Saat kaçtı bilmiyordum ama Zayn'in bana seslenmesiyle uyanmıştım ve hava belli ki henüz yeni aydınlanmıştı. Gökyüzü hala griydi.
Gözlerimi bile açamıyordum. Kısık gözlerle onu görmeye çalıştım. Yatakta oturuyordu.
"Ne oldu?" diye sordum gözlerimi tekrar kapatırken.
"Dalia'yı almaya geliyorlar. On beş dakikaya burada olurlar."
Parmaklarımla gözlerimi ovalayıp açtım ve açık tutmaya çalıştım. Başımı çevirip Dalia'ya baktım sonra da. Hala uyuyordu, uyanınca gelsinlerdi. Doğrulup dirseğimden destek aldım ve "Saat kaç?" diye sordum saçlarıma parmaklarımı geçirip onları geriye atarken.
"Yediye geliyor."
Kendimi tekrar yatağa atmıştım saati duyunca. Çok erkendi, Dalia henüz uyanmamıştı ve ben bu kadar erken ayrılmak istemiyordum onlardan. Hem Dalia'dan hem Zayn'den...
Dalia'ya birkaç saatte bile çok alışmıştım. Biraz daha kalsın ve seveyim istiyordum. Gitmesini istemememin bir diğer nedeni de o gidince benim de gidecek olmamdı. Zayn'den bu kadar erken ayrılmak istemiyordum. En azından günümü onunla geçirmek istiyordum. Ama eminim ki bebek gider gitmez beni eve götürecekti.
"Ben çantasını topladım."
Dalia'ya doğru dönerken başımı salladım. Henüz bebek olmasına rağmen upuzun olan kirpikleri yanaklarına düşmüştü. Uzanıp parmağımın tersiyle pembe yanağını sevdim ve yüzümü ona yaklaştırıp kokladım.
"Biberonunu koydun mu?"
Biberonu komodindeydi. Gece uyanmıştı. Zayn onu oyalarken kalkıp ona mama hazırlamıştım ama o mamayı nasıl hazırladığımı hatırlamıyordum bile. Çoğu zamanında gözüm kapalıydı.
"Yıkadım. Çantaya da koydum."
Yatağa uzandı yavaşça. Dirseğini yastığa koymuştu. Başı da yumruk yaptığı elindeydi. Diğer elini de uzatıp Dalia'nın başını, burnunu ve yanaklarını sevmişti.
"Şuna bak. Melek gibi."
Söylediğine gülümsedim. "Evet. Gerçekten bir melek gibi."
İkimiz de birkaç dakika boyunca sessizce sadece Dalia'yı izledik uyurken. Sonra Zayn'in telefonu çaldı. Arkadaşı gelmişti onu almak için. Zayn de, Dalia hala uyuduğu için onu gelip yukarıdan almasını söylemişti. Biz indirirsek kucaktan kucağa geçerken uyanabilirdi.
Birkaç dakika sonra Dalia'nın babası geldi. Yataktan kalkmıştım ama ayakta uyuyordum. Adamın odaya girdiğini fark etmemiştim bile bana "Günaydın." diyene kadar. Gözlerimi açıp "Günaydın." diye karşılık verdim ona ama sesim o kadar boğuktu ki umarım anlamıştı dediğimi. Uykudan yeni uyandığım için de fısıldayarak konuşunca sesim çıkmıyordu.
Dalia'yı yavaşça alırken de bana kısa bir bakış attı ve "Kusura bakmayın. Size de zahmet verdik. Gece çok uyanmamıştır umarım." dedi arka arkaya. Onu rahatlatmak için gülümsemeye çalıştım.
"Hayır, hiç zahmet olmadı. Çok uslu bir bebek Dalia."
Onu yavaşça omzuna yatırdığında yatağın ucundaki battaniyesini aceleyle alıp Dalia'nın sırtına örttüm. Babası da teşekkür etti.
"Çantası burada. Getiririm ben."
Zayn yerdeki çantayı alıp arkadaşının arkasından onu takip ettiğinde ben de onun arkasından onu takip ettim. Merdivenleri inerken de trabzana tutundum düşmemek için. Zayn de arkasını dönüp beni kontrol etmişti inebiliyor muyum diye. "Yardım edeyim mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Promise
FanfictionUnutma, evlilik olurken birbirimize söz verdik. Asla karı - koca olmayacağız.