Bugün 2 bölüm attım bu yüzden önceki bölümü (güçlü-güçsüz) okuduğunuza emin olun
"Şaka mı bu?!" Sinirle elimdeki konsolun düğmelerine sertçe basarken yanımda bana gülen ve rahatça oynayan Dean'a yandan ters bir bakış attım. Ne ara koltuğun başına çıktığımı bilmesem de umursamadan koltuğun kol kısmına ayağımı koyup oyun konsoluna taciz etmeye devam ettim. 5 kez oynamıştık beşinde de kaybetmiştim ve bu çok sinirlerimi bozuyordu!
"Zorlama Hyunjin. Dean profesyonel olmuş bu oyunda." Changbin hyung keyifle gülüp benim kızgın halimi izlerken ona da ters bir bakış attım.
Dean yüzüme yumruk atıp ardından ters dönerek tekme attığında ekranda beliren "GAME OVER" yazısı ile "Sikeyim oynamıyorum oyun falan!" Diyerek konsolu koltuğa attım ve yere zıpladım.
Bugün Dean ve Brian bize gelmiş ve vakit geçirmeye başlamıştık. Onlar korece çok az biliyordu biz de ingilizce-korece karışık konuşarak gayet rahat anlaşabiliyorduk.
"Nereye gidiyorsun?" Seungmin merakla benden cevap beklerken "Bahçeye!" Diye tersleyip bahçeye ilerledim. Zaten Felix saatlerdir bir kere yanımıza gelmemişti. Normalde hep yanımda olurdu ama bu sefer Brian ile bahçe de oturup sohbet etmeyi seçmişti ki zaten birbirlerine benzeyen kişilikleri ve havaları yüzünden iyi anlaşıyor gibi görünüyorlardı.
Bahçeye ilk çıktığımda gördüğüm şey karşıda, sallanan koltukta oturan Brian ve Felix'ti. İkisi de derin bir sohbetteymiş gibi birbirlerine dönmüşler ve sanki salıncak çok küçükmüş gibi birbirlerine yaklaşmışlardı. İkisi de bir kolunu salıncağın arkasına koymuş, ikisinden de yayılan ciddilik buradan bile hissediliyordu.
Bedenime tanıdık olan duygu bir zehir gibi hızlıca sızarak bana hükmederken kaşlarımı çatarak oraya ilerledim. Beni ilk gören Brian olurken siyah gözlerini benden çekmemiş ama konuşmayı kesmişti. Arkası dönük olan Felix bana dönecekti ki zaten karşılarına geçtiğim için sadece başını çevirdi. Koyu gözleri gözlerime değerken kolunu salıncağın üstünden çekerek tamamen bana döndü.
"Oturmamda bir sakınca yok değil mi?" Kaşlarımı kaldırıp Felix'e baktım. Brian'ın cevabını çokta umursamıyordum zaten. Brian'ın hafif alayla dudaklarını kıvırdığını görsem de görmezden geldim ve Felix'in cevabını bekledim. Geldiğim için şaşırmış olmalıydı. Neden şaşırmıştı ki sevgilimin yanına gelemez miydim?
"İçeri de sıkıldın mı?" Bunu derken oturmam için kayarken omzunu tutup diğer tarafa kaydırdım.
"Aranıza oturmak istiyorum." Felix dudaklarını birbirine bastırıp başını salladı ve diğer tarafa kaydı. Memnun bir şekilde aralarına oturup Felix'e yanaşırken neden birden sustuklarını sorguladım. Neden konuşmaya devam etmiyorlardı? Benden mi çekiniyorlardı yoksa sakladıkları bir şey mi vardı?
Kaşlarım çatılmış bir şekilde Brian'a bakınca o bana bakmak yerine üzerindeki siyah bol tişörtü düzeltti ve ayağa kalktı.
"Dean'ı bıraktığına göre onun yanına gideyim." bir şey dememize izin vermeden uzaklaştığında arkasından burnumu kırıştırarak baktım. Onunla tanışmamızın üzerinden 1 yıl geçmişti ama hala ısınamamıştım. Aşırı soğuk ve kırıcıydı. Bir şeyi söylemekten çekinmiyor, doğru düzgün güldüğünü ve eğlendiğini bile hatırlamıyordum. Felix'in ilk halinden daha beterdi.
"Kıskandın mı?" Gelen sesle irkilerek kendime gelirken gözden kaybolmuş Brian'ın ardından bakmayı bırakıp ona döndüm. Yüzünde var olan keyifli gülümseme ile bana bakıyordu ve gözleri parlıyordu. Ona gözlerimi kısıp baktım.
"Ne kıskanacağım be. Kıskanılacak bir şey mi vardı ortada? iki buzdan adam gelmiş, oturmuş sohbet ediyor. Aranıza gireyim de ısıtayım dedim. Yoksa ben neden kıskanayım o soğuk nevaleyi?" Kıskanmıştım ama onun bunu bilmesine gerek yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Remember Who You Are|HYUNLİX
FanfictionGlances serisinin 2. Kitabıdır. Sevgisinden ve hayatından vazgeçen kişilerin ardından karanlığa hapsolmuşlardı. Yaşama tutunmaya çalışmışlar fakat yapılan yanlış seçimler sonucu bütün bağları zedelenmişti. Taki o karanlıkta bir ışık yanana kadar...