12 Bölüm: Esved

91 12 23
                                    

Ne yapacağımı bilmeden çaresizce bekliyordum. Düşüncelerim adeta bir bataklığın içinde batıp çıkıyordu. Öyle sıkışmıştım ki ne gidebiliyordum nede nefes alabiliyordum. Karanlık bir dünyaya sıkışmış gibiydim, her şey simsiyahtı. Aldığım nefes bile boğuyordu beni. Ulaş denen adama bakıyordum endişeli bir halde.

" İyi görünmüyorsun" Kesik kesik nefes alıp veriyordu aklıma birden telefonum gelmişti. Burada yardım isteyebileceğim tek kişi polisti. Elimi yere dokundurarak telefonumu arıyordum bulabilmek için ve nihayet sonunda elime geçebilmişti. Elim titriyordu tuşa basarken ve haliyle zorlanıyordum. Sonunda başarmıştım, tam kulağıma götüreceğim sırada telefonum elimden çekilmişti birden ve gözlerimi büyüterek bakıyordum.

" Rahat dur!" Aramayı sonlandırmıştı ve kendisi bir kaç tuşa basıp birilerini arıyordu. Korkudan tırnaklarımı yiyordum.

" Kes şunu!" Bakışları benim üzerimdeydi pek göremesem de tekin bakmadığını anlamıştım çıkan sesinden ve haliyle tırnak yemeği de kesmiştim.

" Sana demedim!" Telefondakine söylediği çok barizdi zaten. Gözleri benim üzerimdeydi hissedebiliyordum ne kadar ona bakmasam da.

O sırada araba durmuştu aniden ve tedirgin gözlerimle bakıyordum etrafıma her ne kadar göremeyecek olsam da. İşittiğim küfürle yüzümü Ulaş'a çevirmiştim büyük bir korkuyla.

" Korkma!" Ona bakıyordum telefonu kapatmıştı sanırım. Karanlık olduğu için pek göremiyordum hareketlerini ama iyi olmadığı beliydi sesi çok yorgun çıkıyordu.

" Şimdi buraya saklan ve sakın çıkma dışarıya ne olursa olsun anlaşıldı mı?!" Başımı evet diye sallamıştım.

Neden beni koruyordu ki?

Ceketini çıkartıyordu ağrıdan dişlerini sıktığına eminim. Olduğum yer çok kapalı bir alandı gözükmem zordu bu durumda, üstelik üzerime kamuflaj yapmam için uzatılan ceketi almıştım. Kokladığım da ise yoğun bir türk kahvesinin kavrulup öğütülmüş hali kokuyordu. Gözlerimi kısa bir süreliğine kapatıp babam ve annemin kahve içtikleri anı anımsamıştım.

" Çabuk ol!" İrkilerek aklımdakiler uçuşurken kafamı tamam diye sallamakla yetinmiştim. Çantamı alıp ve bana gösterdiği yere emekleyerek geçmiştim. Yaralı olsada benim için kalkmıştı yerinden ve beni gizleyebilmek içinse önde duruyordu. Her kimse beni farketmesi zordu artık. Çenin pozisyondaydım ceket beni iyice kapatmıştı. Hâlâ Ulaş için endişelerim vardı. O sırada bagajın kapağı açılmıştı ve elimi ağzıma götürmüştüm ses çıkarmamak için.

" Artık son durağa geldik Ulaş"

" Kes tantanayı lan! Senin gibi adiden korkacak değilim sıkıyorsa sık puşt!"

" Bakıyorum da hâlâ havandasın ama bu son havaların bilmiş ol!"

" Sık lan it!" Adam sinirlenmiş olacak ki ayağısıyla onun yarasına bastırmıştı. Bir küçük çoçuğun yorganın altından izler gibi izliyordum korkarak. Hafif aralık bırakmıştım görebilmek için ve şu an Ulaş dişlerini sıkıyordu her ne kadar acısı olsa da göstermekten kaçınıyordu.

" Bu kadar kolay ölüm yok sana!" O adam zorla kaldırmıştı Ulaş'ı yerinden. Ulaş'ı sürükleyerek götürüyordu, yaralı olduğu için karşılık vermemişti. Bagajın kapağısını bile kapatmaya lüzumu görmemişti. Korkuyla baka kalmıştım.

Aşkına DüşmanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin