Akasya gözlerini açtığında güneş yavaşça kaybolmaya başlamıştı. Turuncu ışıkları, şehrin kalabalık sokaklarına düşüp egzotik bir manzara oluşturuyordu. Lakin manzaranın bir parçası olan bu evde ve altında saklanan gerçekte görüntü kadar muhteşemlik yoktu.Uzandığı yataktan doğrulup bacaklarını aşağı sarkıttı. Uykulu gözlerini birkaç kez kırpıştırdıktan sonra yüzündeki yorgunluğu elleri ile sıvazlayarak gidermeye çalıştı.
Yataktan kalktığında ahşap parkeler, yeni uyanan bir kedi gibi gerildi. Kapıyı kaydırıp açarken, ortamın sessizliği dikkatinden kaçmamıştı.
Uyku sersemliğini üzerinden atıp tamamen kendisine gelirdi, aklına düşen ilk isim Atlastı. Telaşlı bir halde koridora atılarak Uraz'ı aradı. Yeni gelişmelerden habersiz bir şekilde, mışıl mışıl uyuduğu için kendine kızıyordu. Geçen süre zarfında Atlas'a bir şey olmuş olabilirdi ve o bunu bilmeden rüyalar görmekle meşguldü. Uyuma gibi niyet olmasa da yorgun bedeninin direnme gibi şansı yoktu.
Koridordan sağa döndüğüne bir grup adamın kendi aralarında fısıldadığını gördü. Kaşları merakla çatıldı, ama kalbini anlamlandıramadığı bir korku sarmıştı.
Çıplak ayaklarla onlara doğru yaklaşırken, elleri istemsizce yumruk halini almıştı. Tırnakları avuçlarıma battıkça, hissettiği küçük acı biraz olsun zihnindeki kötü düşünceleri dağıtıyordu.
Adamlar yanlarına gelmekte olan kızı fark ettiklerinde, duyulmasını istemedikleri bir sır hakkında konuşuyorlarmış gibi dudaklarını mühürlediler. Bu Akasya'nın gözünden kaçmamıştı. Şüpheleri her saniye daha da katlanıyordu.
"Uraz nerede?" diye sordu, onlardan bir iki adım uzakta durarak. Adamlar birbirlerine tedirgin bir bakış attılar. Sanki dudaklarını araladıklarında kız her şeyi anlayacakmış gibi sessizliği bozmadan öylece duruyorlardı.
Genç kız cevapsız kalmaktan öfekelenmiş gibi bir homurtu çıkardı. Sorusunu yinelediğinde sesi bir öncekinin aksine daha sert çıkmıştı.
"Uraz nerede?" Adamlardan biri konuşması gerektiğini anlamış gibi öne çıktı ve işaret parmağını kızın arkasına doğru uzattı.
Akasya adamın gösterdiği yöne dönerken, omuzları çökmüş, kendilerine doğru yaklaşan Uraz'ı gördü. Yüzünün rengi bir ton daha beyazlamıştı. Bir ölünün yanından çıkmış gibi dehşete düşmüş bir hâli vardı.
"Uraz?" Kızın titrek sesi koridorda yankılandığında, dalgınca yürüyen genç adam dikkat kesildi. Gözlerini yerden kaldırıp kıza çevirdi. Adımları yavaşlayarak dururken ona ne diyeceğini bilmiyordu. Durumu nasıl izah etmesi gerektiği konusunda hiçbir fikri yoktu.
"Atlas uyandı mı?" Akasya, çarpık adımlarla çocuğun yanına ulaşmış, merakla yüzüne bakıyordu. Gözlerinde parlayan umut ışığı çocuğun kalbini sızlatmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİMURG PROJESİ
Action(Not: kitabın asıl konusunun gerçeğe dayandığını biliyor muydunuz? Artık biliyorsunuz. Hitler'in meşhur deneylerinden biri de kitabımda yer verdiğim konu ile ilgiliydi. Neyse ki başarılı olamamışlar ve deney hüsranla sonuçlanmış. Gerçi böyle manyakç...