Bölüm 6 "DÖNGÜ"

1.9K 515 988
                                    

"Gitmekten çok kalmak gerektiğini düşünen biri için bazı anlar geri dönüşümsüzdür. Zaman yaşananlara aykırı gelip sizi başlangıca sürükler. Saat saat, dakika dakika, saniye saniye... Sizde kendinizi aslında bitirdiğinizi sandığınız yolun başında bulursunuz. Sonra dersinizki; sonu olmayan bir yolda sonu aramak için hep dönüp durmuşum fakat asıl göremediğim benim hep aynı yerde olduğummuş"

Gecenin karanlığından daha siyah olan adamın gözleri Meyra'da kilitlenmişken bir anda Meyra'nın ellerini ittirivermişti. Meyra bileğindeki acının etkisiyle elini tutarken karşısındaki adam ayağa doğrulmuştu bile.

"Kusura bakmayın . Ben sizi öyle baygın görünce yardım etmek istedim" dedi Meyra yerde oturur vaziyetteyken ve ayağa kalktı. Fakat değişik bir durum söz konusuydu. Çünkü adam hiçbir yanıt vermemişti. Meyra'da olduğu yerden ne diyeceği karşısında kafası allak bullak olmuştu. Ormandaydı. Ormandaki ne olduğu belirsiz aç hayvanların yanısıra bilmediği bir adamla tek başınaydı. Bunları düşününce aklına gelen ilk şeyi yapmayı karar verdi. Meyra bir anda arkasını dönerek yürümeye başladı. Arkasından bir ses gelmesini bekliyordu . Hani filmlerde hep kız tek başına kalmıştır bilmediği yerde ve adamda onu yanlız göndermez ya işte öyle bir şey. Fakat bildiği ilk şey bu bir film değildi. Bilmediği ise gerçek hayatta bunun nasıl olduğuydu. Arkasını dönmek istedi lakin yapamadı ve adımlarına devam etti. Dönse de göreceği manzara yoktu çünkü az önce iyileştirmeye çalıştığı adam gitmişti. Meyra'da daha fazla uzaklaşmadan olduğu yerde gözlerini kapattı ve açtığında evinin önündeydi.

"Böyle bir gücüm olmasıda güzel bir şey " diyerek gülümsedi.Evinin bahçe kapısını açtı ve giriş kapısına doğru yürümeye başladı. Lakin onu izleyen bir kişiden yada iki kişiden habersizdi.Evin net biçimde görülmesine olanak sağlayan karşı kaldırımda duran bir adam ve onun göremeyeceği bir şekilde arkasında yer alan bir kadın. Kadın aslında tanımadık birisi değildi. Lotus Ülkesi'nin yegane his hükmedicisi Ayza'ydı ; Ayza Lotus. Önünde duran adama bakıyordu .Bildikleriyle bilmedikleri bir savaşa başlamış ve biribirlerini mağlup etme çabasına girişmişlerdi. Ayza'da bu savaşın galibinin kim olacağını çok merak ediyordu lakin ağzından çıkan bir cümleyle havaya karışıp ortadan kayboldu.

"Sensin o."

Kaldırımda dikilen adam elini kalbine götürdü , aynı zamanda eve bakıyordu. Evin ışıkları yanmış, bahçeyi aydınlatmıştı loş ışık. Eli göğsünde olan adam kalbindeki kafesten çıkmak için kanat çırpan kuş misali kalbini dinliyordu.Gecenin karanlığını kendi karanlığıyla örtbas ederek olduğu yerde havaya karışıp yok olmuştu.

***

Lotus Ülkesi'nin devasa yapıtının içinde olan Ayza olduğu yeri beyaz renklere bürünmüş salonun altın renge sahip tabanındaki ayak sesini duyunca anladı.Kafasını yerden kaldırdığında karşısında herşeyi anladığını ve bildiğini düşündüren bakışlarıyla Pusat vardı. Lotus Ülkesinin beyin hükmedicisi. Zaten her ne kadar beynindekilerden kaçmaya çalışsada Pusat eninde sonunda bunu anlayacaktı.İşte bu olmuştu bugün. Çünkü Pusat mavi irislerindeki kızgınlığı Ayza'ya göstermişti. Elini Ayza'nın koluna yapıştırıp onu tek hamlede salonun sonuda yer alan odaya götürdü. Karanlık tondan ziyade grinin hakim olduğu bu oda aynı Pusat gibiydi. Şu an karanlık tarafını göstermek amacıyla Ayza'yı bu odaya getirmiş olmalıydı. Her ne kadar karanlık olsada o aslında ne karanlığın temsilcisi ne de aydınlığın temsilcisiydi. İkisinin ortasıydı. Griydi bir nevi.

"Bana artık ne olduğunu anlatacak mısın Ayza?" dedi Pusat ve Ayza 'ya söz hakkı tanımadan devam etti konuşmalarına.

"Bugün Dünya'da ne yapmaya çalışıyordun sen? Ben seni anlayamıyorum artık" dedi halâ eli Ayza'nın bileğini kavramaktaydı.

"Bir şey yapmıyordum. Ne yapabilirim . Biliyorsun Dünya'ya her zaman görevimiz gereği gidiyorum. Uras'ın emrettiği bazı işler ve kişiler için gittim o kadar." dedi Ayza aklındakilerden kaçarak bir anda bunları söylemişti.

