42|Erkek Adam Ağlamaz(!)

346 50 295
                                    

# Pera - Gizli Yara

İyi geceler efendim, nasılsınız?

Not: Yaptığım ufak çaplı bir düzenleme sonucu Can ve Çakıl'ın göz renkleri mavilikten terfi etti. Çünkü hem bir kitapta üç tane mavi gözlü karakter vardı ve bu çok olağan bir durum değildi. Hem de onları o şekilde hayâl edemiyordum açıkcası. Sonuç olarak Can'ımız ela, Çakıl'ımız da kehribar renkli gözlü. Neyse hadi bölüme geçelim artık♡

Notun Notu: Çok fazla kontrol etme şansım olmadı da, yazım hatası görürseniz nokta şey edersiniz değil mi? Edersiniz bence xndlndk

~

●Simay'ın Ağzından●

Bir yandan burnuma dolan kokunun gerçekliğinden ettiğim şüphe ile kaşlarımı çatarken, diğer yandan birbirine yapışmış olduğunu düşünmeye başladığım göz kapaklarımı aralamaya çalışıyordum.

Nihayet başardığımda yatakta doğrulup etrafıma bakınmaya başladım. Henüz gözüm karanlığa alışmadığından, karşılaştığım tek şey zifiri karanlıktı. Karanlık korkumun getirdiği solunum sıkıntı ile nerede bulunduğumu hatırlamadığım için yaşadığım korku birleşince titrek bir nefes çektim ciğerlerime.

"Karanlık güçlendirir Simay. Korkulacak bir şey yok. Sakin ol. Sakin..."

Başta konuşur gibi başladığım cümle, sonulara doğru mırıltıya dönüşmüşmüştü.

"Hayır. Korkmuyorsun hayır. Kötü bir şey yok. Korkularının sebebi sadece zihnin. Bir problem yok. Sakinsin."

Tam o an sıcak bir el ensemi kavradığında korkuyla kısa bir çığlık attım.

"Şişt." dedi yatıştırıcı bir ses tonuyla. "Korkma, benim."

Zihnimin oyunu olduğunu sandığım koku, Çakıl'a aitti. Tıpkı o güven veren ses gibi...

Benim solunum yaparken zorlandığımı anlamış olmalı ki ensemdeki elini kendine doğru çekti. Kafamı boynuna yasladığında kesik nefesler çekerek totem yapar gibi mırıldanmaya başladım.

"Kötü düşüncelerinin hepsi zihninde. Güvendesin, güvendesin..."

"Aynen öyle güzelim." dedikten hemen sonra saçlarıma minik bir öpücük kondurdu. "Güvendesin, çünkü benimlesin. Bu nedenle korkmak yok tamam mı?"

Kafamı boynundan kaldırmadan hafifçe kafa salladım. Zifiri karanlığın içinde minik bir ışık huzmesi görünce bakışlarımı o noktaya çevirdim. Çakıl telefonunun şifresini girip feneri açtığında artık oda az da olsa aydınlanmıştı. Bulunduğumuz mekanı, revirde uyuduğumuzu hatırlayınca, 'sadece yarım saat' deyişimiz zihnimde yankılandı. Gerçekten... Sadece yarım saat(!)

"Şimdi iki dakika ayrılacağım senden. Ama korkmak yok, buradayım. Sadece kapıyı kontrol edeceğim."

Kafamı itiraz edecesine salladığımda yüzüme düşen bir tutam saçı kulağımın arkasına sıkıştırdı.

"Ama seni buradan çıkarmam için bunu yapmam gerekiyor."

Ayağa kalktığında eline uzandım. "Hayır Çakıl. Beraber kontrol edelim."

Birleşik duran ellerimize bakıp, güven verircesine sıktı. "Beraber."

Sedyeden inip masanın üzerindeki telefonumu aldım. Çakıl'ın elini bir an bile bırakmadan kapıya ulaştık. Yanda duran lambaya açmak için dokunduğunda, ne yazık ki umutlarım boşa çıkmış, beklediğimiz aydınlığa kavuşamamıştık.

Sen De Kimsin?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin