Julia Michaels - love is weird ile okuyunuz lütfeeen.
Akşama kadar onunla hiç konuşmadım. Onu en son çalışma odasında o konuşmayı yaptığımızda görmüştüm ve en son o zaman konuşmuştum. Ben odamdan çıktığım zamanlarda o çalışma odasındaydı ya da o çalışma odasından çıktığında ben odamdaydım. Karşılaşmamıştık evin içinde.
Bugün kızlarla yapamadığım ödevin bana ait olan kısmını tamamlamaya çalışıyordum ama kafamın içinde dönen tek şey Zayn ile hastalığı hakkında yaptığımız konuşmaydı. Ödeve odaklanamıyordum.
Mola vermek ve kendime bir kahve almak için gözlüklerimi çıkarıp sandalyeden kalkmaya hazırladığım sırada odamın kapısı tıklatıldı. Gözlüklerimi masaya koyamadım, elimden düştü. Gözlüklerimi almak için yere eğildiğimde ise kalbimin sesini duydum. Heyecanlanmış olmam tuhaf gelmişti.
Boğazımı temizleyip "Efendim?" diye seslendim kapıya. Benimle konuşmak için odama gelmesine heyecanlanmama rağmen ona seslenirken son derece soğuktu tavrım.
Kapımı yavaşça araladı başını aralıktan uzatıp "İyi misin?" diye sordu. Daha iyi görünüyordu, sabahki gibi solgun ve yorgun değildi. Başımı salladım ve aynı zamanda da "İyiyim. Sen?" dedim.
"İyiyim."
Sadece yavaşça başımı salladım ona bakmaya devam ederken. O da odanın içine doğru bir adım daha attı. Üzerindeki kıyafetlerden bir yere gitmek üzere olduğunu anladım ama yine de sormadım, onun bana söyleyeceğini biliyordum. Benimle konuşmak için değil, dışarı çıkacağını haber vermek için gelmişti odama belli ki.
"Arkadaşlarımla dışarı çıkacağım. Belki geç gelirim, haberin olsun."
Kiminle çıktığını da merak etmiştim. Arkadaşlarıyla mıydı gerçekten yoksa özel bir arkadaşla mı buluşacak bilmek istiyordum ama ona asla soramazdım. Ona sadece "Ama...başın çok ağrıyordu." dedim. Gitmemesi için baş ağrısını bahane ediyormuş gibi görünüyordum, emindim. Fakat sadece sabahki durumundan sonra onun için endişeleniyordum.
"O, o anlıktı. Baş ağrılarım gün boyu sürmüyor Neva. İlaçlarımı aldığımda geçiyor."
"Peki." diyebildim sadece sessizce ve yavaşça sandalyeden kalktım. "İyi eğlenceler. Dikkat et."
"Eğer yalnız kalmaktan korkarsan-" diye başladığı cümlesini biraz agresif bir tavırla kestim ve "Neden korkayım? Bir sene tek başıma yaşadım bu evde." dedim hırkaman sarınırken. Ona, sadece birkaç aydır bı evde beraber yaşadığımızı, evlendikten sonra bir sene boyunca bu evde tak başıma yaşadığımı hatırlatma ihtiyacını neden duymuştum bilmiyordum. Ona hala kızgındım tedavisini reddettiği için ama sanki dışarı çıkıyor olması da beni biraz öfkelendirmiş gibiydi.
Söylediğim şeyin üzerine kaşları hayretle havalanmıştı. Ona bu denli kızgın olmama da anlam veremiyor gibiydi bir yandan da. "Haklısın." dedi ve kapıyı kendine doğru çekip "Görüşürüz." diye ekledi kapıyı kapatmadan önce. Birkaç saniye öylece kapıya bakmıştım ardından.
Eve döndüğünde ise saat ikiyi geçiyordu. Eve geldiğinde hala ödevimi yapıyordum. Odama hiç uğramadan, uyuyor muyum yok uyanık mıyım diye bakmadan odasına ya da çalışma odasına geçmişti. Belki de uyuduğumu düşünüyordu. Ben de onun yanına gitmedim. Yarım saat kadar sonra da ödevi tamamlayıp yattım.
Sabah uyandığımda evde değildi. Ben mutfağa geçerken girmişti eve, ben mutfak kapısındayken o içeri giriyordu. Kapıda karşılaşmıştık. Anahtarı yuvasından çekerken "Günaydın." demişti. Ona bakmaya bir son verip "Günaydın." dedim mutfağa girerken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Promise
FanfictionUnutma, evlilik olurken birbirimize söz verdik. Asla karı - koca olmayacağız.