"Siz hiç hak etmediğiniz bir yaşam sürdüğünüzü düşündünüz mü? Ya da keşke yaşayacağıma ölsem dediğiniz oldu mu? Onun olmuştu. O bu dünyada en ağır cezaya layık görülmüştü. Tüm bildikleri ve hissettikleriyle unutamadıklarıyla baş başa kalmıştı onca sene. Gereğinden fazla yaşamıştı. Onlarca insanı görmüş, doğumlarından ölümlerine kadar izlemişti. Peki ne içindi tüm bu çektikleri. Bir çift göz, bir gülümseme, bir koku. Asla bu dünyada sahip olamadığına duyduğu özlemdi onu bu kadar yaşatan. Şimdi zamanının son kıyısındaydı. Ve kendini yerle bir edecek o gün gelmişti"
Sabah ışığı kendini yeni belli ederken kadın gözlerini açtı. Duvarda asılı saat 06:30 ' u gösteriyordu. Şöminede küllerin ışıltısı kalmıştı. Cılız bir şekilde yanıyordu. Kadın yerinden kalktı ve hızlı bir şekilde hazırlanıp alt katındaki spor odasına gitti. Yürüyüş bandındaki yürüyüşünü tamamlayıp kendisini duşa attı. Hazırlanmasıyla birlikte evden çıktı. Dışarısı bugün biraz daha sertleşmişti. Kış mevsimi en uzun mevsim gibi gelmişti onun için. Bir anda dün aldığı dosyanın çantasında olmadığını fark etti. Eve tekrar girdiğinde dosyayı bulamamıştı.
"Dün gece buraya koyduğuma eminim."
Diyerek her yere bakındı ama nafileydi. Dosya bulunmak istemezcesine ortadan kaybolmuştu. Kadının biraz morali bozulmada hemen evden çıkıp arabasına atladı.
"O zaman güzel bir şarkıyla yolumuza devam edelim."
Diyerek radyoyu açtı ve ilk çıkan şarkıyla yola koyuldu. Radyodaki şarkı duygusal ve bir o kadar kış için sevdiği tarz bir şarkıydı.
"Christina Peri A thousand years "
Şarkı onun gözlerinin dolmasını sağlamıştı.
"Neden böyle oldu ki."
Diyerek gözlerinde birikip süzülen yaşları sildi. Hızla geçtiği yollardan sonra kahvaltı için küçük ve sıcak bir kafenin önünde durdurdu arabasını. İçeriye geçmesiyle taze ekmek, poğaça kokusu etrafı sarmıştı. İçerisi çok kalabalık sayılmazdı. Pencere kenarında bir masaya oturdu. Çalışanların gelmesi uzun sürmedi. İsteklerini menüden belirterek beklemeye başladı. O sırada kulağına gelen melodi tanıdıktı.
"Yine mi aynı şarkı. Sanırım bu değişik bir tesadüf."
Gelen garsonlar arkasında oturan masaya bir şeyler bırakıyorlardı. Bir anda yere düşen bardağın kırılması tüm ambiyansı bozmuştu. Kadın hemen arkasını döndü. Garsonun avuç içinde bir kesi oluşmuştu. Kadın hemen kalktı ve arka masasındaki garsonun elini tuttu.
"İyi misiniz? Eliniz?"
Diyerek elindeki kesiğe bakmaya ve incelemeye başladı.
"İyiyim efendim ufak bir kesi o kadar telaş etmeyin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RASİN ÇEMBERİ
FantasíaVe ardından büyük bir inilti duyuldu. Sanki bu acının zirvesindeyken aniden sonlanması gibiydi. Gelen ses, topluluk için önceden duyulmamış ve bilinmemiş bir sesti. O kadar güçlüydü ki herkesi şok etmişti. Gümbürdeyerek çıkan bu ses önlerinde duran...