Odanın içinde volta atıyordum haftalardır içinde tutsaktım artık kafayı yemek üzereydim. Saçlarımı yormamak için zor tutuyordum kendimi ne bir açıklama ne de Ulaş beyin yüzünü görebilmiştim. Sürekli zihnimde dönen sorularla boğuşuyordum.
Kaldığım odanın içini ezberleyecek kadar sıkılmıştım. Her obje kafamda ayrı yer edinmişti baktıkça buraya ait olmadığım yüzüme daha çok vurgulanıyordu. Uyumsuz nesnelerden hiçbir farkı yoktu. İç çekerek yatağın kenarına oturmuştum. Elim boynumdaki siyah yonca kolyeme gitmişti bu bana teyzemin hediyesiydi onları o kadar çok özlemiştim ki.
Kilit sesini duyduğumda çok geçmeden kapı aralanmıştı ve karşımda uzun zamandır görmediğim Ulaş'ı yeniden görmek bütün sinirlerimi altüst etmişti. Kapının pervazında dikiliyordu, kahverengi gözleri yüzüme bir şey olmamış gibi bakarken elimi kolyemden çekerek ayağa kalkmıştım. Ve kollarımı birbirine kavuşturmayı da ihmal etmemiştim sonuçta konuşmaktan çok tartışmaya hazırdım.
"Sonunda gelebildin!" Sesimdeki sitem göz ardı edemeyeceğim kadar büyüktü.
"Beni bu denli özlediğini bilmiyordum" Ellerini cebine doğru götürmüştü.
"Ya hiç sorma hasretin bana çok koydu" Göz devirmemek için kendimi zor tutuyordum.
"Öyledir varlığım yakar yokluğum ise öldürür" Söylediklerine burun kıvırmıştım. İçimdeki öfke bana fısıldarken ne yazık ki duymazlıktan gelemiyordum. "Beni haftalarca bu odanın içinde tutsak ediyorsun bir de utanmadan bir şey olmamış gibi karşıma çıkıp normalmiş gibi davranıyorsun! Çok mu hoşuna gidiyor bu durum hayır merak ediyorum cidden?" Gözlerim kahverengi gözlerinde dolanırken hiç umursamadan öylece dinliyordu beni. Zihnimin içinde dolaşan zehir canımı acıtacak kadar keskindi. "Senin yüzünden ailem benden habersiz ve sen hâlâ öylece dikiliyorsun!"Kuruyan dudaklarımı dilimle yalamıştım.
"Bitti mi?" Bu cümle son damla olmuştu benim için. Öfkeme yenik düşüp konsolun üzerinde bulunan bibloları elime alıp ve ardı ardına kesilmeden duvara fırlatmıştım. "Bitmedi!" Atmaya da devam ediyordum. "Buradan çıkana kadar da bitmeyecek!" Dediğimde elimde son kalanı da atmıştım. İçim hâlâ soğumamıştı tek düşündüğüm şey buradan kurtulmaktı.
"Cephanen bittiğine göre sakinleşmişsindir" Kaşlarımı çatmıştım "Senden kurtulmadığım sürece sakin kalmak ne mümkün acaba!" Bütün ezberlerimi bozuyordu Ulaş. Öğrendiğim ne varsa hepsi uçup gitmişti onu tanıdığım günden beri. Hayatım ve kariyerim bir ipin ucunda sağlanırken sakinliğin canı çıksın!
"Bana yaşattığın her pisliği bir bir yazacağım!" Dudağı alayla kıvrılmıştı.
Bana doğru geliyordu. Oskar ayakkabıların çıkardığı tok ses asabımı bozarken hiç umursamadan yerdeki kırık olan camları ezerek güç gösterisi yapıyordu sanki. "Bak sen " Tam karşımda durmuştu. Aramızdaki boy farkı bir dağ kadar uzundu. Fazla kısa olmama rağmen kafamı kaldırarak bakıyordum. "Halbuki ben seni iyi ağırladığımızı düşünüyordum, bak buna çok üzüldüm.. Madem beğenmedin yapacak bir şey yok sağlık olsun diyelim. Zaten her şeyin başı sağlık.. Bir bakmışsın bugün karşımda diklenmişsin bir de bakmışsın yarın ölüm döşeğinde can çekişmişsin. Mukadderat .. " Kaşlarımı çatarak dinliyordum düpedüz beni tehdit ediyordu. " Fikirlerine saygı duyuyorum ifade özgürlüğü mühim şeyler. Bu arada bir de benim fikirlerimi benden dinle istersen." Kollarımı iyice birbirine kavuşturmuştum. "Mesela diyorum ki çalıştığın haber ajansını satın alsam o zaman yaptığın tüm haberler benim hesabıma geçmiş olur" Boğazımda oluşan yumruğu yutamayacak kadar düğümlenmiştim. "Bunların olmasını istemesin diye var sayıyorum" Kollarımı birbirinden çözerek elimle yeşil elbisemin kumaşını sıkıyordum. Kelimelerim benden uçup giderken Ulaş boşluğumdan yaranarak yağdırıyordu zehirini kanıma.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkına Düşman
ActionBeyaz köpek balıkları görmek için o kadar yol katederken hiç beklenmedik anda bindikleri gemi dev dalgaların arasında batmıştı. Çok sayıda kişi ölüp giderken Arslan Aslıhan'ın elini tutmuştu ve o eller başka bir maceraya açmıştı kapıyı. İzinsiz başk...