Her şey bitti artık

2.9K 338 185
                                    

Bugün 2 bölüm attım bu yüzden önceki bölümü okuduğunuza emin olun :)

"Ne kadar süre geçti bilmiyorum. Ama o kadar uzun bir süreydi ki sanki gözlerimdeki o siyah kumaş çekilse yine de her yer karanlık olacakmış gibi hissediyordum. Karanlığa alışmıştım, görmeden yediğim dayaklara alışmıştım. Nereden geldiğini bilsem bile bağlı olan vücudum yüzünden karşılık verememeye alışmıştım. Sonradan Chan hyung söyledi bana da, o iğnenin amacı bayıltmak değildi. Boynuma fazla ufak bir cihaz yerleştirilmiş ve bizi her zaman dinlemişler. Nerede olduğumuzu, ne planladığımızı öğrenmişler bu yüzden sürekli hazırlıksız yakalanıyorduk saldırılara."

Bilmediğim bu geçmişle odada derin bir sessizlik çökerken saatlerdir konuşan tek kişiydi Jeongin. Sanha fazlasıyla şaşırmış, muhtemelen onun kaçırıldığını bile yeni öğreniyordu. 

Jeongin fazla konuştuğundan kurumuş boğazını ıslatmak amacıyla yutkunurken devam etti anlatmasına.

"Beni kaçıran çetenin lideri benden intikam almak istemiş. Öldürdüğüm kişilerden birisi onun sevgilisiymiş. Bu yüzden genelde kendisi döver, zor nefes almaya başladığımda bırakıp, biraz iyileştiğimde yine döverdi. Bir süre sonra kabuslarımda istemsizce kendime zarar vermeye kalktım. Bunu neden yapıyordum bilmiyordum ama sanırım dövülmeye alışmıştım. Bedenimde bir acı hissetmeyince kendim canımı yakmaya çalıştım. Kollarım, göğsüm, bacaklarım... uzanabildiğim her yerimi tırnaklarımla kazımışım, duvarların pürüzlü yüzeyinde kendimi yaralamaya çalışmışım. Bunları hatırlamıyorum hepsini uyurken ya da kriz geçirdiğim zamanlarda yapmışım."

Onu Chan'dan aldığım günü hatırlıyordum. Bütün bedeni kanla kaplanmış, kıyafetleri parçalanmış ve kolları ince ama onlarca çizikle dolmuştu. Dövülmeye, vücuduna darbe almaya alışmıştı ve muhtemelen uzun zamandır gözlerinin hiç açılmaması onu psikolojik olarak fazla yıpratmıştı.

Jeongin fazla güçlü birisiydi. Eğer normal birisi bunları yaşasaydı şuan hayatına normal bir şekilde devam edemezdi ama o çabucak atlatmış ve geçmişin izlerini üzerinden atmıştı.

Oynadığım bilekliği bırakıp nefesimi bırakırken Jeongin en başından beri ellerinden kaldırmadığı bakışlarıyla devam etti anlatmasına.

"Sonra... birisinin ellerini vücudumda hissettim. Gözlerim kapalıydı ve yeniden dövüldüğümü düşündüm ama bu sefer ellerim bağlı değildi. Bu sefer karşılık verebilir ve kurtulabilirim diye düşündüm. Sonra Felix'in sesini duydum. Bağırıyordu ama bana değil. Hyunjin'e sakin olmasını söylüyordu. Gözlerimin bağlı olmadığını sadece sımsıkı kapattığımı o an fark ettim."

"Gözlerimi açtığımda yıllar sonra ilk defa ışığı gördüm. Donup kalmıştım. nerede olduğumu sorguluyordum. hayatımda ilk defa gördüğüm canlı renkte eşyalar, temiz bir hava ve zararsız kişiler. Orada zarar veren kişi bendim. Duvarın köşesine sinmiş Seungmin'i camlar içerisinde gördüm, elimde bir cam parçası onun karşısında duruyordum. Ne yaptığımı, odayı ne zaman dağıttığımı bile bilmiyordum. "

Seungmin'den bahsederken sesi kısılmış ve pişman dolu bir ton neredeyse çığlık atmıştı. Hala ona zarar verdiği için pişmandı ve kendini suçluyordu. Oysaki Seungmin onu o gün kolayca affetmişti ki bunları birisi bana anlatsa ben de affederdim. Kendinde değildi, onca eziyet sonra böyle bir tepki vermesi fazlasıyla normaldi ve çok da zarar vermemişti. 

"Sonrası Chan tamamen Şehre girmemi yasakladı. Biliyorsunuz o izin vermediği sürece buraya adımımı bile atamam. Seni unutmadım Sanha, burada seni asla bırakamazdım. Chan beni görmeye geldiğinde ona söyledim ve o buraya geri dönünce anlaşmayı iptal edeceğini söyledi. Bu şehir de daha fazla bağlantısının olmamasını, artık normal bir hayat istediğini söyledi. Ama o... Bu şehre geri dönemedi. Yani, bir lider olarak dönemedi." Jeongin dudağını ısırıp anlatmasının bittiğini belli edercesine sessizliğe gömülürken Sanha'ya baktım.

Remember Who You Are|HYUNLİXHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin