Bugün 2 bölüm attım bu yüzden önceki bölümü (plan) okuduğunuza emin olun :)
Ayrıca bu bölümde az bir şey smut olabilir aşırı az ama yok gibi yine de uyarı yapayım dedimGüneşin kızıllığı yeryüzüne yayılıp günü başlatırken aydınlanan hava ile kuşların cıvıltıları kulaklarıma dolamaya başlamıştı. Henüz etraf tam aydınlanmasa bile karanlığın çoğu dağılmış, birkaç sokak lambası sönmüştü.
Sabahın erken saatlerinde oluşan o enerji veren havayı derince içime çekerken balkon demirini kavrayan parmaklarımı daha da sıkılaştırıp hafifçe gülümsedim. Eğer erken kalkabilseydim her gün güneş doğarken uyanır ve bu havayı içime çekerdim.
Evet, planı birkaç saat önce yapmış ve bitirmiştik. Şimdi ise eşyalarımızı toplamak ve dinlenmek için eve geri dönmüştük. Felix ailesi ile konuşmuş, orada tek bir ev de yaşamak istediğimizi söylemişti. Zor günler geçirdiğimiz bu yerden ayrılmamızı zaten istedikleri için itiraz etmeden hevesle kabul etmişler hatta kendi özel uçaklarını göndermişlerdi. Pekala, bunu Felix istemiş olabilirdi. Sonuçta Chan ve Jisung'u götürecektik ve kimsenin olmaması gerekiyordu.
Planımıza göre Jeongin, Minho ve Yongbok eşyaları alıp hazır olan uçakta bekleyeceklerdi. Ben, Felix, Seungmin ve Changbin ise İçeri girip Chan ve Jisung'u alacak ve direkt havaalanına gidecektik.
Changbin ve Benim gitme amacım, Chan ve Jisung'u sakinleştirebilmekti. Changbin hyung Chan'ı sakinleştirebilirdi, Jisung ile de en çok konuşan ben olduğum için beni götürecekti. Aslında ilk Minho hyung gidecekti ama o sırada Minho hyung soğukkanlı davranamaz ve duyguları ağır basabilirdi. Bu yüzde ben gidiyordum. Felix ve Seungmin ise iki zeka olarak bizi yönlendireceklerdi.
Yine de bir sorunun olabileceğini düşünüyorduk. O sorunda izleniyor olabileceğimizdi. O dedektif bize güvenmeyip bizi izlettiriyor olabilirdi ve bu yüzden onları kandıracaktık. İlk Jeongin'ler gidecek ve onları biraz gezdirecekti. Bu sayede bizim daha çok vaktimiz olacak ve rahatça hastaneye varabilecektik. Sonrasından onlar izlerini kaybettirip havalanına gidecekti ki Jeongin araba kullanmasında oldukça iyiydi.
Arkamda hissettiğim bedenle gözlerimi açarken iki el belimin iki yanından geçip balkon demirini kavradı ve Sıcak dudaklarını boynuma bastırdı.
"Eşyalarını topladın mı?" Felix birkaç öpücükle yetinip çenesini omzuma yaslarken birden rahatladım ve huzurla gülümseyerek başımı salladım.
"Çok bir eşyam yoktu zaten." Felix onaylayarak mırıldanırken bir süre öyle durduk. Açıkçası uykum vardı çünkü doğru düzgün uyuyamamıştık ama onunla vakit geçimek daha güzeldi. Zaten bu gece planı uygulayacaktık. Hastanenin kapanma saati gece 11'di ve biz yine de 8 gibi orada olup nasıl gireceğimizi inceleyecektik. Bu yüzden uyumak, hazırlanmak ve yemek için 12 saatimiz vardı.
"Bu sefer onları kurtarmalıyım." Sessizce mırıldandığımda gözlerimi kapatıp seslice yutkundum. Bu sefer onları kurtamalıydım. Bu sefer geç kalmamalı, hislerime güvenmeliydim.
O gün... tuzak olduğunu hissetmiştim. Chan'ın oraya gitmemesi gerektiğini biliyordum ama Jisung'a o kadar odaklanmıştım ki bunun söyleyememiştim. Söylemek istediğimde ise... her şey geç kalmıştım. Bu sefer geç kalmayacaktım.
"Bu yüzden bizimle geliyorsun Hyunjin. Olmayan hatanı telafi etmen için." Gözlerimi açıp yavaşça ona dönerken çenesini omzumdan çekip ona dönmemi bekledi. Ona dönüp kalçamı balkon demirine yaslayarak ona baktığımda aramızdaki mesafeyi kapatıp elini kaldırdı. Tek eliyle balkonun demirini tutmaya devam ederken uzun siyah saçımı kulağımın arkasına itip dudağıma hafifçe dudağını bastırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Remember Who You Are|HYUNLİX
FanfictionGlances serisinin 2. Kitabıdır. Sevgisinden ve hayatından vazgeçen kişilerin ardından karanlığa hapsolmuşlardı. Yaşama tutunmaya çalışmışlar fakat yapılan yanlış seçimler sonucu bütün bağları zedelenmişti. Taki o karanlıkta bir ışık yanana kadar...