Keşkeler

2.8K 342 288
                                    

Gecenin ilerleyen saatlerinde bedenime sarılı sıcak kollara daha çok sığınırken burnuma dolan o rahatlatan koku her zamanki gibi yine ciğerlerime en güzel nefesi armağan ediyordu. İstemsizce daha derin nefes alıp boynuna daha çok yaklaşırken gözlerimi aralayıp karanlıktaki bedene baktım.

Felix yanımda üzerinde ince beyaz tişörtle uyurken kolları serbest bir şekilde belimde ve boynumun altında duruyordu. Muhtemelen uykumuzda sıcakladığımız için yorganı tekmelemiş ve ayak tarafından, yataktan aşağıya sarkmıştı. 

Felix ne kadar süre de gelmişti bilmiyordum ama geldiğinde ev tamamen sessizdi. Muhtemelen birçok kişi uyumaya gitmişti. Bana verdiği uyuşturucudan sonra yarın hastaneye gideceğimizi söylemiş ve tedaviye hemen başlayacağımı belirtip yatağa girmişti.

Erken uyuduğum için uykumu tamamen almış bir şekilde karanlığa bakarken burada daha fazla kalmaktansa biraz dışarı da vakit geçirmeyi düşünerek ayağa kalktım. Felix biraz homurdanıp yüz üstü döndüğünde yataktan kalktım ve dolapta ne olur ne olmaz ince bir hırka ve komodinden telefonumu alıp odadan çıktım.

Karanlık koridorda yavaşça ilerlerken evin sessiz olması beni geriyordu. Yere değen adım seslerimi duymak bana fazla tuhaf geliyordu. Aşağı indiğimde direkt bahçeye ilerledim. İlk biraz hava alır, ardından salona geçer film falan izlerdim. 

Fakat beklediğim gibi olmadı. Bahçeye çıktığımda gördüğüm bedenle duraksarken Çardakta oturmuş, ellerinde kupayla oturan kişiyi anında tanımıştım. Seungmin, muhtemelen buz gibi olmuş kupanın ucunda parmaklalrını gezdirirken fazlasıyla düşünceli duruyordu. Gidip gitmemekle kararsız kaldım. Sabah yaptıklarım ve söylediklerimle onu fazla incitmiştim. Onun yanına gitmeye yüzüm bile yoktu ama o benim kardeşimdi. Aramızda ne kadar kavga olursa olsun küs kalamazdık. Kavga ederek de olsa, konuşarak da olsa barışmalıydık. Annem bize hep bunu söylemişti. Ne hata yaparsanız yapın özür dilemeyi ve birbirinizi affetmeyi unutmayın derdi. Sürekli hatalar yapıp özür dileye nkişi ben, her zaman affeden kişi de o olmuştu. Hiçbir zaman benden özür dilememişti çünkü hiç beni kırmamıştı. Ama ben... tamamen hayal kırıklıklarıyla dolu bir kardeştim. 

Ama şimdi arkamı dönüp gidersem beni affetmeyecekti. Beni affetmesi için özür dilemeliydim. Bu yüzden ellerim yumruk olurken uzun saçlarımı geriye attım ve derin bir nefes bırakırken yanına yaklaştım. O kadar dalmıştı ki yanına oturana kadar beni fark etmemişti. Yanına oturduğumda ise irkilerek şaşkınca bana bakmıştı. Benim olduğumu görünce şaşkın ifadesi kendini ifadesizliğe bırakırken bir şey demeden önüne döndü ve elindeki kupaya baktı. Bu hareketi boğazıma bir yumrunun oturmasına sebep olurken anlık yutkunamadım ve onun gibi kupaya baktım. İçinde kahve vardı ama kahvenin üstü soğuduğu için beyaz köpükler oluşmuş ve sanki hiç içilmemiş gibiydi. 

"Seungmin ben..." Diyerek söze girdiğimde bakışlarımı ellerime çevirip önüme döndüm. Zor geliyordu. Özür dilemek bile zor geliyor, kendimi yüzsüzmüşüm gibi hissettiriyordu. Hata sadece bir ke zolurdu ama ben defalarca hata yapıp çok normal bir şeymiş gibi özür dilemiştim. Bir rutinmiş gibi.

Bu yüzden cümlenin devamını getiremezken Seungmin başını bana çevirip yüzüme bakınca daha da gerildim.

"Uyuşturucu almadığın için oldu değil mi?" Gözlerim büyürken nefesim birden kesildi. Nasıl biliyordu? Onun yanında hiç belirti göstermemiştim. Felix özellikle belirtim başlayınca beni uzaklaştırıyordu. 

"Yanımda belirti göstermemiş olman benim araştırmayacağım anlamına gelmiyor. Fazla canımı yakıyor." Seungmin tekrar kupasına dönerken bu sefer ben ona baktım. Gözlerinin dolu olduğunu gördüğümde uzun zamandır onu böyle görmemiş olmak karnıma darbe almışım gibi bir etki yarattı. 

Remember Who You Are|HYUNLİXHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin