" Güneşin her gün doğuşu yeni bir günü simgeliyordu. Günler birbirini kovalayıp ayları takip ederken mevsimlerde kendi sırasını yavaş yavaş savmakla meşguldü. Kış vaktinde güneş kendini belli belirsiz gösterirken yerini bembeyaz karların ortasına bırakmıştı. Saat bir bomba düzeneği gibi -tik tak- işlerken var olunduğu bilinmeyen bir ülke felaketin tam eşiğinde habersizce hüküm sürüyordu. Şimdi Lotus bataklığa saplanmaya yemin edercesine bildiğini okudu ve sonuçları herkes için ağır oldu "
Pencereden sızan rüzgâr odayı soğutmakta yetiyordu. Meyra gözlerini hafifçe aralamıştı. Odasındaydı yani artık burayı -Lotusu- evi, odası kabullenmiş gibiydi. Etrafta çıt çıkmıyordu. Yataktan doğruldu. Aslında buna şaşırmamalıydı. Ne de olsa dün yaşananlar felaket ötesi bir şeydi. Herkes bu olayın şokunu kolay atlatamayacaktı, aynı kendisi gibi. Odadan çıkıp koridorda kendi ayak seslerinin eşliğinde aşağıya doğru indi. Karan ve Ayza 'nen belli belirsiz halleri içini tuhaf hissettirmişti. Yanlarına gitmeyi düşündü hemen. Tam adımını atacaktı ki; dün Karan ile yaşadığı o tuhaf olay aklına geldi. Karan onu öpmüştü. Bu hayal falan değildi lakin hayal olunacak kadar imkansızın eşiğindeydi. Tam kafasını kurcalayan bu olaya odaklanmışken Ayza'nın seslenmesiyle irkildi.
"Orda dikilmiş ne yaptığını zannediyorsun sen? Gelsene."
Ayza'nın bu hali takdire şayandı. Sanki dün olanlar gözünün önünde olmamış gibi davranıyordu. Ya da Meyra'nın düşündükleri şu an asıl önemli olan konu değildi. Sessizce Ayza'nın yanına oturdu. Karan ile karşılıklı oturmuş vaziyetteydi. Ayza'ya bakarak yönünü değiştirdi.
"Dün yaşananlar gerçekten korkunçtu. Bunu yani bu kadarını ben bile hayal edemezdim."
Dedi Ayza odaklanmış halde konuşurken.
" Evet. Bu yaşananlardan sonra aklımdaki fikri anlatmak istiyorum. Bence en iyisi bu. Ne de olsa şu an da tek karar sahibi benim. Karan Bengi bölgesinde ve Lotus için kabul edilesi bir varlık olmaya ne zaman erişir yaşanılıp görülecek. "
Meyra ve Karan dikkatlice Ayza'yı dinlemekteydiler. Ayza lafı daha fazla uzatmadan aklındaki düşünceyi apaçık ifade etti.
"Yaşananlar ve daha henüz yaşanmayanları hesaba katarsak ben zorla buraya hap solunan Meyra ' nen Dünya'ya tekrar dönmesini istiyorum. "
Meyra ve Karan ikiside şaşkındı. Karan bu durumu Ayza 'nen neden öne sürdüğünü bal gibi anlatmıştı. Ama içindeki ses tam tersinden yanaydı. Meyra ise hislerini daha açık ortaya koyan türdendi.
" Nasıl yani? Bu yaptığınızı siz oyun mu zannediyorsunuz! Meyra git, Meyra kal, Meyra öl! Ben dünyada ölüyüm. Nasıl olurda yaşamımı idame ettiririm artık orada! Tam bir saçmalık yaptığınız bu şey!"
Ayza Meyra'nın bu tavrının sebebinin Karan olduğunu biliyordu. Ama diretmekte devam etti.
"Aynı şehirde olmayacaksın ki, farklı bir şehir, yeni bir kimlik ve yeni bir hayat. Bu senin için en iyisi Meyra inan bana"
Meyra gayet net bir şekilde cevapladı tüm cümleleri.
"Madem en iyisi buydu, baştan neden buradan gitmeme yardım etmedin. Beni buraya hapsetmelerine izin verdin! Hayat çocuk oyuncağı değil ve bende değilim! Ben sizin tabirinizle yaşatma gücüne sahip efsanevi bir varlığım. Ve ben özgürüm."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RASİN ÇEMBERİ
FantasyVe ardından büyük bir inilti duyuldu. Sanki bu acının zirvesindeyken aniden sonlanması gibiydi. Gelen ses, topluluk için önceden duyulmamış ve bilinmemiş bir sesti. O kadar güçlüydü ki herkesi şok etmişti. Gümbürdeyerek çıkan bu ses önlerinde duran...