~Medyadaki Kamil hoca. Aklınızda bir suret belirsin diye ekliyorum~
°°°°°°°°°°
Beton kadar ağırlaşmış göz kapaklarımı açmayı denesem de her defasında hüsranla sonuçlanıyordu. Karnıma saplanan bilindik ağrıyı, sanki engelleyebilirmişim gibi elimi bastırdım. Ne zamandır bu haldeydim bilmiyorum ama üzerime yorgan gibi örtülen uyuşukluk hissi uzun zamandır yatakta olduğumu söylüyordu. Son bir kez daha tüm güç kırıntılarını toplayıp gözlerimi aralamayı denedim. Bu kez çabalarım meyvesini vermiş, güneşin keskin ışıkları göz bebeklerimle temas etmişti. Bulanık görüşümü düzeltmek için gözlerimi bir kaç kez kırptıktan sonra odayı taradım. Arkamdan içeri sızan güneş ışıkları karanlık odayı aydınlatırken, sessiz oda da duyabildiğim tek şey kendi nefes alış verişlerimdi.
Boğazıma kadar örtülmüş pikenin altında terden sırılsıklam olmuştum. Pikeyi üstümden atıp doğrulduğumda halsiz bedenimi yatağın başlığına dayadım. Kuru boğazımı ıslatmak için etrafta içebileceğim su var mı diye bakındım ama hiçbir şey yoktu. Dışarı da bekleyen birilerinin olması umuduyla zorla da olsa yataktan çıkıp küçük adımlarla kapıya ilerlerken ayağım birbirine dolanınca öne doğru yalpaladım. Güçlü bir çift el, zayıf bedenimi anında yakalayıp yüzüstü yere düşmemi engellediğinde bakışlarımı ellerin sahibine çevirdim. Siyah gözleri endişe ile beni süzüp doğrulmama yardımcı oldu.
"İyi misin?" dedi geldiğim yerden tekrar geri sürükleyip yatağa oturturken. Atlas'ın omuzlarımı tutan ellerine çıkardım ellerimi. Baygın bakışlarım hâlâ gözlerindeyken konuşmadan önce bir kaç kez boğazımı temizledim.
"Su?" Pürüzlü sesim yüzümü buruşturmama neden olurken, ne istediğimi anlayıp hızla kapıya doğru yöneldi. Kısa süre sonra elinde bir şişe ile döndüğünde yanağıma doğru süzülen ter damlacıklarını elimin tersi ile sildim. Kapağını açtığında almak için uzandım ama o elimi es geçip şişeyi dudaklarıma götürdü. İtiraz etmeden suyun boğazımdan akmasına izin verdim. Boğazımdan uzun zamandır sıvı bir şey geçmemiş gibi her yudumda kuruluk azalıyor, boğazım yumuşuyordu.
Atlas boş şişeyi çekmecenin üstüne koyup tekrar bana döndü. Yüzümü, iyi olup olmadığımı anlamak için dikkatle inceledikten sonra elini alnıma götürdü ve düşünüyormuş gibi mırıldandı.
"Ateşin düşmüş." dedi fısıltıyla. Daha çok kendi kendine konuşuyormuş gibiydi. Gözleri bendeydi ama aklında dönen düşünceler, onu farklı yerlere götürmüştü.
"Nasıl hissediyorsun? Günlerdir baygın haldeydin."
"İyiyim." Çatık kaşları biraz olsun gevşerken eli yavaşça yanağıma kaydı. Gözleri, gözlerimi öyle hapsetmiştiki kendine, başka yöne bakamıyordum. Kilitlenip kalmıştım sanki. Kara gözleri öylesine derindiki bataklığa saplanmış gibi battıkça batıyordum en derine. Dalıp gittiğini fark edip kafasını sallayarak ayağa kalktığında bende gözlerimle onu takip ettim.
"Yiyecek bir şeyler getireceğim. Burada bekle!" diyip kapıya yönelirken gözden kaybolana kadar bakmaya devam ettim. Sonunda geniş sırtı yerini kapının pürüzsüz yüzeyine bıraktığında gözlerimi çekip, başımı geriye doğru atarak gerginleşmiş boynumu gevşetmeye çalıştım. Uzun zamandır uyuyor olmam sebebiyle bedenim sertleşmişti. Bu da yetmezmiş gibi terden sırılsıklam olan tişörtüm bedenime yapışarak rahatsız ediyordu. Gözlerimi ne zaman değiştirsiğimi hatırlamadığım tişörtüme indirip parmaklarımla tutarak bedenimden ayırmaya çalıştım. Ama geri bıraktığımda tekrar vücuduma yapışıyordu.
Çıplak ayaklarımı soğuk zemine basarak ayağa kalktım ve duvarın yanında duran çantaya doğru yürüdüm. Atlas gelmeden önce üstümü değişmek için içinden bir tişört aldım ve üzerimdeki kıyafetin eteklerinden tutarak tek hamlede boynumdan çıkarıp yere bıraktım. Pantolonum ile aynı renk olan tişörtü başımdan geçirirken yine ne zaman topladığımı hatırlamadığım saçlarım dağılmış, bir kaç tutamı nemli yüzüme yapışmıştı. Elimi geriye götürerek bağlı saçımı çözdüm ve tekrar sıkıca bağladıktan sonra yatağa geri döndüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİMURG PROJESİ
Action(Not: kitabın asıl konusunun gerçeğe dayandığını biliyor muydunuz? Artık biliyorsunuz. Hitler'in meşhur deneylerinden biri de kitabımda yer verdiğim konu ile ilgiliydi. Neyse ki başarılı olamamışlar ve deney hüsranla sonuçlanmış. Gerçi böyle manyakç...