◇
Sabah uyandığımda bir süre tavana baktım. Okuma gitmeyi hiç ama hiç istemiyordum.
Ege, benimle beraber okula yürümeyi teklif ettiğinde kabuk ettim. Kahvaltı yapmadan evden çıkarken annem arkamdan seslense de umursamadım. Ege beni görür görmez yanıma geldi ve beni kendine çekip sarıldı.
"Normalde gurur yapman lazım." diye mırıldandım, ona karşılık verirken. Saçlarımı okşadı.
"Dediğin gibi normalde. Bu normal bir durum değil, yanında olmam lazım. Bu seni affettiğim anlamına gelmiyor."
Ondan ayrılırken gülümsemeye çalıştım, makyaj yapmıştım ama yüzümün kötü gözüktüğüne emindim. "Sen en iyi dostsun."
Göz kırptı ve kolunu omzuma attı. Yürürken sakim kalmaya çalıştığını fark edebiliyordum. Olanları anlattığımda kaşlarını çattı. "Anonim mi?"
"Evet, fazla konuşmadık. Kim olduğunu bilmiyorum."
"Ve bunu bana şimdi diyorsun?"
"Onu umursamadım çünkü." diye mırıldanırken o da sessizleşti. Daha da bir şey demedi, düşüncelere daldığını gördüğümde ben de bir şey demedim.
Okula geldiğimizde bahçede duran Kutay'ı görünce Ege'ye baktım. Öfkeyle Kutay'a bakarken Kutay yanımıza geldi.
Gözlerimin dolmaması için uğraş verirken üzerimizde olan gözlere aldırış etmeden ve Kutay'ın konuşmasına fırsat vermeden yüzüne tokat attım. Kafası sola doğru çevrilirken bir şey demek için ağzını açtığında işaret parmağımı ona doğru salladım.
"Sakın! Ağzından tek bir kelime dahi duymak istemiyorum."
Ege de yumruk yaptığı elini Kutay'ın suratına geçirdikten sonra kolumdan tutup beni içeri soktu. Tüm okulun bunu konuşacağına emindim ama artık bu okul umurumda değildi.
Dün geceden beri gözüme uyku girmemişti ve onlarca kez ağlamıştım. Daha fazla ağlayacak gözyaşım kalmamıştı.
Ege beni kantine götürürken Melih bizi gördü ve hızlıca yanıma geldi, yüzünü asarak iç çekti. Ne diyeceğini bilemiyordu, Kutay sayesinde tanışmış olsak da o da benim arkadaşımdı. Ona sarıldığımda gülümseyerek karşılık verdi. "Böyle bir şeyi nasıl yapar anlamıyorum." diye fısıldadı. Omuz silktiğimde bir şey demedi, koluna girdim ve kantine doğru ilerlerken Kerem'i sırada gördüm.
Beni görünce sıradan çıkıp yanıma geldi ve beni kendine çekip sarıldı. Şaşkınca ona karşılık verirken fısıldadı. "Özür dilerim."
Ondan geri çekilirken "Neden özür diliyorsun?" diye sordum. "Onun adına." diyerek geçiştirdi.
2 sınav vardı ve ilk sınav birinci dersti. Oflayarak sınav sınıfımı yeniden öğrenip ilerlemeye başladım, Kutay'ın önüme çıkıp beni rahatsız etmemesi işime gelmişti.
12 - C
İçeri girince tanıdık yüzler görmek daha çok rahatsız hissetmeme neden olurken orta sıralardan üçüncü sıraya oturdum. Tahtanın önünde tartışan bir kız, bir erkeği görünce umursamadım ama Baran'ın adı geçince kaşlarımı çattım.
"Lan Baran geleceğim dedi, döneklik yapıyor!" Kız saçlarıyla oynamayı bırakıp cırladı.
"İşi çıkmıştır, ulaşamıyoruz ona. Dert ettiğin sınav mı cidden?!" Çocuk başını salladı.
"Telefonu çalıyor, biliyorum ben Baran'ı. Kesin uykuya daldı."
"Eğer öyleyse sınavda ayvayı yedik, Baran bize kopya vereceğini demişti." Çocuk ellerini saçlarından geçirirken ofladı.
"Ulan fiziği iyi olan bir bu inek Baran var, yaptığı oldu mu şimdi!"
"Hem inek hem de sorumsuz velet!" diye tıslayıp göz devirdi. Öğretmenler zili çaldığında ikisi de endişeyle yutkundu.
Kapı büyük bir hızla açıldığında kafamı o tarafa çevirdim, Baran nefes nefese kapıdaydı. Kız koşarak ona sarılırken gülümsedi. "Neredesin be?!" Baran nefeslerini kontrol altına almaya çalışırken gözlerimiz kesişti ama gözlerini büyük bir hızla kaçırdı.
