23. Bölüm

42 24 41
                                    


🔸🔸🔸🔸🔸🔸

Saatler süren yolculuğun ardından araba kaldığımız sitenin özel park alanına girdi. Yol boyunca elimde sıkıca tuttuğum torbayı cebime sıkıştırdım. Vitesi çekip motoru kapatınca, korumalardan ikisi bize doğru koştu ve kapılarımızı açtı. Kendimi ister istemez onlara karşı mahçup hissetmiştim. Hemen kemeri çözüp dışarı çıkana kadar teşekkür edip durdum adamlara. Atlas ise benim aksime oldukça sert ve soğuk bir ifade takınmıştı.

Onların gözünde bir imajı olduğunu biliyordum. Atlas onlar için gelecekte hedefledikleri konumdaydı. Bu yüzden ona karşı duydukları saygının tarifi yoktu. İşte bu yüzden onlardan şüphelenip şüphelenmemem gerektiğini bilmiyordum. Bunlardan birinin Atlas'a ihanet edip Uraz için çalıştığını düşünmek belki de deliceydi. Hem nereden varmıştım bu kanıya? Belki de kendi kendime kuruntu yapıyordum.

Apartmandan içeri girip, bizim için beklettikleri asansöre binerken Atlas elimi tuttu. Şaşkın bakışlarımı yüzüne çıkarmadan önce etrafa bir bakış attım. Aramızdaki ilişkiyi diğerlerinden sakladığımızı düşünürken, o adamlarına rağmen elimi tutuyordu.

Korumlar da benim gibi şaşırmış olacak ki, elimizin kenetlendiğini gördüklerinde birbirlerine baktılar. Gözlerimi önüme çevirip biran önce asansörün kapılarının kapanmasını diledim. Yeterince boğucu bir gün geçirmişken bir de onların bakışlara maruz kalmak istemiyordum. Kapılar melodik bir sesle kapandı ve asansör yukarı doğru tırmanmaya başladı.

"Saat geç oldu, eğer uykun varsa-"

"Tüm olanlardan sonra uyuyabileceğimi sanmıyorum." diye sözünü kestim.

"O halde oturup durumu konuşalım. Yasin ile Seren de yukarıda bizi bekliyor." Onu başımla onaylayıp bulunduğumuz kata çıkana kadar sessizliğe gömüldüm.

Asansör yavaşça durdu ve kapılar iki yana doğru açıldı. Atlas beni de beraberinde sürükleyerek dışarı çıkıp kaldığımız dairenin ziline bastı. Kapı açıldığında bile Atlas elimi bırakmamıştı. Yasin başı ile kısa bir selam verip geçmemiz için kenara çekildi. İçeri girip salona doğru yöneldik. Seren, elinde hâlâ dumanı tüten bardağı ile koltukta, düşünceli bir şekilde oturuyordu. Geldiğimizi, içeri girip çaprazında kalan kanepeye oturana kadar fark etmemişti.

"Ah! Geldiniz mi?" dedi şaşkınlıkla gözlerini kırpıştırıp. Fincanı cam sehpanın üstüne koydu ve bakışlarını kısa süreliğine ellerimize değdirdi.

"Ona anlattın mı?" diye sordu Atlas'a dönerek.

"Üstün körü." diyip geçiştirince ona döndüm.

"Fazlası mı var?" Sorumun üstüne elini elimden çekip bedenini bana döndürdü. Meraklı bakışlarımı yüzüne kilitledim ve konuşmasını sabırla bekledim. Yasin, Seren'in yanında yerini almış, dikkatini bizim gibi Atlas'a vermişti.

"Çipin içinde neler olduğunu sana söylemedim. Gerçi isminden bir şeyler tahmin etmiş olabilirsin."

"Açıkçası yasadışı bir dosya olması dışında pek bir şey gelmedi aklıma." dediğimde başını anlamış gibi salladı ve konuşmasına kaldığı yerden devam etti.

"Efsaneye göre Anka kuşu küllerinden doğarak tekrar hayata döner. Japonlar ve bilim adamları bunu gerçeğe uyarlamak için hükümetten gizli olarak bir proje başlattı. Proje için ölü birini diriltmeleri gerekiyordu." Atlas'ın dudaklarından dökülen kelimeler bana daha önce bir yerlerde okuduğumu sözleri anımsatıyordu. Böyle çılgınca bir deneyden bahseden kitap veya makale okumuştum ama nerede okuduğumu bir türlü hatırlayamıyordum.

SİMURG PROJESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin