Güzel bir bölüm oldu. İyi okumalar...
¤¤¤
Sefa'ya anlam vermek istercesine bakarken o da benden cevap bekliyordu. Şu an gerçekten sorduğu soru kadar saçma bir soru yoktu. "Şirin konuşacak mısın?" dediğinde geri adım attım.
"Nereden çıkardın bunu?" diye sordum gülerken.
O da bana gülümsedi. "Haklısın nereden çıkardım bunu? Hoşlansanda beni ilgilendirmez." dedi ve beni döndürerek binaya doğru ittirdi. "Eve gir. Hasta olacaksın."
Kendisi binaya girince bende bizim binaya girdim. Sorduğu soruyu pek fazla kafama takmam gerektiğini düşünmüyordum. Eve girdim ve odaları dolaşmaya başladım. Annem evde yoktu ama Emir salonda uzanmış televizyon izliyordu. "Ben geldim." dedim kanepeye uzanarak.
"Görüyorum." dedi gözlerini televizyondan ayırmadan.
Yastığı alıp ona doğru fırlattım. "Çorap giy, çorap! Üşüteceksin yine!" dediğimde yastığı bana tekrar fırlattı.
"Bir tane ablam var, pek de işe yaramaz ama bakar bana!" dediğinde kaşlarımı kaldırıp ona baktım tersçe.
"Kardeş savaşı!" dediğimde hızla doğrulup eline bir yastık aldı ve bana doğru tuttu. Bende elime bir yastık alarak onun gibi yaptım. İkimizde birbirimize yastıkla vurmaya başlamışken bir anda geri çekilmem ile o yere düşünce gülmeden edemedim.
Odadan çıkarken arkamdan bağırmayı da ihmal etmiyordu. "Parfümünü nereden aldın lan?! Çok güzel kokuyor! Gel bir daha savaşalım!" Gözlerimi devirdim ve odama girerek kapıyı çarptım. Sanırım bu ona daha güzel bir cevap olmuştu.
Geçen Sefa'ya tost aldığım zaman merdivenlerde düşmüştüm ve pantolonum yırtılmıştı. Evde kendim dikmiştim ama yenisini alsam daha iyi olacaktı. Anneme haber verip para aldıktan sonra Emir'e de bir şey isteyip istemediği sorup evden çıktım.
Apartmandan çıkıp sokağın sonuna doğru yürüyordum ki, ismimi seslenen Sefa ile olduğum yerde durup arkama baktım. Ellerini montunun cebine koymuş büyük adımlarla bana doğru geliyordu. "Nereye?" diye sordu yanıma gelip.
"Çarşıya gidiyorum. Pantolon alacağım kendime."
"Dizindeki yara nasıl?"
"Geçti bile." dedim omuzlarımı silkerek.
Beraber bir mağazaya girdiğimizde hemen pantolon reyonuna girip bedenime uygun siyah bir pantolon aldım ve denemek için kabinlere doğru ilerledim. Pantolon üzerime tam olunca kabinden çıkıp kasaya doğru ilerledim. Parayı ödedikten sonra Sefa ile mağazadan çıkıp yürümeye başladık. "Senin bir işin falan yok muydu?" diye sordum.
"Benim tek işim seninle uğraşmak!" dediğinde gözlerimi devirip güldüm.
"Benimle uğraştığın için çok mutluyum!" dedim alayla.
"Biliyorum, biliyorum! Bana hayran olduğunu bu kadar belli etme!" Söylediğini güldüm ve omzuna vurdum. "Hadi yemek yiyelim!"
"Ne yiyeceğiz?"
"Lahmacun gömelim beraber!" dedi heyecanla.
"Sen ısmarlıyorsan, tamam."
"Ne beleşçisin be?!" dedi ve kolumu tutarak beni çekiştirmeye başladı.
Bir lahmacuncuya girip hemen masalardan birine kurulduk. Yirmili yaşlarda olduğu belli olan bir adam bize doğru yaklaştı ve başımızda durdu. "Hoş geldiniz." dedi adam.
"Hoş bulduk, dayı." dedi Sefa.
"Dayın mı?" diye sordum şaşkınca.
"Maalesef öyleyim." dediğinde adam gülmeden edemedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LİSE SAKİNLERİ SERİSİ
MizahRomantik Komedi | Dram içeren bir kurgudur. Okurken kahkahalarla gülmek istiyorsan içeriye gir!! Lise Sakinleri... Lisenin en sakin sınıfı... Güya! Okulun en yaramaz sınıfı olan, psikopatı ve ruh hastalarının bir arada bulunduğu, her anı eğlenerek...