14. Bölüm

74 30 43
                                    


Atlas oturduğu koltukta huzursuzca kıpırdadı. Ekipten beklediği haber yüzünden gerginlikten neredeyse hiç uyuyamamıştı. Yüzünü ovarak oturduğu yerden kalktı ve cama doğru yürüdü. Karanlığın yorgan gibi örttüğü şehir, ışıklar saçarak ayakları altına serilmiş gibiydi. Ailesi onu da beraberinde kasabaya götürmek istemişti ama bir şekilde ikna etmeyi başarmış ve kendi evine gelmişti.

Sağlığından dolayı ekibe katılamamış başka birine devretmek zorunda kalmıştı görevi. Bu nedenle yaptıkları başarısız baskından dolayı hem sinirli hem de üzgündü. Kızı bulamadıkları her saniye delirecekmiş gibi hissediyordu. Yaşayıp yaşamadığını bile bilmemek öldürüyordu genç adamı.

Sıkıntılı bir nefes verip ellerini saçlarına götürdü. Boğulacak gibi hissettiğinde gömleğinin bir düğmesini daha açtı. O esnada telefon çalınca hızla oraya doğru yürüdü ve eline alır almaz kim olduğuna bakmadan açarak kulağına götürdü.

"Evet?"

"Onu bulduk!" Seren'in sesini duyduğunda gözleri büyüdü. Bu kez de yanlış ihbar olup olmadığından emin olmak ister gibi teyit etti durumu.

"Nerede? Şuan yanında mı?"
Karşı taraftan yükselen hışırtı seslerinin ardından tekrar konuştu kız.

"Şuan hastanede. Durumu iyi değil Atlas. Buraya gelmelisin." Kaşları çatılan genç adam, kalbinin korkuyla teklediğini hissetti. Bacaklarının aniden güç kaybetmesi ile yatağın üstüne çökerken aklında canlanan kötü seneryolardan kurtulmaya çalışıyordu. Ama bu çabası hiçbir işe yaramamış, aksine daha da endişelenmesine neden olmuştu.

"Hangi hastane?" Kızdan adresi aldıktan sonra hiç beklemeden arabanın anahtarını aldı ve evden çıktı. Asansör çağırma gereği duymadan direkt olarak merdivenlere yöneldi.

Attığı her adımda biraz daha hızlandı. Biraz daha, biraz daha derken artık koşmaya başlamıştı. Son basamaktan inip demir kapıyı tüm gücüyle iterek açtı ve kendini dışarı attı. Koşar adımlarla arabasına doğru yürüdü ve hızla kapıyı açarak içeri girdi. Oldukça sert bir şekilde kapattığı kapının ardından motoru çalıştırıp gazı kökledi.

O sırada bulunduğu odanın kalabalıklaşmasıyla yüzünü buruşturan Akasya, kapıda duran kıza çevirdi gözlerini. Uraz sabahın erken saatlerinde, kulübedeki insanların yardımı ile onu hastaneye getirmiş, daha sonra Ulusal Güvenlik ile iletişime geçip durumu bildirmişti. Kısa sürede Seren ve ekipten bir kaç adam hastaneye gelmişti.

Uraz hâlâ yanında dururken Seren'in keskin bakışları adamın üstünden ayrılmamıştı. Akasya'nın ara ara yükselen ateşi herkesi endişelendirip küçük çaplı telaşa neden olurken, Uraz bir türlü kızı onların eline bırakıp gidemiyordu. Tekrar ellerinden kaçırmalarından korkuyordu. Üstelik tamamen iyi olduğundan emin olmadan ayrılmakta istemiyordu genç adam.

Göğsünde birleştirdiği elleri ile oturduğu yere biraz daha sindi. Atlas gelene kadar beklemeye karar vermişti çoktan. Gözlerini yerden alıp kıza çevirdiğinde bakışlarından rahatsız olduğunu hemen anlamıştı.

"Neden dışarı çıkmıyorsunuz? Oda çok kalabalık, nefes alacak alan açın biraz." Seren yamuk gülüşü ile baygın bakışlarını Uraz'a çevirdi. Ukala tavırları kızın sinirlerini bozmaya başlamıştı ama Atlas gelene kadar burada bir kargaşa çıksın istemiyordu.

"Güvende olduğundan emin olmak istiyoruz. Alanın darlığından şikayet ediyorsanız neden siz çıkmıyorsunuz?"

Akasya ikisi arasındaki tartışmaya gözlerini devirip derin bir nefes aldı. Canının acısının yanına bir de öfke eklenmeye başlayınca elini sıktı.

SİMURG PROJESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin