Bölüm 30 "ZAMANIN DÖNGÜSÜ"

1.5K 297 75
                                    


"Dengelerin altüst olduğu zamanlar vardır bazen. Böyle zamanlarda hayat bize neler sunarsa biz ona bağlanmak isteriz kendi isteğimize gücümüze bakmadan. Ancak hayat bize sunduğuyla yerle bir etmeye çalıştığı aklımıza bile gelmez. Biz can alıcı o seçeneğe o kadar teslim oluruz ki elimiz kolumuz bağlı bekleriz geleceği. Anca bu sefer geleceği zamana emanet etmeyen bir adam kendi geleceğini kendi yazmaya geliyor hem de en acımasız bir şekilde. Acı onun için bir damla gözyaşı, bir haykırış, bir bakış. Geleceği geçmişe tutsak bırakarak geliyor? Geceyi gündüze teslim ederek kendi dünyasını istiyor, kendi nefesini istiyor. Onun için nefes nefessiz kalmak ancak bunu bildiği halde inatlaşıyor altüst olan ve tüm benliğini yalpalayan bu keksin döngüyle"


Sabahın ilk ışıkları Meyra'nın güçsüz ve bitkin yüzüne yansırken Karan ve Ayza Lotus'un tüm karanlığında derin düşünceler içinde olacakları hatta bilemediklerini bekliyorlardı. Her ikiside Meyra'nın yaşadıklarını onun nasıl kaldıramayacağını görmek istemiyorlardı. Çünkü bu her ikisi içinde kötü bir hissiyat uyandırıyordu. Belki de yaptıklarının bedeli buydu. Yaptıkları onca şey bu şekilde onlara sunuluyordu. Meyra'nın çığlıkları bir anda ikisininde derin düşüncelerden sıyrılmasını sağladı. Saniyeler içinde hem Ayza hem de Karan Meyra'nın odasındaydı. Ayza Meyra'nın yatağına oturdu ve oturur vaziyette boşluğa kilitlenmiş Meyra ile konuşmaya başladı.

"Meyra canım sakin ol. İyi misin?"

Meyra hiç bu soru sorulmamış edasıyla aynı noktaya bakmaya devam ediyordu. Ayza Karan'a baktı ne yaptığını bilemez halde. Lakin Karan'da farksızdı Meyra'dan. Elinden bir şey gelmiyordu. Bu ona acı veriyordu. Ayza o an anlamıştı bunu. Karan'ın gözlerinde görmüştü. Ne pahasına olursa olsun Meyra'yı bu acıdan, öfkeden kurtaracaktı. Karan sessiz sedasız ayrıldı odadan. Ayza Meyra'yı tekrar yatağına yatırmış, her ne kadar etkili olacağını bilmese de özel gücüyle onun acısını almak istedi ancak nafileydi. Ölüm meleğinin gücüne hükmetmek imkansızdı. Ayza boşuna kürek çektiğinin farkında olsa da her defasında denedi umutsuzca Meyra'nın acılarını dindirmeyi. Meyra ağlamaktan kızarmış bakışlarını kaç gece olduğu bilinmeyen zamanlara kapattı. Ayza Meyra'nın başında, Karan'ın ise bazı zamanlar sessiz sedasız uğradığı onca zaman geçip gitti. Kış yerini ilkbahara, yaza hatta sonbahara bırakmıştı. Döngü devam etmesine devam etti, Değişen hiçbir şey olmadı tek bir şey dışında. Meyra günden güne hırçınlaşıp yıkmaya dökmeye başladı. Yalnızca çevresini değil bilmeden kendinizde kırıp döküyordu. Gözleri artık alev maviliğini siyaha bırakmıştı. Kopkoyu derin bir siyaha. Dövmesi eskisi gibi değildi parıldamıyordu bile. Donuk mat siyahtı. Saçları ise fümeleşmeye başlamıştı. Teni ise solgundu. Ay ışığında artık bir yaşam değil ölüm parıldıyordu. Vücudu yenileniyordu eski haline göre aynaya baktıkça lakin ölüme göre şekilleniyordu.

Sonbaharın en güzel tonu Lotusa şekil verirken Lotus yerini Bengi'ye bırakmaya başlamıştı. Karan Lotus'un her anının görülebildiği loca kısmında ayakta duran Meyra'yı gördü. Karşısında gördüğü Meyra o önceki Meyra değildi. O asla onu görmek istemediği siluete bürünmüş vaziyetteydi. Karan'ın onca zamandan beri nerede ne yaptığı hakkında fikri olmayan Ayza, Meyra ve Karan'ı izledi bir süre. Karan'ın onu fark etmesi uzun sürmemişti. Ayza'nın yanına gitti yavaş adımlarla. Ayza bu hissiyatı sevmemişti. Karan bu sefer gerçekten de farklıydı. Her hareketi ve davranışı tamamen kayıt dışı bir görüntüyle bir ilkti. Çok geçmeden Ayza'nın yanına geldi ve Ayza'da kafasındaki soruların cevaplarını almak için beklemeye koyuldu.

"Her şey artık tamamlanmış görünüyor?"

Ayza şaşkın bir ifadeyle Karan'a baktı.

"Senin içinde her şey tamamlanmış görünüyor. Ses tonun bile değişmiş. Aynı eski ve bizimle olan Karan gibi ..."

Ayza o anları özlemişçesine söylemişti bunları. Karan ise Ayza'yı susturmuştu bir anda. "Sakın tamamlama cümleni. Asla olmayacak ne ben nede Meyra "

Karan konuşmalarına devam ederken ayak sesleri yankılandı giriş katında. İkiside sesin geldiği yöne doğru yöneldi. Meyra siyahın en güzel tonuyla kırmızıyı harmanlayan elbisesiyle ihtişamlı bir şekilde geliyordu. Gözleri Karan'daydı. Karan onca zamanda beri ilk defa Meyra ile göz göze geliyordu. Ondaki değişim imkansızlığın ötesindeydi. Muhteşemdi. Meyra iyice yaklaştığında birden duraksadı. Elini kalbine götürdü. Acı içinde çığlık attı. Ayza ve Karan ne olduğunu anlayamamışlardı. İkiside bir anda Meyra'ya doğru atıldı. Meyra elini kalbinden çektiğinde Karan'la göz göze geldi. Gözlerindeki değişimi her ikiside görmüştü. Karanlık yerini saniyeler içinde kırmızıya bırakmıştı. Ancak bir anlığına aynı Karan'da bir zamanlar olduğu gibi. Ayza hemen konuşmaya başladı.

"Meyra canın çok yanmış olmalı."

Meyra gözlerini Karan'dan ayırmadan konuşmaya başladı. Sesinde merak ve acı vardı.

"Merak ediyorum da senin de bu kadar acımış mıydı bir zamanlar kalbin? Hani Lotuslu iken bir anda Bengi' ye hükmeden olduğunda?"

Karan donup kalmış bakışlarında geçmişi gizlemeye çalıştı bir süre. Sahi neler yaşamıştı, kim bilebilirdi? Bilinmezlik nede olsa Lotus 'un tek gerçeğiydi bir zamanlar.

"Meyra istersen biraz dinlen iyi görünmüyorsun?"

Karan Meyra'nın aklını dağıtmak için hemen söze atlamıştı ama ters köşe yapma sırası Meyra'daydı.

"Sana gerçekten aşığım sanırım ben. Canım çok yanıyor ama senin de bir zamanlar aynı acıyı yaşadığını düşünmek daha da acı verici"

Meyra konuşmasına ara vermeden devam etti.

"Şeninde beni ne kadar çok sevdiğini biliyorum. Bakışların aynı o günkü gibi ama artık o koyu içine çeken karanlığından eser kalmamış. "

Meyra elini Karan'ının kalbine koydu. Gözleri dolmuş, sesi titremeye başlamıştı.

"Bak artık kalbin atıyor. Hissedebiliyorum. Sen aynı, aynı eski Meyra gibisin."

Karan'ın iç acıtan gerçekleri Meyra'nın ağzından duyması kendini daha da kötü hissettirmişti.

"Bana yardım et. Ben ben herkesi öldürerek güçlenecek birine dönüşmek istemiyorum. Ben her şeyden vazgeçerim anladın mı her şeyden ama ben daha da ölüme yaklaşmak istemiyorum"

Meyra gözlerinden akan damlalarla Lotusu yıkmaya ve Bengi'nin ayakta kalmasına daha da yaklaştırıyordu. Karan ise Meyra'nın elini kavradı usul bir haraketle. Teni cılız ve soğuktu.

"Seni bu acıdan kurtaracağım hiç merak etme tamam mı, her şey eskisi gibi olacak. Sen o eski güzel günlerine geri döneceksin."

Karan Meyra'ya sarılmıştı hem de en içten en son sarılışı gibi. Meyra'nın hıçkırıklarla dolu çığlıkları Lotus'un dört bir yanını çevrelerken Ayza Karan'ın gözlerinde görmüştü artık zaman geçmişe değil geleceğe akacaktı. Gelecek Karan için çoktan hazırlanmaya başlamıştı.

"Zaman neden adaletsizliği savunmuştu ki her zaman bu kahrolası ülkede? Neden yaşam sürmek bu kadar acı bu kadar zordu. Galip gelmek kadar yenik düşmekte bu işin bir parçası değil miydi? Adalet gözüne kestireni değil gözüyle gördüğüne inanmıştı bunca zaman. Şimdi terazi dengesizleşmeye ve her iki tarafta galip gelmeye çalışıyordu. Lotus o mükemmelliğini çamurlara bırakmaya hazırlanıyordu artık. Bengi ise zirvede olmaya. Kimsenin bilmediği bir ülke yok olacaktı hem de sessiz sedasız. Bengi devri tüm ihtişamıyla kapılarını aralamaya çoktan başlamıştı."

RASİN ÇEMBERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin