32. Bölüm

16 1 2
                                    

 
Akasya'nın gözleri, kapının hemen önünde duran korumaların arasına aldığı adama takılı kalmıştı. Çünkü o, bir zamanlar kendisinden köşe bucak kaçtığı hocasıydı. Kamil Bey'in dudaklarında hafif bir gülümseme, elleri keten pantolonunun ceplerinde gözlerindeki haylaz pırıltıyla kıza bakıyordu.

"Siz? Sizin burada ne işiniz var?" Akasya'nın şaşkınlığı karşısında Kamil'in gülümsemesi genişledi.

"Bende aynısını sana soracaktım Akasya. burada ne işin var?" Yüzündeki gülümsemeye karşı ses tonundaki tını birbiri ile örtüşmüyordu. Sanki Akasya, kimsenin girmesine izin vermediği gizli sığınağını ifşa etmişti.

"Yanlış adrese gelmişiz." Neredeyse varlığını unuttuğu Uraz araya girdiğinde vücudunu onu korumak ister gibi Kamil ile arasına siper ettiğini fark etti. Biraz daha sağa kaysaydı göz temasını bile kesecekti.

"Bu sizce de saçma bir bahane değil mi?"

"O zaman açık konuşalım. Burada ne işiniz var? Ve sen kimsin?"

Kamil bakışlarını Akasya'ya çevirdi. Kızın gözlerinde gördüğü şüphe tohumlarını zevkle izledi. O küçük aklından neler geçirdiğini, nasıl senaryolar kurduğunu öğrenmeyi çok isterdi. Ama bundan önce olaya el atması gerekiyordu. Artık kimliği ifşa edilmişti ve bu ikisinin oradan sağ çıkmasına izin veremezdi. Akasya'nyı biraz olsun tanıdıysa buradan çıkar çıkmaz gerçek kimliğini öğrenmek için işe koyulurdu.

"Bunu söylediğim an sizi öldürmem gerekir. Hoş, eninde sonunda öldürmem gerekecek."

Akasya korkudan titrediğini Uraz'ın elini tuttuğu an fark etmişti. Sadece iki kişiydiler. Karşılarında dikilen adamlar silahlıydı ve dövüş sanatları konusunda uzman oldukları her hallerinden anlaşılıyordu. Uraz'ın tek başına onlarla mücadele edemeyeceğinin farkındaydı. Bir kaçını devirebilirdi belki ama hepsinim birden icabına bakamazdı.

"Siz de bu işin içindesiniz değil mi?" Cevap bekler gibi hocasına baktı. Ama bir karşılık alamadı.

"Bu Anka projesinde sizin de parmağınız var." Yumruklarını sıktı. Bir tarafı gerçekleri öğrenmek için yanıp tutuşuyordu. Diğer tarafı ise önceliğinin buradan sağ salim çıkması gerektiğini haykırıp duruyordu.

"Neden bu konuyu benim malikanemde konuşmuyoruz?" Kamil adamlarına başı ile işaret verdiğinde bir kımıldanma oldu. Akasya ve Uraz o an savaşmaları gerektiğini anladı.

Kendilerine doğru hamle yapan ilk adamı ustaca bir yöntemle geri püskürtmeyi başaran Uraz, ikinci adamdan gelen yumruğu savuşturmada o kadar şanslı değildi. Geriye doğru yalpaladı. Elinin tersiyle patlayan dudağından sızan kanı sildi.

Adamlardan bir diğeri kıza doğru atıldığında Akasya arkaya kaçtı. Mutfak tezgahında duran doğrama tahtasını kaptığı gibi arkasındaki adama savurdu. Kalın ahşap parçası adamın suratının ortasına indiğinde mide bulandırıcı kemik kırılma sesi mutfakta yankılandı. Kanlar içindeki yüzünü avuçları içine almadan önce kırılan dişlerini zemine tükürmüştü. Genç kız iğrenen bakışlarını kanlı dişlerden ayırdı ve Uraz'ın olduğu yöne baktı.

İki adam tarafından köşeye sıkştırılan Uraz, başını aldığı darbelerden korumak için iyice büzülmüştü. Akasya elindeki tahtayı sıkıca kavrayıp adamlara doğru koştu ve rast gele savurmaya başladı. Darbelerin kimisi adamların koluna kimisi ise tam başına isabet ediyordu. Uraz da kendi payına düşeni almıştı. Sağ omuzuna aldığı darbe ile yüzünü buruşturup kızdan uzaklaşmaya çalıştı.

"Beni kurtarmaya mı çalışıyorsun yoksa öldürmeye mi?" diye bağırdı gürültünün içinden.

"Özür dilerim." Uraz kızın elindeki tahtayı aldığı gibi üstlerine gelen adamlardan birinin kafasına fırlattı ama bu kez şansları yaver gitmemişti. Adam son anda sola doğru hamle yapıp hedef olmaktan kurtulmuştu.

SİMURG PROJESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin