Köşk'ten çıktığımızda derin bir nefes almıştık İda'yla. Birbirimize tebessüm ederek bizi dışarda elleri cepte bekleyen Arthur Ayvaz ve Arslan'a dönmüştük. Soğuktan ağrımış olan boynumun ağrısını yavaş yavaş hissetmeye başlamıştım. Elimi boynuma götürürken bu ikisine ne yapacağıma dahil henüz bir fikrim yoktu ama bulacaktım bir şeyler. Şimdilik zamana bırakıyordum elbet elime bir koz gelecekti sonuçta intikam soğuk yenen bir yemekti pat diye aceleye gelmezdi.
"Umarım kafanıza göre hareket etmezsiniz bundan sonra" Arthur Ayvaz'ın gözleri İda'ya kaymıştı. Sanırım ondan beklemiyordu böyle şeyler.
"Tam birbirinizi tamamlamışsınız boyun nereye giderse kafa da haliyle oraya gidiyor" Arslan bir saniye olsun gözlerini üzerimden çekmemişti.
"Siz ikiniz yetirinceye kadar konuştunuz artık sussanız diyorum!" Bunu söyleyen tabii ki de bendim, İda çok mülayimdi burada bile başkaldırmak bana düşüyordu.
"Siz de hata yapmayın!" Arthur Ayvaz, Arslan'la bir olması gerçekten de kötü sonuçlar doğuruyordu. Bu ikili hangi ara samimiyet kurmuştu? Dışardan bakılınca kanlı bıçak gibi duruyorlardı ama söz tam bize geldiğinde ise işte o zaman kozlarını bize karşı birleştirmeden yapamıyorlardı.
"İnsanoğlu hatasıyla meşhurdur" Dediğimde
"Sen baya meşhursun o halde begonvil " Diye araya giren Arslan'a "Senin kadar olamam herhalde" Diyerek gözlerimi Arslan'dan çekip İda'ya çevirmiştim. "Gitsek iyi olacak malum beklenmeyen aksilikler bizi epey oyaladı onları da hallettiğimize göre burada hiçbir işimiz kalmadı artık!" Hem Arslan'a hem de Arthur Ayvaz'a bakıyordum memnuniyetsizce. Biz ne güzel İda'yla dertleşiyorduk ikisi de damdan düşer gibi yanımıza dank diye gelmişlerdi.
"Haklısın gidelim" İda beni onayladığında göz ucuyla şöyle bakmıştım ikisine de. Açıkçası bize kaşlarını çatan ikiliyi görmezden gelmek işimize geliyordu daha doğrusu benim.
"Hiçbir yere gidemezsiniz önce beraber bir yemek yiyeceğiz daha sonra gidersiniz"
"Gözümün önünden sakın ayrılma begonvil!"
Anlaşmış bir şekilde beni deli ediyordu bu ikisi!
"Dilediğim bakışların altında özgürüm bunu sen söylemiştim hatırladın mı? İşte ben de denileni yapıyorum, senin gözlerin baktığı yerde bulunmak istemiyorum Arslan!" Söylenilen sözler unutulmazdı ben de unutmazdım. Unuttur gibi yapıp gün gelir hatırlatırdım.
"Beni deli etme begonvil sanki her dediğimi yapıyorsun da?"
"Yapmıyorum"
"Öyleyse"
"İçimden geldi bu defa olamaz mı?"
"Olamaz!"
"Buna sen mi karar veriyorsun?!"
"Evet"
"Hadi ya!"
"Sakinleşseniz mi diyorum artık!"
Araya giren Arthur Ayvaz'la ikimiz de "Sen karışma!" Diye söylenmiştik. Arthur Ayvaz iki elini de havaya kaldırarak teslim oldum imajı veriyordu. Bu durumda çok sıkılmıştım "Ben gidiyorum!"
Deyip gideceğim sırada Arslan kolumu tutmuştu "Nereye böyle?" Göz devirerek "Soru yanlış oldu" Sesimdeki kırgınlığımı gizleyemiyordum normalde büyütmezdim, ama şimdi denediğim halde yapamıyordum görmezden gelemiyordum bazı şeyleri.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkına Düşman
ActionBeyaz köpek balıkları görmek için o kadar yol katederken hiç beklenmedik anda bindikleri gemi dev dalgaların arasında batmıştı. Çok sayıda kişi ölüp giderken Arslan Aslıhan'ın elini tutmuştu ve o eller başka bir maceraya açmıştı kapıyı. İzinsiz başk...