Bölüm 16 "YALNIZLIK"

1.7K 483 204
                                    

                                

"Gerçeklerden kaçarken yalanlara yakalandığımız olur bazen. Biz, o yalanlarla kendimizi iyi, mutlu hissederiz. Ama biliriz ki o yalanlarda gün gelir kendini belli eder ve gerçekliğe bürünür. İşte o zaman yalanların hayatını ele geçirmesine izin veren kişi kendi yaşamını yok etmeye zemin hazırlayandır. "

Lotus Ülkesi bir zelzeleyi daha ufak bir hasar almadan atlatmıştı ya da herkes öyle zannediyordu. Ne de olsa bu ülke içi içe hayatların birbirine geçtiği hissiz bir oluşumdan ibaretti; Bir cümlede kendini belli eden, tekdüze hayatların hüküm sürdüğü bir yaşamın ta kendisiydi. Lakin hiç kimse ruhu çoraklıkta olan bu ülkenin içinde yeni yeşermeye başlayan bir filizin olduğundan habersizdi. Belli mi olurdu bu ülkede de gün gelir çoraklık, yaşamın yeşiline bürünürdü. Güneş merkezi olurdu; geceye inat ederek.

Odadaki sessizlik kendini iyice belli etmiş olacak ki Pusat bunu bozmak için ilk adımını attı.

"Meyra. Neler oluyor?" Meyra ıslak saçlarını eliyle karıştırdı. Üzerini değiştirmişti ama şimdi karşısında cevapsız sorularıyla bekleyen b üçlüye ne cevap vereceğini bilmiyordu. Çünkü kendisinde sorunun cevabından bihaberdi. Cidden ne oluyordu, keşke biri de Meyra'ya bunu anlatsaydı.

"Bilmiyorum, bilmediğim bir şeyi de nasıl anlatırım. Bu konuda en ufak bir fikrim bile yok." dedi gözlerinde yorgunluktan bayılmış bir hâl vardı.

"O ne demek? Odana gidiyorsun ve bir bakıyoruz odanda Karan'la seni birlikte karşılıyoruz" dedi Uras. Sinir katsayıları biraz indirgenmiş olsa da fark etmiyordu. Bu bilinmezlik canını sıkıyordu. Kendi ülkesinde kendinin bile ne olduğunu anlamadığı olaylar baş gösteriyordu. Haksızda sayılmazdı.

Ayza Uras'a bakmadan konuşmaya dahil oldu.

"Sakin olmalısın, bu konu her ne kadar senin canını sıktığı kadar bizimde canımızı sıkıyor. Bunun cevabını bulmakta yine bize düşüyor. Haksız mıyım?"

Ayza Meyra'ya yaklaştı. Meyra Ayza'ya bakarken ne yapacağını bilemez haldeydi. Herkesin kendisinden bir cevap beklemesi gayet olağandı. Âmâ sıra dışı olan cevabının olmamasıydı.

"Meyra bu gece neler olduğunu anlatır mısın?"

Meyra gözlerini Uras ve Pusat'ta gezdirdikten sonra, yorgunluktan yorulmuş bedenini kendiliğinden yatağın ucuna bıraktı. Oturur pozisyonda, ellerini nereye koyacağını bilemeyen çocuklar misali elleriyle uğraş vererek kafasını toplamaya çalıştı ve kısa bir zamandan sonra konuşmaya başladı. Odada ki herkes pür dikkat Meyra'nın ağzından çıkacaklara odaklanmıştı.

"Çok yorgun olduğumu hatırlıyorum. Ağlamaktan kızarmış gözlerim ile gecenin karanlığında kaybolmuş gibiydim. Gökyüzünde kendini belli eden dolunaya bakarken artık benim hayatımın bu denli nasıl değiştiği gözümün önünde belirivermişti. Düşüncelerime son verip uyumaya karar verip yatağıma geçtim. Gözlerimi kapattım ama kulağıma gelen sesle irkildim."

Uras Meyra'nın sözünü keserek konuşmaya başladı.

"Ne sesi?" dedi merakla. Meyra onu büyük ihtimalle duymayacak kadar yaşadıklarını düşünüyordu ki cümlesine devam etti.

"Ses acılıydı, bunu hissettim. Gözlerimi açtığımda bir deniz kenarındaydım. Geceydi ve dolunayın ışıltısı, denizi mükemmel gösteriyordu. Aynı ses beynimde tekrar yankılandı. Bu sefer sesin denizden geldiğine emindim. Gözlerimi kapatıp açmakla kendimi buz gibi suda buldum."

RASİN ÇEMBERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin