakladığı şeyle aynı boyutta değildi.

Oyalanabilmek ve onu düşünmemek için ders çalışıyor-aslında ders çalışmaya çalışıyordum ama yapamıyordum ve bu yüzden vizelerim pek de iyi geçmemişti- mutfakta kek, kurabiye ya da aklıma ne gelirse pişiriyor, teyzemin eve gelen arkadaşlarıyla yaptığı sohbetlere dahil oluyor ama sadece dinliyordum; arada bi kuzenim Alice'e uğruyor ve bebeğini seviyor ya da evde dier kuzenim Gracie ile film falan izleyip vakit geçiriyordum. Ama bir şeyle meşgul olduğum sırada bile beynimin odağını uğraştığım şeyden çektiği anda Zayn'den başka hiçbir şey düşünemiyordum.

Promise Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin