Dolunay

3.2K 178 95
                                    

Medya: Luna Night ve Edward Cullen
Medya:E.T

Sabah gözlerimi açtığımda Edward kollarını belime sıkıca sarmıştı. Kafam boyun girintisindeydi. Çıkmaya çalıştım ama çıkamadım. Normalde çıkardım ama o zaman da Edward uyanırdı. Mecburen onun uyanmasını bekleyecektim. Bende gözlerimi geri kapattım kokusunu içime doya doya çektim. Çok güzel kokuyordu. Sonra hiç beklemediğim anda Edward'ün sesini duydum.

- Sen beni mi kokluyorsun bana mı öyle geldi?, deyince utançla kafamı hemen boynuna gömdüm. O sırada odada  Edward'ün kahkahası duyuldu. Ellerini belime yerleştirip kendisine bakmamı sağladı. Ama ben o kadar sıkı tutuyordum ki kendimi kafam hâlâ boynunda idi.

- Güzelim bana bakar mısın?, dedi.

- Hoyor, dedim. Bu sefer daha çok güldü. Kafam boynunda olduğu için sesim boğuk çıktı.

- Bebeğim sen niye bu kadar utangaçsın?, dedi. Bende omuz silktim. Edward boş anımdan yararlanıp beni altına aldı. Yüzümün domates gibi olduğuna yemin edebilirim.

- Acaba bundan sonra sana domatesim mi desem, dediğinde yerin dibine girmek istedim.

- Ne var ya alt tarafı kokunu içime çektim. Sen yapmıyorsun sanki, deyip onu üzerimden ittim. Hemen kıyafetlerim ile lavaboya girdim. İşlerimi hallettikten sonra çıktım. Bensen sonra Edward girdi. Gözüm saate takıldığında şok geçirdim. Son 1 dk kalmıştı. Hemen kapıya vurdum.

- Edward melez hızını kullan son 1 dk kalmış, dediğimde aniden çıktı. Hemen melez hızımızla sınıfa doğru koştuk ve profesör ile aynı anda sınıfa girdik. Kılpıyı kurtulmuştuk. Profesör bize baktı.

- Son anda yetiştiniz. Tebrik ederim. Ama siz niye hep aynı anda sınıfa giriyorsunuz?, diye sordu profesör.

- Biz aynı odalarda kalıyoruz, dedim.

- Ama neden?, diye sordu.

- Biz buraya savaş için geldik. Elementlerimizi kullanabiliyorduk ama konsey eğitim almamızı istedi, dedim.

- Öyle olsun. Geçin bakalım, dedi. Ama iyiki o soruyu sormuş. Defne'nin sinirden kıpkırmızı olmuş suratını görmek iyi geldi. Sınıftaki herkes gülerek bir bana bir Defne ye bakıyorlardı.

- Gülünecek bir şey mi var sınıf?, dedi profesör. Sonra arkalardan bir çocuk konuştu.

- Profesör okulun internet sitesine bugün hiç girdiniz mi?, diye sordu çocuk.

- Hayır ne var ki?, diye sordu profesör.

- Hocam dün bazı arkadaşlar arasında bir laf dalışı oldu da ona gülüyoruz, dedi çocuk. Dün Defne ile benim olaydan bahsediyordu. Aslında abartacak bir şey yok.

- İzlet bakalım da görelim, dedi profesör. Defne rezil olduğu için hemen konuştu.

- Profesör böyle saçma şeyler için dersi bölmeyeceğiz dimi?, diye sorduğunda sınıf ona uzaylı görmüş gibi baktı.

- Defne sen iyi misin yavrum? Ateşin felan yok dimi? Kızım sen her ders " hocam azıcık sohbet edelim" diyen sen değil miydin?, dedi. Gülmemek için kendimi zor tuttum.

-Artık derslerime sıkı çalışmaya karar verdim, dediğinde gülme isteğim iyice attı.

- Yaaa demek öyle. O zaman çıkışta yanıma gel de sana fazladan ödev vereyim, dediğinde Defne'nin surat ifadesini görmeniz lazım.

-Yok hocam sağ olun, dedi Defne.  Edward'ün kulağına fısıldadım.

-Ben bu profesörü çok sevdim. Tam kafa dengi kadın, dedim. Dediğime güldü.

Melez KızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin