Bugün 2 bölüm attım bu yüzden önceki bölümü (sergilenen oyun) okuduğunuzdan emin olun:)
"Kronos'un dünyayı çocuklarına nasıl böldüğünü biliyor musun?" Jeongin bana merakla baktığında başımı salladım yavaşça. Az önceki tepkisinin ardından ona Onun kim olduğunu sormuş ve o da aynı sessizlikle anlatmaya başlamıştı.
Sorduğu sorunun cevabını çok iyi biliyordum. Bir ara Yunan mitolojisi fazlasıyla ilgimi çekmiş ve bir sürü kitap okumuştum. Titan olan Kronos, çocuklarına belirli bölgeler vermişti. Göklere hükmeden Zeus'a Yeryüzünü, Sulara ve depremlere hükmeden Poseidon'a Deniz ve okyanusları, Dışladığı ve ateşe hükmeden Hades'e yeraltını vermişti. İyi de bunu neden sormuştu?
Jeongin dudaklarını ıslatırken ellerini üzerindeki kapüşonlu hırkanın ceplerine soktu ve konuşmasına devam etti.
"Durumda bunun gibiydi fakat tek fark, bölgeler birisi tarafından verilmedi aksine kapışarak elde edildi. Chan hyung ve Moonbin Kırmızı Şehir'e hükmeden iki tanrı olarak biliniyorlar ama ikisi de birbirinden nefret eder." Yüzü buruşurken sanki tuhaf bir şey varmış gibi başını salladı.
"Yani tuhaf bir nefret bu. Birbirleriyle dost ve düşman arasında bir şeyler. Zor durumda olduklarında birbirlerinden yardım isterler fakat onun dışında hep kavga eder ve birbirleriyle oyunlar oynarlar. "
Chan'ın bu şehri elinde tuttuğunu biliyordum ve ne kadar güçlü olduğununda farkındaydım. Bu çocuk onunla eş değerse düşündüğümden daha da tehlikeli olmalıydı. Jeongin derin bir nefes alırken devam edeceğini anlayıp tekrar ona odaklandım.
"İkisi de kazanamayınca bir anlaşma yaptılar. Sonuçta 2 Kral olamazdı değil mi? Chan hyung yeryüzünü aldı, Moonbin yeraltını. Hatta Buradaki kişiler Chan'e Ares, Moonbin'e Hades derler. İkisi de kaos savaş ve cehennemin simgesidir"
Siktir... O zaman şuan onun alanındaydık. Onun hükmettiği topraklarda ona karşıydık. Bu yüzden o odada öyle rahat oturmuş, Dünya umrunda değil gibiydi. O zaman Cha Kyung buradaki kimseye emirler veremezdi çünkü burada herkes ona değil Moonbin'e hizmet ediyordu.
Peki o çocuk? Onunla kavga etmek istemesi yetmezmiş gibi gerçekten de yaralanmasına sebep olmuştu.
"Her neyse. Bu bize bir avantaj sağlar. Dur bir dakika!" Jeongin birden gözlerini büyütüp yaslandığı duvardan ayrıldığında ona şaşkınca baktım. Ne olmuştu birden? Şaşkınlıkla bana bakarken gözlerinde heyecan vardı.
"Plan yapmaya gerek yok Felix. Eğer Moonbin'i kendi tarafımıza çekersek Cha kyung'u saniyesinde öldürüp bizi buradan çıkartabilir." Haklıydı. Bir Kral sebepsizce istediğini öldürebilirdi. Buna kimse karışamazdı. Ama bunu neden yapsın ki?
Moonbin Chan'ın düşmanı demişti. Ona işkence edildiğini bile biliyordu, neden bize yardım etsin? Ama aynı zamanda neden O adama yardım ediyordu? Düşmanıydı ve onun acı çekmesini istiyor olabilirdi ama neden bir başkasının yapmasına izin veriyordu?
"O çocuk bize yardım etmez" Diyerek bilekliğimin sarkan zincirini parmağıma dolarken Benim sakinliğime nazaran o hızla başını iki yana salladı ve kameraya arkası dönüp olduğu için heyecanla gülümsedi.
"Hayır, daha önce yardım ettiyse tekrar edebilir." Kaşlarımı kaldırarak ona döndüm. Daha önce onlara yardım mı etmişti? Yardım istediklerini söylemişti az önce ama kim düşmanına yardım ederdi ki?
"Yardım?" Aynı bütün konuşmalarımız gibi yine sessizce konuştuğumda başını salladı ve olduğu yerde bağdaş kurup dudaklarını yavaşça kıvırdı.
"Sence beni Sadece Chan hyung mu kurtardı Felix?" Donup kaldım. Chan onu tek başına değil, düşmanıyla birlikte mi kurtarmıştı?
Aylarca Jeongin'i arayıp durmuştu Chan. Bir hacker olup her şeyi bulabilen Chan, Bir tek Jeongin'i bulamamıştı. Ama bir gün birden Jeongin'i bulduğunu, Benim gelip onu almamı ve bir daha bu şehre göndermememi istemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Remember Who You Are|HYUNLİX
FanfictionGlances serisinin 2. Kitabıdır. Sevgisinden ve hayatından vazgeçen kişilerin ardından karanlığa hapsolmuşlardı. Yaşama tutunmaya çalışmışlar fakat yapılan yanlış seçimler sonucu bütün bağları zedelenmişti. Taki o karanlıkta bir ışık yanana kadar...