BÖLÜM 73

2.3K 111 42
                                    

Gözlerimi aralamaya çalıştığımda hissettiğim acıyla inledim, sesler kulaklarımda uğulduyordu. Bir süre etraftaki seslere odaklandım. Doktorun kalın sesini, annemin ağlayarak çıkardığı hıçkırık sesleri beni kendime getirdi.

Gözlerim yavaşça açıldığında tepemde dikilen doktorun güven verici gülümsemesi, beni daha da çok ürküttü. Odamdan çıkmış ve... Olanları hatırladığımda kalbim sızladı. Baran... Neredeydi şimdi? Beni bırakıp gitmiş miydi?

"Sude, herhangi bir ağrın var mı?" Doktorun sorusuna sadece kafamı salladım. O sırada annemin adımı söyleyerek ve ağlayarak elimi tutmasıyla ona döndüm. Kendimi gülümsemeye zorladım, annem üzülsün istemiyordum. Babam da endişelenmemeliydi, kimseyi daha fazla üzmek ve canını yakmak istemiyordum. Resmen etrafımdaki herkese zarar veriyordum.

"İyiyim," dedim pürüzlü sesimle. Annem saçlarımı okşayıp burnunu çekiyordu.

"Odandan çıkma yasağını çiğnedin Sude, bir daha tekrarlama lütfen. Arkadaşın olmasaydı sana erken müdahale edemeyebilirdik, koridor boştu." Doktorun sözüyle kalbim hızlandı.

Baran, kendini arkadaşım olarak tanıtmıştı.

Odada gezinen bakışlarım, bir çift yeşil göze rastlayınca içim titredi. Duvara yaslanmış, beni izliyordu. Bir şey demeden gözlerini yüzümde gezdirdi. Aylar sonra onu böyle sağlıklı görmek beni sevindirmişti.

"Kızım ne işin vardı da çıktın dışarı? Bir isteğin varsa hemşirelere neden söylemiyorsun? Yüreğime mi indirmek istiyorsun?" Annemin isyankar sesine utanarak gözlerimi kapattım, haklıydı.

Yatakta doğrulurken seruma dikkat ettim, sonra onun sesini duydum. "Sanırım hava almaya çıkıyordu efendim," Gözlerimiz kesişti. "Anlayışlı olun, tüm gün bir yatakta yatmak oldukça sıkıcıdır." Boğazıma yumru yeniden oturdu, kafama balyoz yemiş etkisiyle afalladım.

Annem kafasını salladı. "Haklısın evladım, iyi ki geldin. Allah razı olsun." Baran anneme kısaca tebessüm etti, gözlerim bir süre kıvrılan dudaklarında takılı kaldı.

"Birazdan hemşireler serumu değiştirmek için gelecek, kendini yorma Sude." Doktora döndüm, kağıda notlar alıyordu. Makinelerde her ne gördüyse hoşuna gitmemiş gibiydi. "Ve stres yapmamaya çalış, değerlerin hoşuma gitmedi."

Biliyordum, hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı. Hastalığım daha da kötüye gidecekti. İlik bulamayacaktım.

Ve en sonunda ölecektim.

Kafamı salladım, sesim ortadan yok olmuş gibiydi. Baran'ın bakışlarını üzerimde hissettiğimde bakışlarımı ellerime indirdim. Onunla konuşmak istemiyordum, daha fazla üzülmek ve onu kırmak istemiyordum. Buradan gitmeliydi.

Doktor birkaç şey daha derken benim aklım ondaydı, hiçbir şeyi algılayamadım. En sonunda kapatılan kapıdan annem ve doktorun gittiğini anladım. Sanırım annem doktor ile konuşmaya gitmişti.

Yalnız kalmıştık.

"Geçmiş olsun," dedi sakince. Kelimeleri hançer olmuş, kalbime saplanıyordu. Kuruyan dudaklarımı yaladım, gözlerimi gözlerine diktim.

"Teşekkür ederim."

Vedamız öyle şiddetliydi ki, tüm kelimeleri tüketmiştik. Ve şimdi konuşacak bir kelam bırakmamıştık bize.

Duvardan ayrıldı, yanıma doğru gelmeye başladım Tüm bu yaşananların rüya olduğunu düşünmekten kendimi alıkoyamıyordum. Yastığa yaslandım, bakışlarım tedirgindi. İçim özlemle kavrulsa da onunla konuşmak istemiyordum, yeniden yaralanmak istemiyordum.

ELZEM | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin