Bugün 2 bölüm attım bu yüzden önceki bölümü (sonra Sarıl ama olur mu?) okuduğunuzdan emin olun:)
Gelen bildirim sesi ile gözlerimi açarken ağrıyan gözlerim ve kasılmış yüzümle yüzümü buruşturdum. Ağladıktan sonra uyumaktan nefret ediyordum.
Seungmin ile konuştuktan sonra ikimizde yorgun olduğumuz için birlikte uyumuştuk. Hava çoktan kararmıştı ve ben Felix'e haber vermemiştim.
Küfrederek Kollarımı uyuyan Seungmin'den çekerken Uzanıp komodine bıraktığım telefonumu aldım ve açtım. 5 kere aramış ve 4 mesaj vardı. Bu kadar az olması kesinlikle sinirlendiğinden olduğuna emindim. Dudağımı dişlerken mesajlara girdim.
Hwang Felix
Neden açmıyorsun?
(15.02)
Eve geliyorum
(15.17)
Neredesin Hyunjin?!
(16.20)
Eve geldiğinde iyi bir açıklaman olsa iyi olur
(16.22)Derin bir nefes bıraktım ve yataktan kalktım. Banyoya girip şişmiş yüzüme soğuk su tuttuğumda en azından biraz daha iyi olduğunu gördüm. Neyseki yüzüm çok şişmemişti.
Yüzümü kurulayıp odaya geri girdim. Seungmin'i uyandırmamaya karar verip odadan çıktım. Zaten biraz ateşi vardı ve dinlense iyi olacaktı. Bunu Jeongin'e söylemeyi akıl edip aşağıya indiğimde koltukta oturmuş konuşan Changbin hyung ve Jeongin'i görünce duraksadım.
Changbin hyungu uzun zamandır görmemiştim. Sarı uzun saçları, üzerindeki siyah kıyafetleri ve bileğinden asla çıkarmadığı o bileklik ile her zamanki gibi hayran kalınasıydı. Elindeki kağıtlara bakarak Jeongin'e bir şeyler anlatıyordu. Ne konuştuklarını anlamak için merdivenleri tamamen indim.
"Bunları yazmış sadece ve bu çizimler var. Bunların anlamı ne bilmiyoruz." Sıkıntıyla nefesini bıraktığında Jeongin kaşlarını çatıp elinden kağıtları almıştı. Anlamayarak kağıtlara bakarken daha fazla dayanamadım ve yanlarına gittim.
Ayak seslerimle ikisinin de bakışları beni bulurken karşılarındaki koltuğa oturup onlara baktım.
"Ne konuşuyordunuz?" Jeongin cevap vermek yerine çatılı kaşlarla kağıtlara bakarken Changbin hyung sıkıntıyla saçlarını dağıttı ve dirseklerini dizlerine yaslayıp öne eğildi.
"Bugün Minho'nun randevusu vardı. Ona kağıt kalem verip odayı boşalttık. 15 dakikanın ardından kriz geçirmeye başladı." Kaşlarım çatılırken Jeongin'de kağıtları anlamamış olacak ki orta sehpaya bırakıp Changbin hyungu dinlemeye başladı.
Minho hyungun randevusuna birkaç kez gitmiştim ve daha önce kriz geçirdiğine tanık olmuştum. Ama bu sefer odada kimse yoktu neden kriz geçirmişti?
Merakla Changbin hyungtan devamını beklerken uzanıp kağıtları eline aldı ve devam etti sözlerine.
"Odaya giren hemşireler tarafından uyuşturuldu. Etrafa saçılmış kağıtları da topladık. Yazdıklarına bak" Diyerek kağıtları bana uzattığında Şaşkın bir şekilde bana uzatılan kağıtlara baktım.
Kendi kendine mi kriz geçirmişti? Kabus görmeden, birileri ile konuşmadan? Merakla kağıtları alırken istemsizce kasıldım ve onlardan gözlerimi çekip en üstteki kağıda baktım.
sadece bir küvet resmi vardı ama bu bile nefesimi kesmişti. Onların anlamaması normaldi ama benim bildiğim şey çoktan canımı yakmaya yetmişti.
Jisung'un ağlayışını bastırmak için yaptığı yöntemdi kendini küvetteki suya sokmak. Jisung yalnız hissederdi o zaman. Yalnız hissettiği için girerdi o küvete zaten. Minho hyungta kendi ağlayışını bastırmak istiyor olmalıydı. Sanki bu resimde yalvarıyordu yalnızım diye. Minho hyung... çok yalnız hissediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Remember Who You Are|HYUNLİX
FanfictionGlances serisinin 2. Kitabıdır. Sevgisinden ve hayatından vazgeçen kişilerin ardından karanlığa hapsolmuşlardı. Yaşama tutunmaya çalışmışlar fakat yapılan yanlış seçimler sonucu bütün bağları zedelenmişti. Taki o karanlıkta bir ışık yanana kadar...