8 Bölüm: Kalb-i Metruk

113 17 2
                                    

Şöyle etrafımı taradığımda eğlenceli görüntülerle şahitlik ediyordum. James'in elinde tutuğu hançeri bir dövüşçü gibi salıyordu etrafımız da. Clara ise çantaları yakından inceliyordu. Bella'nın elinde ki kartlar gözüme çarpmıştı. Kartları seri bir halde çeviriyordu oldukça pratikti. " Bella elinde ki kartlarla bize anlatacağın bir şeyler olduğunu düşünüyorum?" Bella gülümseyerek başını sallayarak beni onaylamıştı ve yanıma doğru gelmişti. Kameram hâlâ açıktaydı bir göz ucuyla Arslan'a baktığım da beni izliyordu diğerleri gibi eşyaları incelemek yerine.

" Anlatıyorum o halde" Sözleri James'e ve Claraydı daha çok. Mesajı alan yaramaz ikili yanımıza doğru gelmişti ve sessizlik seansımız tekrardan başlamıştı. Çıt çıkmıyordu kimseden.

" İlk olarak, tıpkı bir kart destesinde 52 hafta olduğu gibi, bir destede 52 kart vardır" Elinde ki iskambil kartları bize doğru gösteriyordu.

" Ek olarak, kartlar üç farklı kişiyi vale, kız , papaz ve dört takımı temsil eder. Bu iki sayıyı çarparak, yılın on iki ayı elde ederiz." Bella'nın anlatıklarını duymuştum daha önceden ama Bella'dan duymak farklıydı severek anlatıyordu.

" Aynı zaman da dört takım ise: Su, toprak, hava ve ateşi de temsil eder değil mi Bella?" Gülümseyerek sormuştum, Bella başını evet diye salamıştım ve devam etmişti tekrardan anlatmaya.

"Dört renk, yılın dört mevsimini ifade eder ve her renk için puanların toplamı her mevsimin uzunluğu olan 91 verir. Siyah ve kırmızı, yılı yaz gündönümünü ve sonbahar ekinoksunu ikiye böler. Ayrıca, Jokeri ekleyen kart destesinin tüm puanlarının toplamı, bir yıldaki gün sayısı gibi 365'tir." Diğerlerine baktığım da gülümseyerek Bella'ya bakıyorlardı.

" Kartlardan mevsimler, yıllar ve günler çıkacağı hiç aklımın ucundan gelmezdi baya zekice" Clara'nın sesli düşüncesine hak vermiştim. İlginç bir detaydı açıkcası bunu düşünerek katların üzerine geçirmek.

" Sıra bende" Clara çoçuk gibi renk değiştirmişti bu kız çok renkli bir karakterdi. Zaten herkes sırasını salmıştı.

" Kulağımız sende Clara bakalım sen ne anlatacaksın bize?" Elinde tutuğu çantayı sallıyordu deli gibi gözümüze sokmak istercesine. " Clara gözümüze sokmadan anlatsan diyorum" James ve Bella kıkırdamıştı.

" Elimde tutuğum çantanın değerini bir birseniz hiç bırakır mısınız elinizden acaba?" O da kıkırdamıştı. Bir yandan da elinde ki çantasını inceliyordum.

Yıpranmış kahve tonuna hakim bir renkti. El çantanın aşağı kısmın da boşlukta kalan püskülleri vardı siyaha yakın. İnce tek taraflı iki sapı ve çantanın içini kapatmak için bir fermuar yerine iki ipi birbirinden ayrı yöne asılarak kapanma işlemi uygulanmıştı. Motifler ise eskiye ait desenlerdi sade ve zarif duruyordu.

" Hepimiz el çantasının zamanın başlangıcından beri var olduğunu hayal ediyoruz, o kadar ki bu moda nesnesi biz kadınlar için çok önemli! Ama yanlış" 32 diş birden gülümsüyordu Clara.

" Açıkcası tek üzüldüğüm şeylerden bir tanesi de çantamın gemide kalmasıydı şimdi ki aklım olsaydı alırdım. Çok da para vermiştim o çantaya... " Konuyu kendisine getiren Clara'ya göz devirmiştim konumuz bu değildi diye hatırlıyorum, ah bir çantadan nerelere gitmişti. İç çeken Claraya bakıyorduk umutsuzca.

Aşkına DüşmanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin