Bugün yoğundum, hiç bölüm atamadım. Özelden biriniz yeni bölüm beklediğini söyleyince oturdum, bölüm yazdım❤ Diğer kurguma yazarken unutmuşum burayı döğşöçğşğçmösgç
Neyse keyifli okumalar. Bugünlük bir bölüm olsun, yarın fazla atarım✌
Bu bölüm haticeyakutt senin :)
🌺
"Allah'ım sana şükürler olsun, kızım ilik bulunmuş!" Nur'un sevinç nidaları yankılanırken yüzümü buruşturdum. Annemin çığlıklarını duyduktan sonra adeta fırlayarak soluğu yanımda almıştı.
"Hayırsız birinden ilik mi alacağım, daha neler!" Nur aniden duraksadı ve yatağıma oturdu, kaşlarını çattı.
"Kızım, deli misin sen? Sağlığın önemli! Aaa, deliye bak. Bulmuş da nankörlük ediyor," Kahkaha atmaya başladığında kendimi kötü hissettim. Haklıydı aslında. İlik bekleyen binlerce kişi varken benim yaptığım çok saygısızcaydı ama Kutay'dan bir parça almak beni delirtiyordu.
"Hakan Bey ile konuşurum, başka ilik daha bulamazsak o zaman..." Ofladım. "Kabul ederim."
"Sen gerçekten delisin, doktor asla böyle bir şeyi kabul etmez. Senin dediğinle yürümez bu iş." Sırıttı. "Allah'ım dans edeceğim şimdi!"
Benden daha çok mutlu olmuştu. Kalbinin güzelliği karşısında gözlerim dolmaya başladı. Yüzümdeki ifadeyi gördüğü an dudaklarını büzdü. "Kıyamam, ağlama." Bana sarıldığında tüm birikmişliğin getirisiyle ağlamaya başladım.
Benimle beraber burnunu çektiğinde güldüm, o da güldü. Kahkahalar atmaya başladık. Annem doktorla konuşmaya gitmişti, Baran ise konuşmayı aniden kapatmıştı.
"Nasıl hissediyorsun?" diye sorduğunda duraksadım. "Bilmem," diye fısıldadım. "Buruk hissediyorum biraz." Ellerimle oynamaya başladım.
"Bencillik ya da nankörlük, bilemem. Ama istemiyorum, beni aldatan birinin iliğini istemiyorum. Yaşamımı ona borçlu hissetmek, çok... Çok onur kırıcı. Mesela... Baran. O benim için çok şey yaptı, ona defalarca yardım istemediğimi söylesem de içten içe yaşama umudum o olsun istiyordum."
Nur kafasını salladı hüzünle. "Haklısın," İç çekti. "Ama sağlığın her şeyden önemli. Bunları düşünecek zaman, bu zaman değil. Ayrıca ona hiçbir şey borçlu değilsin, sana yardım ederek vicdanen rahatlamaya çalışıyor olabilir. Yardım etmek isteyen o, hiçbir iyiliğin karşılığı beklenmemeli."
Yanaklarımı sıktı. "Biliyorum, kafan karışık ve zor günler geçiriyorsun. Ben her zaman yanında olacağım. Önünde güzel bir gelecek var, elinin tersiyle bunu reddemezsin. Yaşama dört elle sarılman gerekiyor. Yaşamak istemiyor musun?"
"İstiyorum," dedim sessizce.
"Kendine biraz zaman ver." Gülümsedi. "Hasta psikolojisiyle düzgün düşünemiyorsun ama mantıklı olanın bu olduğunu sonradan anlayacaksın."
"Gözünüzde asi bir ergen olduğumu düşünmeye başladım," dediğimde kahkaha atmaya başladı. Sinirlerim bozulduğu için ben de gülmeye başladım. Gülüşlerimiz kapının aniden açılmasıyla son buldu.
Baran nefes nefese kalana kadar koşmuştu, ayakta zor duruyordu. Onu gördüğümde ayağa fırladım ve soluklanmasını izledim. "Ben..." Nur muzipçe göz kırptı ve yalandan koluna baktı. "Uyku saatim gelmiş, yarın konuşuruz." deyip kapıdan kaçarcasına uzaklaştı. Sorun şu ki, kolunda saat yoktu.
"Baran?" dedim gülmemeye çalışarak. "Sen pijamalarınla mı geldin hastaneye?"
İrkildi ve üzerine baktı, yanaklarının kızardığını fark ettiģimde ummadığım bir şey yaptım: Ona sarıldım.
Birkaç saniye sonra kollarını belime doladı, şaşkın oluşunu umursamadım, buna ikimizin de ihtiyacı vardı. "Teşekkür ederim," diye fısıldadım. "Her zaman yanımda olduğun için."
Kollarından ayrıldığımda yüzünde gerçek bir gülümsemeye şahit oldum. "İyisin değil mi?" diye sordu ve yatağıma oturmamı sağladı.
"İyiyim..." Gözlerimi üzerinde dolaştırdım. "Evden hızlıca çıkmışsın."
Güldü. "Laptop düştü, konuşmanızın devamını duyamadım ve Buse'nin seslenişlerini umursamadan evden çıktım, koşarak geldim. Herkes tuhaf bakıyordu." Elini ensesine götürdü. "Meğersem pijamalarımı değiştirmeyi unutmuşum."
Yanıma oturdu, kafasını omuzuna yasladım. "Ne yapacağımı bilemiyorum." dedim aniden. Sessizce beni dinlemeye devam etti. "İstemiyorum, bu çok onur kırıcı. Onunla yaşama bağlanmak.." Sustum.
Beni kendine çevirdi. "O ameliyata girmelisin," dediğinde şaşırdım. Göz devirdi. "O itten hoşlanmıyorum ama seni kaybetmeyi göze alamam."
Kapı açıldı, Hakan Bey gülümseyerek içeri girerken Baran tedirgince yanımdan kalktı ve sandalyeye geçti. "Sude, müjdeli haberi almışsın!"
"Ne müjdeli haber ama," diye mırıldandığımda Baran kahkaha attı. Doktor ona dönünce panikle doğruldu. "Siz bana bakmayın efendim, devam edin."
"Yarın değerlerini yeniden test edeceğiz, eğer bir sorun olmazsa birkaç gün içerisinde ameliyata hazır olacaksın." Hiçbir şey demedim, Hakan Bey adeta sevinçten dans edecek kıvama gelmişti.
"Değerlerin ameliyat düzeyine uygun hâlde değilse ilaçlarla kontrol altına alacağız ve en kısa sürede seni iyileştireceğiz."
Birçok konuşma yaparken dinlemedim, Baran'ı izledim. Baran dikkatle doktoru dinliyordu. En sonunda yalnız kaldığımızda düşüncelerimden uzaklaşmak adına bir teklifte bulundum.
"Bana kitap okur musun?" Kafasını salladı, başucumdaki kitabı ona verdim. Banu Hanım'ın verdiği kitabı onun ağzından dinlemek istiyordum.
Gözlerimin içine bakarken kitabı inceledi ve sandalyesini yanıma çekti. Hiç sorgulamadan dileğimi yerine getirirken gözlerim doldu.
Onu çok seviyordum.
🌺
Çok uzatmak istemedim, iyi akşamlar💛
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELZEM | Texting
Teen Fiction▪︎ Yarı Texting | Yazışmalar azdır. Sude: Madem öyle neden beni seviyorsun? Sevilmeyi hak edecek biri gibi durmuyorum? Anonim: Özünde iyi birisin, sadece değiştin. Popülerlik seni böyle biri yaptı. Anonim: ayrıca insan seveceği kişiyi seçemez Anon...