"Burada ne işiniz var?" Uyku sersemliğini üstümden atmaya çalışırken masaya eğilmiş yüzüme dik dik bakan hocadan kaçmak için geriye doğru yaslandım. Dudaklarına yerleştirdiği yamuk gülüşünden hep nefret etmiştim. Böyle yaptığı zaman kendini eşsiz olarak gördüğü her halinden anlaşılıyordu. Oysaki dışarıdan kendine bakma şansı olsaydı, aslında ne kadar itici göründüğünü anlayabilirdi."Dersim var. Asıl sen ne yapıyorsun burada?" Gözlerimi elimle ovaladıktan sonra etrafa bakındım tekrar. İkimizden başka kimse yoktu sınıfta. Ders biteli çok olmuştu ama uyuyakaldığım ve kimse beni uyandırmaya tenezül etmediği için dersin bittiğinden bihaberdim.
"Benim de dersim vardı. Sanırım uyuyakalmışım. Ders çoktan bitmiş." Ayağa kalkarak sırada duran, not yazmak için aldığım ama üstüne hiçbir şey yazmadığım kağıdı katlayıp cebime attım.
"Ders dinlemek yerine uyuyordun demek." Cevap vermeden iyi günler dileyerek kapıya yöneldim. Tam çıkmak üzereydim ki kolumdan tutunca durmak zorunda kaldım. Başımı çevirdiğimde önce kolumu kavrayan parmaklarına daha sonra yüzüne baktım. Rahatsız olduğumu belli etmek istercesine çattım kaşlarımı. Ukala tavrını hiç bozmadı. Kolumu bırakmadan bana doğru bir adım attı.
"Neden dersime katılmıyorsun? Konumuz, geçen işlediğim konu ile aynı."
Kolumu nazikçe kendime doğru çekip elleri arasından kurtardıktan sonra sahte bir gülümseme takındım. Ona yeterince katlanmıyormuşum gibi bir de kalkıp ekstra ders alacak kadar aptal mı sanıyordu beni. Dersinden kalacağımı bilmesem, yüzünü görmemek için okula bile gelmezdim.
"Sınıfıma dersiniz olduğunda katılırım. Başka bölümlerin dersleri beni ilgilendirmiyor sonuçta."
"Anka kuşuyla ilgilendiğini sanmıştım." dedi kaşlarını kaldırarak. Alnı bu hareketiyle kırıştı ve gözlüğü burnunun üstünden biraz daha aşağı kaydı. İşaret parmağıyla ortasından tutup geriye doğru iterek tekrar eski pozisyonuna soktu.
"Size bunu düşündüren nedir?" Rüyamda anka kuşunu son zamanlarda çok sık görür olmuştum. Bunu, derste sürekli buna maruz kalmama yoruyordum ama benzer rüyalar görmek alışık olduğum bir şey değildi. Kendimi bir şeyler yapmam gerekiyormuş gibi hissediyordum. Sanki rüyalarımda saklanmış gizli mesajlar vardı ve ben aptal gibi bunları göremiyordum. Bu yüzden çok büyük bir şeyi kaçırıyordum. Bu his uyanıp tamamen kendime gelene kadar sürüyordu. Yüzüme soğuk suyu çarptığımda ise gerçek dünyaya dönüyor ve tamamen saçmalıktan ibaret olduğunu anlıyordum. Yine de içimde bir yerlerde henüz nedenini bilmediğim ve yerine oturmayan parçalar vardı.
"Öyle hissettim." Bir adım daha yaklaştığında artık buradan çıkmam gerektiğini anlamıştım.
"Size iyi dersler tekrar."
"Akasya!" Bir kez daha durdurunca bıkkın bir nefes üfleyip, kapıya yakın durmaya özen göstererek ona doğru döndüm.
"Sakin bir yerde konuşalım mı?" dediğinde şüpheyle yüzünü inceledim. Diğer günlerin aksine daha gergin duruyordu. Titreyen ellerini gizlemeye çalışsa da çoktan görmüştüm. Bu hali beni tedirgin ediyordu ve onunla daha fazla aynı ortamda kalmak istemiyordum.
"Üzgünüm ama başka derse yetişmem lazım." Söylediğim yalana cevap vermesini beklemeden sınıftan, koridora çıktım. Şansıma hep dolu olan koridor bu kez bomboştu. Sessizlik öyle sinmişti içeriye ki nefes alış verişlerilerimi bile duyabiliyordum. Kapıya ulaşmak için bir kaç metre daha yürümem gerekiyordu. Boşuna telaş yaptığımın farkındaydım. Herkesi tehlikeli görüyor, zarar vereceklerini düşünüyordum. Düşündüğüm gibi olsaydı bile bir çığlıkta tüm derslik etrafımıza toplanırdı. Burada bana zarar vermeye cesaret edemeyeceğini bilmeme rağmen panik yapıyordum. Arkamdan bana doğru yaklaşan ayak seslerini duyduğumda sakin olmak için zorluyordum kendimi. Aklımdaki saçma düşünceleri en ücra köşelere kovalayıp zihnimi boşaltmaya çalıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİMURG PROJESİ
Action(Not: kitabın asıl konusunun gerçeğe dayandığını biliyor muydunuz? Artık biliyorsunuz. Hitler'in meşhur deneylerinden biri de kitabımda yer verdiğim konu ile ilgiliydi. Neyse ki başarılı olamamışlar ve deney hüsranla sonuçlanmış. Gerçi böyle manyakç...