Çocuk da yanına gelince ilerleyerek cam tarafta arka kısımlara üçlü şekilde sıralanıp oturdular. "Uykuya dalmışım, servisi kaçırdım. Koşarak geldim, sözüm olmasa evde uyurdum."
Hoca geldiğinde Baran tarafa tek kaşını kaldırıp baktığında ben de döndüm. Kız sırıtarak hocaya bakarken hoca kaşlarını çattı. "Allah'ın belaları! Baran'ı zorla aranıza mı soktunuz?!" Ceketini çıkarırken Baran'a baktı. "Baran oğlum, çekil aralarından. Seni kullanacak bu baş belaları. Gel şöyle öne."
Baran yutkundu. "Hocam bir sorun yoktu ama..." Hoca ters bir bakış attı.
"Öne otur dedim." Baran kıza ve çocuğa bakıp çantasını alırken kopya için anlaştıklarını anlamıştım. Planları bozulmuştu ve şu an birbirleriyle bakışmaları en hüzünlü yeşilçam sahnelerinde bile yoktu.
Baran öne oturunca başını elleri arasına aldı, arkadaki erkeğin kısık sesle küfür ettiğini duyduğumda kıkırdamamak için kendimi sıktım. Hoca herkesin yerini değiştirmeye kalktığında birinden itiraz geldi. "Hocam zaten sınav fizik ve ilk ders. Uykumuz açılmamış. Bari siz yapmayın gözünüzü seveyim, vakit yetmeyecek."
Hoca kafasını salladığında göz göze geldik. "Sude, Baran'ın arkasına otur." dediğinde Baran anında kafasını bana çevirdi. Gözlerim irileşerek ona baktığımda arkadaki kız cırladı.
"Hocam Sude olmaz!" Hoca kıs kıs güldü. "Noldu Buse Hanım? Keyfinizi mi bozdum?" Tekrar güldü. "Ooo Utku Bey, iyi değil misiniz yoksa?"
Hoca bana baktığında telaşla toparlandım. Baran'ın arkasına geçerken hoca arkaya başkalarını koydu, Utku'yu arkama Utku'nun arkasına da Buse'yi koydu. "Siz ikiniz bir halt yapamazsınız. Sude kızım da kopya çekmez." Kağıtları dağıtırken hocanın arkasında kalınca Baran bir anda arkasını döndü ve bana baktı.
"Utku sana bir soru söylerse bana diyeceksin." Şaşkınca ona baktım. "Bari bir iyiliğin dokunsun." diye mırıldandı. Kafamı salladım. "T-tamam."
Utku'ya bakıp göz kırptı. Önüne dönerken sınav başlamıştı ama ben sadece sorulara bakıyordum. Baran soruları çözüyordu, onun fiziği her zaman iyiydi. Utku bana dokunduğunda hocaya çaktırmadan ona döndüm. "12." diye fısıldadı kulağıma doğru.
Ben şimdi Baran'a bunu nasıl diyecektim? Derin bir nefes alıp ona doğru eğilirken o da kendini geri yatırdı. "12." diye mırıldandım.
Kağıda geri dönünce 12. soruya baktı. Öksürdüğünde alt dudağımı ısırdım, bunun anlamını biliyordum. Bana da kopya verirken bu tekniği kullanırdı. Yalandan öksürüyordu çünkü cevap C idi. Eski günlerimizi hatırladığımda kalbimde bir sızı hissettim.
Utku birkaç kez daha bana sorular sordu, Baran da cevapladı. Ona soru sorarken yakınlaştığım her defasında kalbim hızlanmıştı ve utanmıştım.
Sınav bittiğinde Buse kağıdı verirken bana ters bir bakış atıp Baran'ın koluna girdi. Baran saçlarını karıştırıp onunla beraber yürürken Utku ensesine vurduğunda Buse'nin kolundan çıktı ve kafasına vurdu. "Ne vuruyorsun oğlum?"
Mutlu olduğunu görmek hoşuma gitmişti, kendimi tuhaf hissediyordum. Sınıftan çıkınca Kerem ile karşılaştım. "Sınıflarımız yan yanaydı." Gülümsemeye çalıştım, beni kantine doğru götürürken Baran ve Buse'nin kol kola halleri gözümün önünden gitmiyordu.
◇
Oy verip yorum yapmayı unutmayalım ♡
Anonim tahminlerinizi alalım, teoriler vs vs...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELZEM | Texting
Teen Fiction▪︎ Yarı Texting | Yazışmalar azdır. Sude: Madem öyle neden beni seviyorsun? Sevilmeyi hak edecek biri gibi durmuyorum? Anonim: Özünde iyi birisin, sadece değiştin. Popülerlik seni böyle biri yaptı. Anonim: ayrıca insan seveceği kişiyi seçemez Anon...