Sabah erkenden kalkıp kahvaltı hazırladım. Sofrayı da kurduktan sonra Edward'ü uyandırmaya çalıştım. Bakın çalıştım diyorum çünkü uyanmıyor. Öküz gibi uykusu var arkadaş. Bende sürahiye su doldurup başından aşağıya boşalttım. Küfür ederek uyanmıştı. O ne olduğunu kavramaya çalışırken ben ise gülmekten yerlere yatıyordum. Gözleri beni bulduğunda işaret parmağını bana doğru sallayarak konuşmaya başladı.
-Kaçsanız iyi olur melez hanım, dediğimde koşarak kaçmaya başladım. Ama küçük birşey unuttum. Bu ev neredeyse bizim salon kadardı. Kaçacak bir yer yoktu maalesef. Daha bir dakika geçmeden Edward beni yakaladı. Beni kucağına almıştı.
-Gel bakalım minik fare, dediğinde kaşlarımı çattım.
-Ben mi fareyim?, dedim.
-Evet faresin. Yaramaz bir fare, dedi gülümseyerek.
-Öyle olsun bir trip atarım görürsün gününü, dedim.
-Hele bir trip at bak ben ne yapıyorum, dedi. Bende dirseğimi karın boşluğuna geçirdim. Refleks olarak beni bırakmıştı. Bırakır bırakmaz hemen banyoya girdim. İşlerimi halledip üstümü giyindim kapıyı da kilitlemiştim. Şimdi bu öküz gelir kapıyı çalmadan dalar şimdi. Ardından banyodan çıktım sonra Edward girdi. Bende kahvaltı hazırlamaya başladım. O da birkaç dakika sonra gelmişti.
-Oooooo sevgilim bana kahvaltı mı hazırlamış, deyip arkamdan sarıldı bana. Daha sonra omuzumu öptü.
-Tamam hadi zevzekliği keste kahvaltı yapıp çıkalım, dedim. Buz dolabından iki tane kan torbası alıp masaya oturduk. Kahvaltımızı ettikten sonra odamızdan çıkıp sınıfa gittik. Yine tüm gözler bizim üzerimizdeydi ve bu benim oldukça sinirimi bozuyor. Bu kadar kan kokusu beni benden alıyor.
-Kan kokusu çok fazla, dedim.
-Aynen eğer biraz daha burada vakit kaybedersek birisine saldıracağım, dedim.
-O zaman, dedim sırıtarak. Bakışımı görünce direk melez hızımızla koşmaya başladık. Işık hızında gidince tüm okul bize uzaylı görmüş gibi bakıyor. Sonunda sınıfa geldiğimizde sıramıza oturduk. Ders element tarihi olduğu için dersi dinlememiştik. Edward ise kafasını sıraya koymuş uyuyordu. Ben ise saçlarını okşuyordum. Çok güzel ve yumuşak saçları vardı. Bir an izleniyor hissine kapınıp etrafa bakmaya başladım. Yine o gözlerle karşılaştım. Dün Edward'e bakan kızdı. Az önce Edward'e bakarak gülümsüyordu ama saçlarını okşamaya başlayınca bana öfke ve nefretle baktı. Bu kızda artık bir şeyler olduğuna eminim. Er yada geç öğrenecektim. Biranda Edward yerinde kıpırdandı. Herhalde rahat edemedi.
-Sevgilim istersen omuzuma yat, dedim ona bakarak. Hiç ikiletmeden başını omuzuma koydu. Bende kafamı ona yasladım.
-Saçlarımı okşamaya devam eder misin? Çok rahatlatıcı, dedi mırıldanarak. Şuan o kadar çok tatlı ki anlatamam. Sınıfta olmasak onu ısırırdım yeminle. Bende diğer elimle saçlarını okşamaya devam ettim. Daha sonra bize bakan kıza tekrar baktığımda sinirle elinde ki kalemi kırmıştı. Yok eğer biraz daha böyle bakmaya devam ederse çok kötü şeyler olacaktı. Tüm ders boyu bir dakika bile gözlerini bizim üzerimizden çekmemişti. Zil çaldığında kulaklarımı kapatmıştım. Ben ile aynı anda Edward'de uyanıp kulaklarını kapatmıştı. Gerçekten bu zil kulaklarımı sikti.
-Hay sikiyim senin gibi zile, dedi Edward.
-Günaydın uykucu, dedim.
-Günaydın. Valla bundan sonra hep senin omuzunda yatacağım. Hiç bu kadar rahat uyumamıştım, dedi.
-Ben bir lavaboya gidip geliyorum, dedim.
-Tamam ben buradayım, dedi. Üzgünüm sevgilim sana yalan söylemek istemezdim ama o kızı bir köşeye sıkıştırmam gerekiyor. Şuan kızı takip ediyordum. Tam lavaboya girecekti ki ani bir hareketle boğazını tutup onu duvara sabitledim. Nefes almak için ellerini benim elimin üzerine koyuyordu. Boşuna uğraşıyordu. Benim elimden asla kurtulamazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Melez Kız
FantasyKapak tasarımı: @marsveryan O dünyanın en güçlü varlığı. O "TEK MELEZ". O melez kız Luna. Luna bir sebepten dolayı ailesinden ayrı yaşamaktadır. Kimsenin bilmediği bir geçmişi vardır. Birgün Vampir okuluna gitmeye başlar. Ama onu bekleyen dostluk, a...