34 Bölüm: Hakâik

14 5 26
                                    

Elimdeki telefonu sesizliğe alarak kitabıma geri dönmüştüm. Dakikalarca okumadığım sayfaları öylesine çevirip her köşeden sıkıştırılmış gibiydim. Oysaki insanın huzuru bir meseleye bakıyordu kaçması için. Telefonumun ışığı yeniden yüzüme vururken bu sefer hiç bekletmeden açmıştım.

"Neyin peşindesin sen?" Ani öfkesi hiç hoşuma gitmemişti. Yüzüme sahte bir tebessüm takınarak "Çok naziksiniz bay Victor" İltifat alıyormuşçasına elimi ağzıma götürerek nazikçe kıkırdamıştım. "Peki hangi özeliğimi kendinize örnek alıyorsunuz ?" Diye sormuştum sanki özeliklerimden memnunmuş gibi.

"Senin bu başıboş hallerin bir son durağı yok mu!" Hâlâ öfkesini kusmakla direnen Arthur Ayvaz'ı hiç kâle almadan konuşmayı tamamen kendim yönlendiriyordum. Ona kalsam susup dinlememi isteyecek kadar zorbaydı.

"Bu özelliğim çok özeldir bunu siz de farketmişsiniz." Nazikçe elimi saçlarıma götürerek iyice keyifle konuşuyordum. Kızlara göz ucuyla baktığımda gözleri her ne kadar kitapta olsa da aslen konuşmam daha çok ilgilerini çekmişti.

"Neyi öğrenmeyi çalıştığını bilmiyor muyum sanki ben?"

"Yanınızda öksürmeye çekiniyorum desem yalan olmaz. Size kalsam öksürüğüm bile mükemmel." Deyip yeniden kıkırdamıştım.

"Ne saçmalıyorsun sen?!"

"Oysaki ben latife etmiştim öksürük konusunda"

"İnsanı öfkelendirmeden duramaz mısın sen?"

"Yaptıklarım gayet normal şeyler teşekküre hiç gerek yok" Dişlerini sıktığını göremesem de gıcırdama sesini gayet rahatlıkla duyabiliyordum.

"Tiyatronu benimleyken oynama!"

"Aa siz prenses Sophie Erica'dan bahsediyorsunuz? Ben de diyorum benim öksürüğüm ne alaka diye?" Diğer elimle alnıma usulca vurarak utanmışım gibi davranıyordum, ama aslen içten içe eğleniyordum.

"Kapa şu telefonu beni rezil etmek dışında yaptığın başka bir şey yok!" Diyen Arthur Ayvaz beni aradığına bin pişman olmuştu.

"Merak etmeyin konuştuklarımız aramızda kimseye söylemem" Bunu söylerken bile beni rahatlıkla dinliyordu Evans kardeşler.

"Sen-"

"Size de iyi akşamlar bay Victor " Deyip sözünü keserek telefonu kapatmıştım daha fazlası zarardı.

Hiçbir şey olmamış gibi rahatlıkla kitabıma geri dönerken yarın ilk işim arşiv odasına girmek olacaktı. Tabii önce Kral Brian'dan izin almam gerekiyordu.

Alvilda'yı da yanıma çekecektim en azından yanımda olursa kimse şüphelenmezdi benden. Projeyle alakalı deyip işin içinden sıyırabilirdim. Ne kadar tamamlanmış olsa da raporuma eklemek istediklerim olduğunu söyleyerek, Evans ailesiyle alakalı birkaç eskiye dayanan spor dergisi koyarsam taktir bile edilirdim.

Eskiyi hatırlatmak benim işimdi.

Kafamdaki kurduğum plan iyice heyecanlandırmıştı beni. Eğer birileri bana bilgileri vermiyorsa ben o bilgileri ilişmesini bilirdim. Yeterince tolerans göstermiştim artık hareket etme zamanıydı.

Kafamda öyle dile getiremeyeceğim cevaplar vardı ki. Şüphelendiğim bir isim vardı ama söylemek için henüz erkendi yine de gözlediğim kadarıyla o isme dikkat etmekte fayda vardı.

Beklenmedikler beklemediğin yerde hiç beklenilmeyen kişiler tarafından gerçekleşirdi.

...

Aşkına DüşmanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin