Sürü psikolojisini daha önce duymuş muydunuz? Bir konuda birçok kişi, doğrusunu bilmesine rağmen çoğunluğun seçtiği yanlışı seçerdi. Ya da tam tersi olurdu. Yani kısa sürü psikolojisi, çoğunluğun düşüncesini kabullenir ve kendi fikirlerini yok sayardı.
Hiçbir zaman bu fikre uymamıştım dersem yalan olurdu. Ne yapacağımı bilmediğim ve arada kaldığım zamanlarda çoğunluğu takip ederdim. Tek başıma olmaktansa herkesle olmayı isterdim. Ama bilmeme rağmen görmezden geldiğim bir şey vardı. Çoğunluğa uymayıp kimsenin olmadığı ya da yanlış tarafı seçsem bile her daim benimle gelecek iki kardeşe sahiptim. Beni zorla doğruya sürüklemezler, yanlışlarımdan ders çıkarırken fazla zarar görmemem için yanımda dururlardı.
Onlara işte bu yüzden bağlanmıştım. Seungmin ve Jisung arasındaki tek fark soyadıydı. Onun dışında ikisi de kardeşim, arkadaşım ve ailemdi. Diğerlerini de seviyordum tabiki, özellikle Felix tamamen hayatım olmuştu ama ben kendimi bile hatırlayamayacağım çocukluk dönemlerimden beri hep yanımda olan kişilerdi onlar.
Bu yüzden daha da canımı yakıyordu kendimi bildiğimden beri birlikte olduğumuz kişinin bizden uzak durması. Sürekli bizim yüzümüzden gerilmesi, rahatlamak için bir başkasının bedenine sığınması, fazla oturuyordu içime.
Çapraz koltukta bacaklarını kendine çekerek oturan Jisung, başını Minho hyungun omzuna koymuş ve iyice küçülerek karanlıktaki tek ışık kaynağı olan televizyondaki filme odaklanmıştı. Kimse hareket etmediği için rahatlamış ve filme daldığı için gerginliği gözle görülür bir şekilde azalmıştı.
Salonda hepimiz oturmuş film izliyorduk. Jisung ilk başta fazla gergindi ve adeta Minho hyunga yapışmıştı ama ortam iyice dağılıp herkes filme odaklandığında her şey düzelmişti. Her şey eskisi gibiydi tamamen.
Bacağımda hissettiğim elle bakışlarımı Jisung'tan çekerken yanımda oturan Felix'in eline çevirdim. Bacağımın üst kısmındaki yırtıkla oynamayı bırakıp parmaklarını yırtıktan içeri soktu ve hafifçe okşamaya başladı.
Kuruyan boğazım ile hafifçe öksürüp yerimde huzursuzca kıpırdandığımda Felix'in neredeyse alayla güldüğünü duyacaktım. Bacaklarımı birbirine bastırıp Felix'in elinden çektiğimde karanlıkta olmamız ve kimsenin görüş açısında olmamamızın verdiği cesaretten olsa gerek bana daha çok yaklaşarak elini tekrar bacağıma koyarak okşamaya başladı. Ne yapmaya çalışıyordu? Şurada film izliyorduk!
Gergince yutkunurken başımı çevirdim ve gözlerinde parlayan haylazlıkla bana bakan Felix'e daha çok yaklaştım.
Kulağına eğilip fısıldayarak "Filmi izlesene" Diyerek uyardığımda omuz silkip benden tarafta olan kolunu kaldırdı ve arkamdan koltuğun arkasına atarken elini bacağımdan daha yukarıya çıkardı. Dudağımı birbirine bastırırken "Sıkıldım" Diyerek karşılık veren Felix'e kısa bir bakış attım ve elini tutup bacağımdan çektim.
"Ben sıkılmadım ve filmi izlemek istiyorum." Diyerek hızlıca fısıldadığımda "emin misin?" Diyerek alayla güldü. Dudağımı yaladım ve başımı sallayarak önüme döndüm.
Felix'i tanıyordum bir şeyi istiyorsa mutlaka elde ederdi ama bugün fazla yorgundum. Filmi izleme sebebim de zaten iyice mayışıp kolay uykuya dalmaktı. Bu yüzden o ne kadar uğraşırsa uğraşsın ona izin vermeyecektim. Üstelik yarın dersi vardı erkenden.
Birden erkekliğimde hissettiğim el ile donakalırken Beklemediğim hamleyle nefesim kesildi. Felix yüzünü yaklaştırıp nefesini boynuma üflerken "Hala emin misin?" Diye sorarak elini sıktı. İnlememek için öksürmeye başladığımda Felix gülüp elini çekti ve arkasına yaslandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Remember Who You Are|HYUNLİX
FanfictionGlances serisinin 2. Kitabıdır. Sevgisinden ve hayatından vazgeçen kişilerin ardından karanlığa hapsolmuşlardı. Yaşama tutunmaya çalışmışlar fakat yapılan yanlış seçimler sonucu bütün bağları zedelenmişti. Taki o karanlıkta bir ışık yanana kadar...