Kriz anları idare etmek her zaman zordur, ama bir şey vardı ki verdiğimiz kararlar hiç beklenmedik anda beklemediğimiz şekilde gerçekleştirdiği.
İlk önce durum tespiti yapıp sonra da krizi en aza indirmek gerekiyordu ve bu durum da tabii ki de sakinlik en baştaydı. Sakinlik demek kontrolüm sende değil bende demekti. Bu yüzden sakin olmayı seviyordum.
Alvida'nın aradığı eksik parçayı bulduğumda "Bazı detaylar gereksizdir insanı yavaşlatır. Ömrünü aramakla değil bulmakla geçir" Demiştim elimdeki yap poz parçayı Alvida'ya uzatarak, ama gözlerimi bir saniye olsun Sophie Erica'dan çekmemiştim.
Çok düşünmek insana hata yaptırırdı, bu aralar kendimi hepten düşüncelerime kaptırmıştım. Dikkatimi yeniden vermeliydim Sophie Erica'yı hafife almayacak kadar işimi düzgün yapacaktım. Bu konuyu bir an önce Arthur Ayvaz'la konuşmalıydım. Yoksa her şey için geç olabilirdi. "Siz ikiniz iyi misiniz? Bir Puzzle'den hayat felsefesine na ara geldiniz?" Diyen Alvida yüzünü buruşturarak ikimize de memnuniyetsizce bakıyordu.
"Saat geç oldu uyusak iyi olacak" Dediğimde masada ki herkes beni onaylamıştı Alvida dışında.
"Ben bunu bitirmeden hayatta uyumam" Alvida'ya inanmayan gözlerle bakıyordum. Her şeyle zor bir kadındı. Başlarda katılmak istemezken şimdi de ayrılmak istemiyordu. Bu kadınla işim vardı anlaşılan.
"Delirdin herhalde beş binlik parçayı sabaha kadar bitiremesin" Dediğimde yüzünde muzipçe bir gülümsemesi vardı hiç hoşuma gitmeyen.
"Ben değil hepimiz bitireceğiz yoksa buradaki kimseyi sabaha kadar uyutmam. Madem beraber başladık öyleyse beraber bitireceğiz" Demişti kendinden emin durarak. Nereye gitsem illa biri benim sabrımı sınayacaktı.
Arslan sesizce bana doğru fısıldayarak "Bu yapboz fikri senden çıktı değil mi?" Dediğinde tam yerinde bir soru olmuştu. Beni bilen bilirdi hiç olmayacak yerler de üstüme çekerdim şimşekleri.
"Evet demeye korkuyorum desem" Tatlı tatlı gülümsemeye çalışıyordum ama bir işe yaramamıştı. Hatta masadaki herkes bana ters bakıyordu. Sophie Erica bile eskisinden daha soğuk bakmıştı. Ben nereden bilebilirdim ki elimdeki kurşunu kendi bacağıma sıkacağımı.
"Maket gemi kadar uzun sürmese bari" Diye fısıldamıştı Ida. Aklıma eskiler geldiğinde gülümseyerek "Bu sefer kalabalığız. Hem Arslan'ı destekleyecek Arthur Ayvaz da yok, mecbur bizim kervana katılacak o günün diyetini ödesin bakalım " Demiştim kıkırdayarak. Ida da bana katılmıştı. Diğerlerine baktığımda çoktan işe koyulmuşlardı bir Tek Arslan bana kaşlarını çatarak bakıyordu ağzımı açacağım anda "Duydum hepsini begonvil!" Demişti homurdanarak. Omuz silkerek önümdeki yığılı olan parçalara bakıyordum iç çekerek.
"Maviye benzer bir parça var mı sizde?" Diyen Alvida'ya göz devirerek "Hepsi mavi bunların " Demiştim bilmiş bilmiş bakarak.
"Çok biliyorsun! Dağlık manzarası diyorum varsa ver" Diyen Alvida'nın isteğine cevap veren Ida olmuştu. "Buyurun prensesim" Deyip uzatmıştı Alvida'ya. Hız kesmeden istekleri bitmeyen Alvida arama işlemleri bize yaptırıyordu.
"Bu puzzle nereden buldun?" Sophie Erica çok konuşkan biri olmadığı halde en ufak bir cümlede bile dikkat çekiyordu. Şu an sorusuyla dikkatleri üzerinde toplamıştı bu rahatsız edici olmalıydı.
"Sarayın kütüphanesinde buldum dikkatimi çekti ve direkt buraya getirdim"
"Peki" Deyip gözlerini gözlerimden çekmişti ama bir şey vardı ki onu rahatsız eden.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkına Düşman
ActionBeyaz köpek balıkları görmek için o kadar yol katederken hiç beklenmedik anda bindikleri gemi dev dalgaların arasında batmıştı. Çok sayıda kişi ölüp giderken Arslan Aslıhan'ın elini tutmuştu ve o eller başka bir maceraya açmıştı kapıyı. İzinsiz başk...