37. Bölüm

11.1K 1.4K 252
                                    

Hepimiz sessizce Kadir'in beline sarılmış olan Semra'ya bakarken, Kadir sesli bir nefes alıp Semra'nın kolunu tuttuğu gibi sınıftan çıkıncı bende yerime oturdum. Bir süre sonra sınıfa Mert girdi ve öğretmenler masasına çıkınca herkes ona bakmaya başladı. "Maçlar iki gün sonra başlıyor!" diye bağırdı telaşla.

"İsmimizi yazdıralım hemen!" dedi Hazar.

"Evladım şu çocuğun hâlini görmüyor musun?" dedi Melih, Sefa'yı göstererek.

"Bir şey olmaz." dedi Hazar omuzlarını silkerek.

"Sen niye okula geldin. Hocalar görürse ne diyeceksin?" dedi Selin.

"Şirin'i kaçırmışlardı, bende onu kurtarmaya gittim, derim." dediğinde Sefa, olduğum yerde dikleşip ona bakmaya başladım ama o bana boş gözlerle bakıyordu.

"Bizim de yaralarımız var." dedi Umut. "Birbirimiz yedik, deriz."

Umut'un söylediği şeye hafiften tebessüm ederken, Sefa'nın boş bakışlarının hâlâ üzerimde olduğunu hissedebiliyordum. Acaba yüzünün bu halde olmasının sorumlusu ben miydim? Ama zaten ben kaçırılmadan önce de onu sıkıştırmışlardı.

Sınıf tamamen dolarken Semra ve Kadir hâlâ geri dönmemişlerdi. Aklım Semra'da kalmışken hocanın sınıfa girmesiyle hepimiz ayaklandık. Kısa bir günaydın faslından sonra herkes yerine oturmuşken hoca tahtaya konuyu yazmaya başlamıştı.

Hafiften arkamı dönüp ağır ağır Sefa'ya baktığımda, geriye doğru yaslanmış, eline kalemini almış ve defterini karalıyordu. Yüzünün bu hâlde olmasının sebebi bensem, şu an çok kötü hissediyordum. En iyisi ona güzel bir hediye almaktı. 

Önüme döndüğümde, arkasını dönmüş bana bakan Umut ile karşılaştığımda sorar gibi ona baktım. Bana göz kırpıp önüne döndüğünde gözlerimi kısıp Umut'un sırtıyla bakıştım. Ne demeye çalışmıştı?

Zil çaldığında kalemimi defterimin üzerine bırakıp geriye doğru yaslandım. Aslında dersin çoğunu Sefa'ya ne alacağımı düşünmüştüm. Bir erkeğe ne alınırdı ki? Arkasını dönüp bana bakan Umut'a baktığımda dudaklarında değişik bir sırıtma vardı. "Niye öyle bakıyorsun, Umut?" diye sordum.

Kafasıyla kapıyı gösterdi ve işaret parmağını kaldırarak dudaklarına götürdü, daha sonrada sınıftan çıktı. Bende ayaklandım ve sınıftan çıkarak Umut'u takip etmeye başladım. Öğretmenler lavabosunun önünde durunca hemen yanına gittim. "Neden buraya geldik?" diye sordum merakla.

"Sefa'ya aşıksın, Şirinem." dediğinde bir süre durup, Umut'a baktım sadece.

"Nereden çıkardın bunu?" diye sordum. "Ben Sefa'ya aşık değilim ki."

"Niye sürekli gözün onun üzerinde? Hem dün kavgada ağlıyordun onun için. Hatta dün ona sarıldın." dediğinde kollarımı göğsümde bağlayıp sırtımı duvara yasladım.

"Hayır, alakası yok." dedim sırıtırken.

"Yav he he."

"Umut, vallah ya!" dedim. "Hem başkası var gibi."

Ağzımdan çıkan son cümle ile Umut gözlerini büyüttü ve iki kolunu da iki yanıma koyarak beni sıkıştırdı. "Çabuk söyle kim? Ben tanıyor muyum? Bizim okulda mı? Bizim sınıfta mı? Adı ne? Boyu uzun mu? Benden yakışıklı mı? Benden yakışıklıysa izin vermem! Hem yoksa sen Melih'i mi seviyorsun? Yoksa Kadir mi? Oha Mert, Salih, Murat, Hazar, Ozan? Aha yoksa ben mi?!" 

Umut'un sorularına dayanamayıp kolunun altından geçtim ve koridorun sonuna doğru koşmaya başladım. Umut ise peşimden koşmaya başlamışken hala konuşuyordu. "Şirinem benden sır çıkmaz! Bana söyle, ben sana Umut olurum! Kız dursana! Bak herkes bize bakıyor! Lan bari çocuğun ismini şey etseydin! Nereli bari?! Elazığlı falan mı?! Lan meraklandım cevap versene!" 

LİSE SAKİNLERİ SERİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin