Gecenin bi yarısı, evin içinde yankılanan telefon sesine uyandım sıçrayarak. Gecenin sessizliği ile kaplanan evin duvarlarında yankılanan telefon sesi bu saatte oldukça ürkütücü geliyordu kulağıma. Yavaşça yorganı kaldırdım üstümden, sonrasında ise yataktan kalktım ve odamın kapısını araladım. Zayn, hâlâ çalmaya devam eden telefonun başında bekliyordu, açmaya niyeti yok gibiydi.
"Kim arıyor? Açsana, önemlidir belki."
Odamın kapısının ardından, kısık kısık çıkan sesimi duyduğunda aniden dönüp bana baktı. Gözlerindeki bakışın normal olmadığını uyku sersemi halimle bile anlamıştım. Tedirgindi ve korku dolu bakıyordu. Saniyeler süren bakışlarını üzerimden çekip gözlerini kapattı ve başını öne eğerek derin bir nefes alıp verdi. Elini telefonun üzerine koyduğunda açacağını düşündüm ama aksine öylece bekledi.
"Neva...odana gir ve kapıyı kapat."
Bunu yapmamı neden istediğini anlayamamıştım. Neden yanımda konuşmak istemiyordu? İstemsiz bir şekilde kaşlarımın çatıldığını fark ettim. Hareketlerini ve dediklerini anlamlandırmaya çalışıyordum. Hâlâ odanın kapısında dikildiğimi fark ettiğinde "Neva odana gir dedim." dedi ve telefonun ahizesini kaldırdı. Sinirle odama girip kapıyı çarptım. Bana emir vermesi beni deli etmişti.
Kulağımı kapıya dayadım ve ne konuştuğunu duymaya çalıştım. Elbette kiminle, ne konuştuğunu merak ediyordum ama bunun tek nedeni gecenin bu saatinde aramalarıydı. Zayn'i merak ettiğimden değildi. Duymak için biraz daha kapıya yapıştım ama duymamam için kısık sesle konuşuyordu sanırım. Yavaşça kapıyı aralasam duyar mı diye düşündüm ve elimi kapının koluna attım ama sonra bunu yapmaktan vazgeçtim. Ne tepki vereceğini bilmiyordum ki? Şuan sinirliydi yüksek ihtimalle ve belki de sinirlerini kontrol edemeyen biriydi, bana zarar verebilirdi. Onu tanımıyordum ki...
Kapıya biraz daha yaslandım. Bir şeyler duymak istiyordum artık ama sesi çok boğuk geliyordu ve kelimeleri asla anlaşılmıyordu. Bir yere vurmuş gibi bir ses geldiğinde aniden, hiç beklemediğim için yerimde sıçradım. Sinirlenmiş ve elini telefonun bulunduğu ahşap dolaba vurmuştu sanırım. Az öncekine göre ses tonu yükseltmişti ve kelimeleri net bir şekilde anlaşılıyordu artık. Önce "Ben evliyim. Benim bir karım var." dediğini duydum sonra ise "Daha nasıl açıklamam gerekiyor anlamıyorum." dedi. Beni ve bu saçma evliliği neden meselesine karıştırıyordu anlamış değildim ama evliliğimizi karşısındaki kişiye zırh gibi kullanıyordu kendini savunmak için. Anladığım tek şey buydu.
Saniyeler sonra ahizeyi sinirle çarparak yerine koyduğunu duydum ve kapıyı açmak için kapı koluna uzandım ancak bunu yapmaktan anında vazgeçtim. Kapıyı dinlediğimi anlamasını istemiyordum bu yüzden odasına girer diye bekledim bir süre. Odasının kapanan kapısını duyduktan sonra da odamdan çıktım ve onun odasına doğru yürüdüm ama kapısını çalıp çalmamak konusunda kararsızdım. Ne soracağımı, ne diyeceğimi de bilmiyordum aslında. Arkadaş olmaya bile henüz birkaç saat önce karar vermiştik, hâlâ birbirimize yabancıydık. Onun karısıydım ama ona yoldan geçen bir insandan bile daha yabancıydım. Bu nedenle belki de onun meselesine karışmamı istemeyecekti ancak az önce telefonda konuşurken karım var diyerek beni kendisi konuya dahil etmişti.
Kapıyı çalmak için elim havaya kalkmıştı ama kapıya vuramıyordu. Dudaklarımı kemiriyordum, bir anda gerilmiştim. Derin bir nefes aldım ve kapısını tıklattım ve ses vermesini bekledim. Gel demezse asla odasına girmeyecektim.
"Ne oldu Neva?"
Kapıya yaklaştım sesimi daha iyi duyurmak için ve "Gelebilir miyim?" diye sordum. Cevap vermedi, onun yerine odasının kapısını açtı. Kapısının arkasında onu çıplak görmeyi beklemiyordum. Çıplak gövdesine takılan gözlerimi çabucak gözlerine çekmeye çalıştım ve "Seni sürekli kim arayıp rahatsız ediyor?" diye sordum çarçabuk. Dudaklarını ağır hareketlerle ıslattı ve gözleriyle aheste aheste yüzümü taradı. Bunun eden yaptığına dair hiçbir fikrim yokru ve hoşuma gitmemişti bu yaptığı.
"Bu benim meselem Neva. Kafanı yorma buna."
"Madem senin meselen o zaman...o zaman beni neden karıştırdın? Karım var dedin, evliyim dedin, duydum."
Benden başka bir tarafa bakarken, aldığı nefesi sinirle vermişti burnundan. "Bak, bilmen gereken bir şey olsa sana anlatırdım Neva." Kapıyı biraz daha açtı ve bana doğru bir adım attı.
"Hatırlıyor musun?" diye sordu bana gözlerini kısarak. "Eve döndüğümde sana, eğer neden döndüğümü merak edersen anlatırım demiştim ama sen de merak etmedin ki bir daha sormadın."
Ona meydan okur gibi baktım çünkü şuan o da bana aynısını yapıyordu. Kollarımı göğsümde birbirine geçirdim ve "Bunun şu anla ne ilgisi var?" diye sordum. Sesim de tavrım da ona karşı savaş açar gibiydi, şimdi de gelecek savunmasını bekliyordum. Sesli bir şekilde yutkundu.
"Şu anla çok ilgisi var."
"Bana açıklamanı istiyorum. Bugün benim de konuştuğum adamdı, değil mi?"
"Evet Neva, oydu." Her bir kelimeyi oldukça sert bir tonla söylemişti. Yeter artık sorma demek istiyordu, sesinden ve tavrından bunu anlamıştım. Ama onun istediğini yapmadım, daha fazla soru sormaya inatla devam ettim.
"Ne istiyorlar senden? Benimle bugünkü konuşmasında son derece tehditkardı."
Başımı kaldırıp tavanda bir yerlere baktı ve derin bir nefes alıp verdi. Bunu sorularından bıktığı için mi yoksa pes edip söylemeye karar verdiği için mi yapmıştı emin olmamıştım. Elini kapının pervazjna yasayarak destek aldı ve tekrar ıslattı dudaklarını. Konuşmaya hazırlanıyordu, bu sürekli telefonların nedenini söyleyecekti sonunda. "Bekliyorum." diye ısrarcı davrandım ve artık bir şey söylemesini bekledim ama söylediği şey beklediğim bir şey değildi.
"Çalıştığım okuldan isteyerek ayrılmadım Neva, atıldım."
**
Nasıl gidiyor hikaye? Bu hikayeyi ayrı seviyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Promise
FanfictionUnutma, evlilik olurken birbirimize söz verdik. Asla karı - koca olmayacağız.