"FLASHBACK
"Ona karşı hislerinin farkında olmadığımı mı zannediyorsun Karan"
Bu sözler Ayza'dandı. Bengi Bölgesi ikinci defa bir Lotus 'uyu karşılıyordu burada.
"Bende farkındayım Ayza senin kadar hislerimin"
Ayza şaşkın ifadesiyle konuşmaya çalıştı.
"Bu kadar kolay bir itiraf beklemiyordum ama his, his bizler için olmaması gereken bir duydu."
Karan hafifçe sırıtarak konuştu.
"O Lotusa ait ama ben Bengi'ye aitim. Benim dünyamda yok öyle bir şey Ayza."
Ayza 'da kendinden emin bir şekilde cevapladı duyduklarını.
"Peki ya eğer bir Lotus'luda böyle hissediyorsa? O zaman ne yapacaksın Karan? "
Karan şaşkın ifadeyle Ayza'ya baktı. Konuşmadı.
"Neden sormuyorsun? Cevabını biliyorsun değil mi? Onunda sana âşık olduğunu bal gibi biliyorsun"
Karan sessizce konuşmaya başladı.
"Onun zarar görmesine izin vermiycem. Korktuğun başına gelmeyecek. Meyra'nın sonu yok olmak olmayacak güven bana. Ben ne yaparsam yapayım onun için yapacağım bunu sakın unutma. Fakat o bunu asla bilmeyecek. Onun için benim neleri yapabileceğimi asla bilmeyecek."
Meyra Karan'dan hafifçe kendisini çekerken gözleri hafifçe aralandı. Yaşadığı, hissettiği inanılmazdı. Bu gerçektendi insanın yaşaması gereken bir histi. Kalbi sanki avuçlarının arasından kaçmaya çalışan bir kuş misali çırpınırken Karan'da gözlerini hafifçe araladı. Bu evrende sadece ikisi kalmıştı o an. Rüzgâr, hava her şey o anlığına yok olmuştu.
"Ne yaptın Karan?"
Bu ses Ayza'dan gelmişti. Etraftaki enerji her yeri yerle bir etmişti. Yapraklar yerde toprakla bürünmüş kırılmıştı. Ayza'nın sitem dolu bu sözü Meyra içinde telaşlanma hissiyatı yaratmıştı. Karan Ayza'ya sadece bakışlarıyla anlatabilmişti içindekileri.
"Onu şimdi sende tehlikeli duruma soktun Karan! Onu ölümden kurtarmak isterken ölümün yuvasına attın!"
Ayza'nın bu sözleriyle Myra'da kendini toparlayıp söze girdi.
"Sen neden bahsediyorsun Ayza?"
Ayza ne diyeceğini açıkça söyleyemezken dudaklarından üstü gizli bir cümle döküldü.
"Kendini ona bıraktığına göre olanlarla sende ilgilemeyeceksin Meyra. Bundan sonra ne olacağını hepimiz bekleyip göreceğiz."
Karan'a karşı yenik düştüğünü farklı bir ağızdan duymak Meyra'ya ağır gelmişti.
"Şimdi Pusat'ı bulmalıyız."
Ayza haklıydı ve Karan ile Meyra 'da aynı fikirdeydiler. Pusat o cinsi bile ne olduğu bilinmeyen tarafından ne haldeydi, bunu düşünmek bile can sıkıcıydı. Karan etrafındaki hizmetkârlarını görevlendirmekte geç kalmadan hemen aramaya başlandı. Lakin bir süre sonra şahit olunan gerçek felaketti. Pusat'ın cesedi tanınmayacak bir halde ağaçların arasında cansızca yatıyordu. Meyra, Karan ve Ayza 'nında teşhisiyle acı gerçekle yüzleşilmişti.
Lotus bugün iki kez yok edilmişti adeta. İki önemli efsanevi varlık sessiz sedasız yok olmuştu Lotus 'tan. Bundan sonra olacaklar Lotus için önemli adımlardan oluşuyordu. Lotus Halkı çaresizce olanları izlerken geriye kalanlarda onlar kadar bilinmezlikte kaybolmuşlardı. Pusat 'ın bu hali Ayza'yı en derinden yaralayanlardandı. Pusat ile son konuşması kötüydü ve bu şekilde ayrılmak gerçektende ağırdı. Ayza'nın destekçisi Meyra olmuştu. O da buna gelmeden ilk olanlara şaşkındı. Karan ise hem Ayza hem de Meyra için telaşlanmıştı. Lotus için geriye sadece iki hükmedici kalmıştı. Pusat'ın cesedi ile Uras'ın cesedi yanana Lotus'un yapıtın önünde yatar vaziyette konuldu. Etraftaki halk şaşkınlık ve korkakça bakarken Ayza kendini kötü hissederek son bir kez daha Uras ve Pusat'a baktı. Bu onlara son vedaydı.
