Ortamdaki gerginlik her geçen saniye artarken kurumuş dudaklarımı ıslatıp konuyu kimin açacağını bekledim. Changbin hyung bizim eve geldiğinde Herkesle beraber konuşulması gerektiğini söyleyince hızlıca Seungmin'lerin evine gelmiştik. Şimdi ise sabahın 4 buçuğunda Felix ve ben dışında herkes uykulu, ev haliyle salonda oturmuş, neden bu saatte toplandığımızı sorguluyorlardı.
Seungmin üzerindeki kahverengi hırkaya daha çok sarılıp ortamızdaki sehpanın üzerine dalgınca bakarken hemen yanında Yongbok dağılmış saçları ve uykulu açık kahve gözleri ile sırayla herkese bakıyordu. O gün aldığı darbelerden sonra iki gün hastanede kalmak zorunda kalmış ve yürümekte zorlanmıştı. Üzerinden aylar geçmesine rağmen elmacık kemiğinde ufak bir yara izi kalmış, boynunda bedenine işlenmiş karartı vardı.
İyiydi, herşeye rağmen hala iyimserdi ve sanki hiç darbe almamış gibi davranıyordu yine de kalan bu ufak izleri gördükçe içimde bir şey sızlıyor, ona sarılma isteğimi zorla bastırmak zorunda kalıyordum.
Çaprazındaki tekli koltukta oturmuş Changbin hyung öne doğru eğilmiş, dirseklerini dizlerine dayayıp ellerini kenetlemişti. Hemen karşısındaki tekli koltukta oturan Jeongin ise boynunda yeni oluşmuş morlukları kapatma gereği duymayarak ince ve köprücük kemiklerini gösteren bir tişört giymiş, neden burada olduğumuzu sorguluyordu.
Yanımda oturmuş Felix, giydiği kazağının kollarını dirseklerine kadar sıyırmış ve arkasına yaslanarak Changbin hyungun konuşmasını bekliyordu. Diğer tarafında ise Minho hyung sessizce oturmuş, konuşma olmadığı için kendi düşüncelerine dalmıştı.
Sonunda ortamdaki sessizlik ve gerginliğe dayanamayan Seungmin nefesini bırakıp yerinde huzursuzca kıpırdanırken herkesin bakışları anında ona kilitlendi.
"Eee, bu saatte bu kadar önemli olan konu nedir?" Sorduğu soru bir süre havada asılı kaldı. Herkes birbirine bakıp cevap bekliyor, Ben ve Felix ise düşünceli görünen Changbin hyuna bakıyorduk. Konuşması gereken oydu ve konuşacaktı da ama muhtemelen söyleyeceklerini toplarlamaya çalışıyor ve nasıl başlayacağını düşünüyordu.
Kuruduğu için dudağımı ısırarak soyulmuş ince deriyi çekiştirerek koparırken, Birkaç saniye süren sessizlik beklenilen kişinin hareketlenmesi ile bozuldu. Anında boşluktaki bakışlarım herkes gibi onu bulurken Changbin hyung kurumuş dudaklarını hızlıca ıslatıp kenetli ellerini çözüp arkasına yaslandı.
"Ben topladım sizi çünkü sabaha konuşulamayacak kadar önemli bir sorunumuz var."Diyerek sözlerine başladığında gergin olan ortam daha da gerildi.
Zaten hayatımızda bir sürü sorun yaşanmıştı ve yeni bir sorun hepimizin isteyeceği son şeydi. Hepimiz artık normal ve mutlu bir hayat istiyorduk. Birlikte olduğumuz, Artık tek sorunumuzun Jisung ile birlikte Seungmin'i kızdırıp dayak yememizin olduğu bir hayat istiyorduk. Nefes almak istiyorduk. Maddelere bağımlılıktan uzaklaşmak, kaybettiğimiz benliğimizi bulmak ve eksiksiz bir şekilde birlikte olmak istiyorduk. Neden bu kadar basit bir şey, bizim için bu kadar imkansız ve zordu?
"Neymiş bu sorun?" Jeongin kaşlarını çatıp merakla ortaya sorusunu atarken olduğum ana geri döndüm ve Changbin hyunga baktım. Şuan herkes endişeli ve meraklıydı. Yeni sorun, yeni bir kayıpmış gibi geliyordu. Daha bir şeyleri düzeltememişken yeniden bir şeyler kötüye gidiyordu ve bundan artık çok sıkılmıştım.
Changbin hyung, ışığın altında parlayan ve dibi gelmiş sarı saçlarını arkaya attı ve ondan cevap bekleyen 6 kişide gözlerini gezdirerek herkesin merakını dindirmeye başladı.
"Sorunumuz Chan ve Jisung. Onları hastaneden çıkarmak zorundayız."Evet, sorunumuz onlardı peki ama neden çıkartmalıydık? Orada tedavi görüyorlardı ve iyileşmelerini umuyorduk. Ne gibi bir sorun çıkabilirdi ki? Üstelik oldukça iyi korunuyorlardı, yani başlarına bir şey gelmezdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Remember Who You Are|HYUNLİX
FanfictionGlances serisinin 2. Kitabıdır. Sevgisinden ve hayatından vazgeçen kişilerin ardından karanlığa hapsolmuşlardı. Yaşama tutunmaya çalışmışlar fakat yapılan yanlış seçimler sonucu bütün bağları zedelenmişti. Taki o karanlıkta bir ışık yanana kadar...