"Bana ormanda ne yaptığını anlatacaksın?" dedi Pusat sessiz ve bir o kadar emin çıkan ses tonuyla. Sanki bir bıçak hamlesi gibiydi bakışları ve sorduğu soru. Ayza ise mavi irislerini Pusat'tan kaçıramayacağını anladı ve onun gözlerine baktı. Artık her şey belliydi bir nevi. Pusat ormandaki kızın kim olduğu ile ilgili soru sormak için yelteniyordu. Çünkü gördüklerine inanmak istemiyordu.

"O kız , o kız kim Ayza ?" dedi bakışlarını daha da cevap almak için ısrar ediciliğin son evresine kadar derinleştirirek. Pusat gibi birinden bir şey saklamak ile büyük hata yaptığının farkındaydı Ayza ama yapamazdı eğer ona anlatırsa her şey bitebilir ve Meyra tehlikeye girebilirdi . Söylemezse de kendi girebilirdi. Çünkü Pusat duyduklarını Uras'a anlatır ve bunun sonuda ölüm denen o yok oluşla son bulurdu.

"422. Dolunay'ı hatırlıyor musun? " dedi Ayza . Artık son noktadaydı. Yolun sonuydu.Pusat soru karşısında geçmişi düşündü.

"Evet , hemde dünmüş gibi hatırlıyorum. Bunun konumuzla ne alakası var?" dedi ısrar ederek. Bakışlarıyla Ayza'yı kontrol altına almak istiyordu.

"O gün Dünya'ya gitmiştik. Sen, ben, Uras ve Karan." diyerek Pusat'a çevirdi bakışlarını.Karan ismini duyunca gerilmişti Pusat ama hemen toparladı kendini.

"Her ne kadar efsanevi bir varlıkta olsan içinden acaba mı diyordun değil mi? İnsan dürtüleri gibi." Ayza bakışlarıyla bu sefer Pusat'ı kontrol altına almak ister gibiydi.

"O isim, o gün, yaşananlar çok tuhaftı. "

"O gün Esila'yı bulmuştuk." diyerek konuşmasına başladı geçmişi düşünerek. Hem Ayza hem de Pusat o anı düşünüyorlardı.

"Esila acı içindeydi bulduğumuzda ve o bir insan yani bir bebek dünyaya getirdi.Tuhaftı. Böyle bir şeye ilk defa şahit olmuştuk. O ,çığlık atarcasına ağlarken birden Esila aynı Uras'ın onu yok ettiği günki gibi yok oldu yavaşça . Fakat tuhaf olan o bebekte yok oldu. Hiçbir şey yapamadık. Esila yok oldu diye düşünürken aslında onun Dünya'da tekrar varolduğunu öğrendiğimizde şaşırmıştık." Pusat bir an duraksadı alev mavisi irislerini geçmişten bir anlığına çekti sanki.

"Yoksa o kız?" dedi ,tek tek söylemişti kelimeleri. Yüzündeki hem bilinmezliğin verdiği korku ve şaşkınşık ifadesi ile kalakalmıştı.

"Evet o , yani Meyra .Lotus Ülkesi'nin yaşam meleği olan efsanevi varlığı Esila'nın dünyaya getirdiği kızı" dedi Ayza. Pusat şaşırmıştı. Bu nasıl olabilirdi kelimeleri kafasında dolaşırken acı gerçek yüzüne çarptı.

"Uras " dedi. Ayza'da bir anda gerçekle yüzleşmişti. İşte asıl nokta burasıydı. Hatta odak noktası bu işin buydu. Uras'ın duyması ve bilmesi ile işler iyice çıkmaza girebilirdi.

"Uras bunu sakladığını öğrenirse neler gelebilir başına düşündün mü?" dedi Pusat hiddetlenerek.Bu resmen kaostu. En mantıklı olanı yapmak zorundalardı.

"Hemen bunu Uras'a anlatacağız ve sorun ortada hallolacak." diyerek kapıya doğru yeltendi ve gözlerini kapattı yok olmak için ama Ayza izin vermedi.

"Hayır söyleyemezsin!" dedi fakat Pusat'ın onu dinlemeye pek niyeti yoktu.Eliyle onu duvara savurduğunda çıkan sesle olduğu yerden bile kıpırdayamadı.Ayza'da olduğu yerde hemen doğruldu.

"Beni dinle aç gözlerini. Geç kaldık bile çoktan. Çünkü o , onunla karşılaştı " dedi Ayza . Pusat gözlerini açıp başını Ayza'nın olduğu yöne çevirmişti.

"Evet doğru duydun. O Karan'la karşılaştı . Lotus Ülkesinin öldürme gücünü elinde barındıran efsanevi varlığı Karan Lotus'la. Tek fark o artık Lotus'a ait değil ve artık tamamen karanlığa bürülü."

Ayza'nın dedikleriyle Pusat olduğu yere çivilenmişti. Ayza ise Pusat'a bakıyordu. Artık herşey tersine akıyordu Lotus Ülkesinde. Geleceğe değil geçmişe.

"Şimdi karanlık aydınlığına savaş açmaya ve her yeri karartmaya geliyordu. Her yer kararacak hatta herkes , ama en önemlisi kalpler kararacaktı. Ancak bir zaman olacak ; Kaybolunan karanlığın elbet aydınlığına kavuşan zamanı da gelecekti. "

RASİN ÇEMBERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin