Aktifliğim göz yaşartıyor döğşöçğşğçmösgç
🌺
"Senin ne işin var lan burada?" diye kükredi Baran, öfkeden koyulaşmış gözleri doğrudan Kutay'ı hedef alırken birkaç adım geriledim.
"Bu seni ilgilendirmez," dedi düz bir sesle Kutay. Gözlerim irileşti ve bağırdım. "Ne demek ilgilendirmez, yüzsüz defol lan!"
İkisinin kavga etmesini istemiyordum, Baran'ın pislikle uğraşmasını da istemiyordum. Hızla kapıya yöneldim ve "Hemşire yok mu?" diye bağırdım. Resepsiyonda oturan bir kadın panikle yanıma doğru geldiğinde rahat bir nefes verdim, Kutay kolumdan tuttuğunda öfkeden çığlık atacaktım.
"Çek lan o elini!" Kolumdaki baskı hızla kaybolurken arkamda yaşanan arbede sesleri kulaklarımda yankılandı.
"Neler oluyor?" diye gelen kadın, arkama bakınca kaşlarını çattı. "Derhal ayrılın, güvenliği çağıracağım! Hastane burası, ne yapıyorsunuz?" dedi ve telefonunu çıkartıp güvenliği aradı.
Birbirlerini çekiştirip duran ikisinin yanına gittim ve sadece Baran'ın gözlerinin içine baktım, dikkatini çektiğimde derin bir nefes bırakıp tüm gücüyle Kutay'ı duvara itti. "Bir daha seni görürsem kimse elimden alamaz, babanın parasına güvenme it."
Kutay kaşındaki kanı silerken beklemediğim bir şekilde, uysalca "Sadece yardım etmeye geldim, zorluk çıkarma." dedi. Kaşlarımı çattım. "İstemiyorum dedim, çık artık!"
Bu sırada gelen güvenlik, sert bakışlarını Baran ve Kutay arasında gezdirirken panikle Baran'ın elini tuttum. "Kutay Ak'tan şikayetçiyim, zorla odama girdi ve sevgilime saldırdı!" Güvenlik görevlisi Kutay'ı alırken Kutay şokla "Sevgilin mi?" diye sordu.
Bir şey demedim, yanaklarım kızarmaya başlamıştı. Kadın resepsiyona geri dönerken sakince "Sena Hemşire birazdan serum takmaya gelecek, lütfen uzanıp dinlen." dedi. Koridorda Kutay'ın itiraz seslerini, güvenlik görevlisinin ise sert ses tonunu duyduğumda kendime gelmiş gibi elimi hızla çektim.
Bakışlarım Baran'ı bulduğunda şaşkınca bana bakıyordu, elimi enseme attım. "Pardon," diyebildim zorlukla. Başka ne diyebilirdim ki? "Bir anda ağzım-"
"Sorun değil," dedi gülümser gibi.
Sena Hemşire odaya girdiğinde gergince yatağıma oturdum ve serumu takmasını bekledim. Sessizce karşımdaki koltuğa oturdu. Hemşire çıktığında sessizce yüzünü inceledim, biraz hırpalanmıştı ve bunun suçlusu bendim. Yatakta biraz daha büzüldüm.
"Konuşmamız gereken şeyler vardı, buraya gelince aklımda defalarca provasını yaptığım konuşmayı unuttum." dedi birden ve gülümsedi.
"Sanırım beni böyle dinleyeceksin," dedi ve iç çekti. "Tuhaf bir ilişkimizin olduğunun farkındayım ama kader bizi hep bir araya getiriyor," Kafasını yana eğdiğinde yeşilleri yüzümde dolandı ve kızardım. "Ya da ben çok ısrarcıyım, kaderin beni karşına çıkartması için."
Gözlerimi kırpıştırdım, devam etti. "Sonuç ne olursa olsun, hep yanında olmak istediğimi fark ettim." Bakışlarını kaçırdı ve zemini incelemeye başladı. "Birkaç ay değil, yıllardır bitmeyen bir sevgi. Bununla başa çıkamıyorum." diye fısıldadı.
Bir süre sessizlik yaşandı, konuşamıyordum. Ne diyeceğimi bile bilmiyordum. "Seni yüzüstü bırakamam, bu vicdan meselesi değil. Aklım sende kalıyor," Gözleri yeniden beni bulduğunda yüzündeki o sabit ifadenin sarsıldığını fark ettim. "Sen acı çekerken bana hayatımı yaşamamı söylüyorsun ve bu hiç adil değil."
"Sorun bu değil," dedim aniden. "Biz bir daha olamayız ve artık zorlamanın bir anlamı yok."
"Belki olabiliriz?" Bu bakışı biliyordum, bir zamanlar ben de bu umuda sıkıca tutunmuştum ama şimdi bu bakış canımı yakıyordu. Kendimi affedememiştim, hastaydım, vicdanım beni rahat bırakmıyordu... Bunlar benim için geçerli bir sebepti, birlikte olmamamız için.
"Hayır." dedim kesin bir dille. "Bugün bizim son vedamız olsun, rica ediyorum."
Gözlerimin dolmaması için bir savaş veriyordum ve yenilmek üzereydim. "Kendimi affetmeyeceğim, ikinci şansı kaybettik ve bu yüzden..." Parmaklarımla oynarken fısıldadım. "Git."
"Sen de istemiyorsun," dedi sesi titrerken. "Gitmemi." Gözlerim dolarken hiçbir şey diyemedim.
Adımları odada yankılanırken nefesimi tuttum. "Peki ya ben affetsem," dedi fısıldayarak, kaşlarımı çattığımda çenemden tutup ona bakmamı sağladı. "İmkanımız olur muydu?"
"Ne?"
Gülümsedi, hüzünlü bir gülümsemeydi bu. "Affettim," dediğinde yüzüme tokat yemiş gibi afalladım ve kendimi geri çektim.
"Ne?"
"Affettim," dedi daha yüksek bir sesle. Kendimi geri çekmeye çalıştığımda bana sarıldı. "Artık aramıza mesafeler koyma," dediğinde titremeye başladım.
🌺
Akşama bir bölüm daha atabilirim. Final sinyalleri veriyoruz sanki (dedi ve yine bir sürü olay yazdı...)
Görüşmek üzere💖
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELZEM | Texting
Teen Fiction▪︎ Yarı Texting | Yazışmalar azdır. Sude: Madem öyle neden beni seviyorsun? Sevilmeyi hak edecek biri gibi durmuyorum? Anonim: Özünde iyi birisin, sadece değiştin. Popülerlik seni böyle biri yaptı. Anonim: ayrıca insan seveceği kişiyi seçemez Anon...