33 Bölüm: Dilzede

14 5 63
                                    

Piyanonun başına oturup hareketli parçalar çalıyordum. Bir enstrümanın yakından tanımanın avantajı neyi yapıp neyi yapmayacağını biliyor olmandı. Ben şu an iki sınırı da zorluyordum. Sadece parçayı çalmakta kalmayıp büyük bir keyif alarak eğlence hale getirmiştim burayı. Parmaklarım suyun üzerinde akıyormuş gibi hissediyordum. Bedenimi de hareketlendirip iyicede havaya girmiştim. Piyano çalmayı ilk öğrendiğimde öyle inanılmaz hissetmiştim. Kendimle o kadar gururlanmıştım ki tarifi yoktu o güzel hissiyatlanın. Gece gündüz uyumadan hiç sıkılmayarak aynı bestenin üzerinde günlerimi vermiştim. Ama değerdi inan değerdi.

"Kendini öyle dinletiliyorsun ki büyülememek elde değil begonvil kokulum" Babamın sesini duyuyormuşçasına hâlâ çalmaya devam ediyordum. Bütün notalar parmaklarım ucunda canlanırken hiç nota kağıdı olmadan ezberimdekiler çıkmak için can atıyordu. Odanın içinde uçup gidiyormuşçasına özgürdüm. Yaşadığım anı unutup sadece notalarda yaşıyor olmak inanılmaz muhteşemdi. Parçam bittiğinde yeni bir parçaya geçmiştim.

"Por una cabeza" çalıyordum ki bana eşlik eden keman sesiyle gözlerim kendiliğinden Alvilda'yı bulmuştu. Yanıma gelerek ucunda oturduğum tabureye oturmuştu gülümseyerek sırtını bana verip. Elindeki kemanıyla öyle çalıyordu ki bana durma devam et der gibi destek veriyordu arkamda durarak. Keyfim iyice yerine gelmişti.

Birbirinden ayrı enstrüman çalarak aynı bestede buluşmak müthişti.

Kemanda yoğunluk sesi giderek artarken ikimizin de hareketleri hızlanmıştı gözlerimi kapatıp ona eşlik ediyordum. Kendimizi kaybetmiştik desem yeridir. Öyle kaptırmıştık ki hiç bitmesin istiyordum.

Nadir anlarda yaşamak güzeldi.

Yeniden gözlerimi açtığımda karşımda bizi izleyen Sophie Erica'yı ve Arthur Ayvaz'ı görmeyi beklemiyordum. Arthur Ayvaz, Sophie Erica'ın yanına giderek elini nazikçe Sophie Erica'ya uzatmıştı. Lacivert gözleri ona tango da eşlik etmesini bekliyordu. Sophie Erica teklifi geri çevirmeyip Arthur Ayvaz'ın elini nazikçe tutarak kabul etmişti.

İkisinin arasında ki iletişimi dışardan dikkat çekecek kadar güçlüydü. Kelimeler olmadan anlaşabilmenin başka bir adı vardı sanki karşımda. Arthur Ayvaz öyle sahiplenir gibi kollarına almıştı ki Sophie Erica'yı, hiç bırakmak istemeyecek kadar adımlarıyla onu takip ediyordu. Sıçramaya hazır siyah bir pantere benziyordu kıvraklığı. Fazla yakındı kaybetmekten korkarcasına. Sophie Erica uzun ipeksi bacağını Arthur Ayvaz'ın bacağına dolayarak, diğer bacağından destek alıp öne doğru bükmüştü yavaşça eğilerek. Onu sımsıkı sarmalayan kolların arasında güvendeydi.

Her hareket ettiklerinde içeriye sızan güneş yüzlerine ve vücutlarına periyodik olarak hoş bir parıltı yaymıştı. Gün ışığı ikisini de mükemmel kılıyordu. İçi ısıtan ruhu karıştıran bir performanstı. İkisinin de temas noktasında ayakları hareket ediyordu birbirine. Aşırıya kaçmadan mütevazı ve bir o kadar da tutkuyla dans ederek göz kamaştırıcı bir uyum içinde akıyorlardı odanın içinde. Burada değiller gibiydiler.

Dans ruhu gülümseten zarafeti.

Sophie Erica' ya baktığımda dalgalı kızıl saçları porselen teninde ben buradayım der gibi baharın gülümsettiği papatyaların güzelliğini haykırıyordu. Yeşil gözleri izler ve yansımalar bırakırken o kadar yeşillik ki, bir an buz gibi göle baktığını unutuyordu insan. Arthur Ayvaz'ın nazikçe liderliğiyle Sophie Erica adımlarını nereye atacağını çok iyi biliyordu. Yüksek ince siyah topuklarıyla ayaklarını yerdeki zemine sürüyerek Arthur Ayvaz onu etrafında döndürüyordu. Bir çember oluşturmuşlardı.

Güzel bir ağır çekimdi dansları.

Parmaklarımı hız kesmeden tutkuyla oynatıyordum. Bir yandan kendimi kaptırarak açıkta bıraktığım gür siyah saçlarım bedenimle dans ediyor gibiydiler ben hareket ettikçe. Birileri senin çaldığın parçada buluşuyor olması inanılmazdı. Gözlerimi alamıyordum onları izlemekten. Birbirini tesadüfen keşfetmiş gibi ayrılması zormuşçasına kollarını birbirine dolayıp birbirinin etrafında dönerek bakışıyorlardı. O kadar güzel görünüyorlardı ki parçayı bitirmek istemiyordum sona doğru yaklaşmış olsak da yitip gitmiş bir düşün içindeler idi. Ayakları bir aradaydı süslemeli dönüş hareketler yaparak vedalaşıyorlardı birbirleriyle. Arthur Ayvaz yumuşak dokunuşlarıyla bir eliyle Sophie Erica'ın belinden tutup diğer eliyle de bacağından tutarak son noktayı koymuştu ne yazık ki.

Aşkına DüşmanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin