Hastane kapısından çıktığımda yüzüme çarpan yumuşak rüzgarla gözlerimi kapatıp havayı içime çektim. Kuşların sesi insanların gürültüsüne karışıp mavi gökyüzünde kayboluyor, sıcak yaz gününe farklı bir renk katıyordu. Yavaşça araladığım gözlerimi bulutlara dikerken iyileşmekte olan yaraya götürdüm elimi. Eskisi kadar acımıyordu ama ruhsal olarak hâlâ hissediyordum sızısını."Gidelim hadi." Çıkış işlemlerini hallettikten sonra yanıma gelip, her zaman yaptığını yaparak elini sırtıma koydu ve yürümem için öne doğru ittirdi. Seren koluma girerek destek olurken ona doğru dönüp kendimin yürüyebileceğimi söyledim ama beni bir türlü dinlemedi.
Arabaya kadar kolumdan çıkmadı. Benimle birlikte arka koltuğa otururken hâlâ hareketlerimi kontrol ediyordu.
"Seren! Ben iyiyim." İmalı sesimden vermek istediğim mesajı anlamış olacak ki, üzerimdeki ellerini çekip arkasına yaslandı. Atlas sürücü koltuğuna yerleşirken hemen yanına başka biri oturdu. Kim olduğunu sorgulamadım çünkü muhtemelen ekipten biriydi.
"Tekrar aynı eve mi gidiyoruz? Ya adamlar orayı öğrenmişse?"
Araba hastanenin bahçesinden çıkarken Atlas'ın yanında oturan adam bize doğru dönerek direkt olarak Seren'e baktı.
"Orası yüksek güvenlik sistemleriyle korunuyor. Özel güvenlik güçlerinde çalışan insanların yarısı orada kalıyor. Yani eve girmeye cesaret edeceklerini sanmıyorum." Seren anlamış gibi kafasını salladığında çocuk tekrar önüne döndü. Dikiz aynasından Atlas'ın gözleri ile buluştu gözlerim. Bakışlarımı kaçırıp cama çevirdim. Şu an olmasa bile bir gün onunla konuşmam gerektiğini biliyordum. Merak ettiği şeyler vardı ve bunları sorup sormamakta kararsızdı. Önünde sonunda anlatmak istemesem dahi, ona her şeyi noktasına kadar açıklamam gerekecekti. Ama şimdilik, hazır fırsatım varken sessizliğe gömülmek istiyordum. Kendimi bu konuşma için hazırlayabilirdim böylece.
Sessiz geçen yolculuğun ardından eve geldiğimizde arabadan inip kapıyı kapattım. Seren koşar adımla yanıma gelip koluma girmeye yeltenince ona yandan bir bakış attım. Son anda yapacağı şeyden vazgeçip gülümseyerek geçmem için eli ile işaret verince memnun bir ifade ile kapıya doğru yürüdüm. Artık iyi olduğumu kabul etmesi gerekiyordu. Kendini annem sanmaya başlamadan önce hemde.
Seren ile açılan asansörün kapısından geçtiğimizde diğerlerinin de binmesi için elimi kapının arasına koydum. Çok bekletmeden yanımıza gelip içeri girdiklerinde elimi çektim. Atlas çıkacağımız katın düğmesine basarken elinde tuttuğu evrak çantasına takıldı gözüm. İçinde ne olduğunu merak eden yanımı bastırıp önüme dönerken adını bilmediğim adamın sesini, yukarı doğru çıkan asansörün uğultulu sesine karıştı.
"Arada gelip durumunuzu kontrol edeceğim. Ayrıca kapıya da korumalar dikeceğiz. Yani geceleri rahat uyuyabilirsiniz." Yaptığı ani açıklama karşısında şaşırmıştım ama bunu belli etmemeyi tercih ettim. Seren benim yerime kısa bir teşekkürde bulunup tekrar sessizliğe gömüldü. Ortama sinen tuhaf hava asansörün durmasıyla dağılırken derin bir nefes verip kendimi yana doğru açılan kapılardan dışarı attım.
Daireye doğru yürüyüp kapıyı açarak içeri girerken diğerleri de arkamdan geliyordu. Direkt olarak salona geçip yavaşça koltuğa oturdum. Hastaneden çıktığımızdan beri konuşmayan Atlas nihayet bu uzun sessizliğini bozmuştu.
"Bende burada kalacağım." dediğinde şaşkınlıkla büyüyen gözlerimi ona çevirdim. Bu duyguyu benimle paylaşan bir tek Seren değildi. Yanımızda gelen adam da bundan bihaberdi. Hepimizin gözleri ona dönerken gayet rahat tavırlarla ceketini çıkarıp koltuğa attı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİMURG PROJESİ
Action(Not: kitabın asıl konusunun gerçeğe dayandığını biliyor muydunuz? Artık biliyorsunuz. Hitler'in meşhur deneylerinden biri de kitabımda yer verdiğim konu ile ilgiliydi. Neyse ki başarılı olamamışlar ve deney hüsranla sonuçlanmış. Gerçi böyle manyakç...