Havada çıkan rüzgâr teni ürpertmeye başlamıştı. Halkın dışında kalan kısım çember şeklinde ateşe bürünmüştü. Karan, Ayza, Meyra ve cansız bedenler o çemberdeydi. Hilal gecede salıncak misali sallanırken son hamle sırası Karan'daydı. Bir efsanevi varlığın bu dünyada cansız bedenin kalması diğer kişiler için tehlikeliydi. Yok olmalıydı her ikiside ve bu zor görev ama bir o kadarda kendi görevi olan Karan'a düşmüştü. Şimdi tek yapması gereken onları bir hamlede yok etmekti sessiz sedasızca.
Ayza ve Meyra ile son kez bakışlarıyla konuştuktan sonra yere eğildi hafifçe. İkisinin yüzünde birkaç saniyelikte olsa baktı. Uras ile olan anıları, Pusat ile olan anıları birer birer iyisiyle kötüsüyle aklında yer edindi kısa süreliğini. Elini ilk önce Pusat'ın kalbine götürdü.
"Pusat Lotus sen gerçekten..."
Diyememişti, sözlerin devamı bir anlığına çıkmıyordu ağzından. Yıllar önce beraber yola çıktığı insan daha sonrasında düşman olmuştu ama ne olursa olsun bir gün her şey beklide bu şekilde sonlanacağı bilinilse olmazdı. Bu yaşananlar yaşanmazdı. Her zaman her şey eskisi gibi olurdu.
Karan gözlerini bir saniye içinde kapattı. Her yer hafif grileşti karanlığın göbeğinde. Ateş rüzgârın esintisiyle şekillenmeye başladı. Karan'ın gözleri alev maviliğine boyandı, bileğindeki simge parıldamaya başladı. Gözlerindeki alev maviliği yerini kan kırmızısına bürüdüğünde Pusat havaya karışıp yok oldu. Ayza ve Meyra halâ yaşadıkları bu anın etkisinden çıkamazlarken, Karan aynı şeyi bu sefer Uras'ta uygulamak için harekete geçti. Karan Uras'ı yok etmenin bir düşman için zevk verici halini hissetmiyordu o an, kardeş hallerini anımsıyordu zihninde. Zihnindekileri dağıttı görevini tamamlamak için. Uras 'ta saniyeler içinde havaya karıştı. İşte her şey bu kadar kısa sürede bitmişti. Geriye kalanlar havada tamamlanan hilale bakakalmışlardı. İşte gökyüzünün salıncağı hilal kendini dolunaya çevirmişti. Raşin Çemberi tamamlanmıştı. Lotus Halkı olanlarla ikinci şaşkınlığını yaşarken Ayza her şeyin anlamını şimdi daha net anlıyordu. Her şey Esila'nın ölümüyle başlamıştı raşin bozulmuş yerini karmaşaya, kötülüğe bölünmüşlüğe bırakmıştı. Şimdi ise rasin tamamlandı. Uras ve Pusat yani Lotus'un bu saf ve temizliğine bulaşan iki çamur düşünce Lotus 'tan silindi. Lotus kirli düşünceleri barındıranları barındıramazdı bünyesinde. Öyle ya da böyle yok olacakları yok oluşlarına hazırladı.
Lakin Karan hissettikleriyle içine iyiyi barındırmıştı. Meyra'yı kurtarmak için yaptığı şey ikisini de sürüklediği bir bataklıktı. Meyra ona iyiliği, Karan ise Meyra'ya kötülüğü karıştırmıştı. İki zıt güç birbirlerinin vücudunda can bulmaya çalışıyorlardı. Bilindiği zere ne olursa olsun sadece biri kazanan olacaktı. İçlerindeki iyi kötüyü ya da kötü iyiyi alt edecekti ve oyun bitecekti. Ancak birbirileri için istedikleri zaman görünenden az olacaktı. Hayat onlara en acımasız olanı yani imkansızı vermişti. Onlarda bu imkansızlığa tutunarak hem Lotusu hem de kendilerini yaşatmanın yollarına başvuracaklardı birbirlerinden habersizce. Lotus 'un artık Bengi'si yerini yok edip tek oldu. Lotus bütün çamurlarından sıyrılıp yerini yine saf olanlara bıraktı. Karan içindeki iyiye yanıt verdikçe kötüye yaklaşırken, Meyra 'da içindeki kötüye yanıt verip kötüye yaklaşmaya başlayacağından bil haber kendini o yaşadı aşkın kollarına bıraktı. Lotus artık Ayza, Karan ve Meyra'nın bulunulduğu bölgenin adı olarak yaşanmaya başlayacaktı.
"Hayat acımasızdı, nankördü. İstediğini verdiğin halde senin istediğini vermezdi. Eğer verirse de mutlaka bir bedel ödetirdi. İşte bedelin en büyüğüne hazırlıyordu şimdi Lotusa. En ama en acımasızını..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RASİN ÇEMBERİ
FantasyVe ardından büyük bir inilti duyuldu. Sanki bu acının zirvesindeyken aniden sonlanması gibiydi. Gelen ses, topluluk için önceden duyulmamış ve bilinmemiş bir sesti. O kadar güçlüydü ki herkesi şok etmişti. Gümbürdeyerek çıkan bu ses önlerinde duran...